99 yıl önce imzalanan Lozan Anlaşması'na atıfta bulunan Yunanistan, ülkenin kuzeydoğusundaki Trakya'da kapatılan 4 azınlık okuluna ilişkin bir açıklama yaptı.
Yunanistan Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Alexandros Papaioannou, Dışişleri Bakanlığı’nın Trakya bölgesindeki dört azınlık ilköğretim okulunun kapatılması kararına tepkisi nedeniyle bir açıklama yaptı. Sözcü, Ankara’nın “gerçeği tersine çevirdiğini” öne sürdü.
Papaioannou, okulları kapatma kararının, Yunanistan’ın diğer tüm bölgelerinde geçerli olan kriterler uyarınca, yani okula kaydolan çocuk sayısı dokuzdan az olduğu için alındığını söyledi. Sözcü, 2022-2023 eğitim öğretim yılı için, azınlık olmayan 29 okulun daha kapatılmasına karar verildiğine dikkat çekerek, “Sonuç olarak, hiç kimse azınlık öğrencilerine karşı olumsuz bir muamele yapıldığını iddia edemez. Yunan devleti “tüm Yunan vatandaşları için eşit ve ayrım gözetmeksizin, öğrencilerin yararına üst düzey eğitim sağlama münhasır ölçütüyle” kararlar aldı” dedi.
AMNA’nın aktardığına göre, Yunanistan ve Türkiye’deki uygulamaları karşılaştıran sözcü, 99 yıl önce imzalanan Lozan Anlaşması’na da değinerek şöyle konuştu:
“Türkiye’nin yanıltıcı söylemine bir son vermesi ve Trakya’da özgür, demokratik bir Avrupa ülkesinde yaşayan Müslüman azınlığın, tüm Yunan vatandaşları gibi hak ve özgürlüklerinden tam anlamıyla yararlandığı gerçeğini anlaması gerekiyor. Tersine, Türkiye’de kalan çok az sayıda Rum azınlığa ait okula yapılan muamele, Yunanlıların atalarının topraklarından şiddetli ve sistemli bir şekilde sökülmesine tanık oluyor. Önümüzdeki yıl Trakya’daki Müslüman azınlığa 99 ilkokul hizmet verecekken, İstanbul’da Rum azınlığa sadece üç, İmroz adasında bir okul olacak. Bozcaada’da ise hiç okul olmayacak.
Her iki azınlığa yönelik tutumdaki eşitsizliğe, 1920’lerde Lozan Antlaşması sırasında iki nüfus kabaca eşit olmasına rağmen, şu anda Trakya’daki Müslüman azınlığın 120 bin kişi olması, Türkiye’deki Rum azınlığın ise 3.000’i geçmemesi gerçeği delildir.
Türkiye adına yazıktır ki, rakamlar Lozan Antlaşması’na kimin saygı duyduğu ve anlaşmayı kimin uyguladığı konusunda yadsınamaz bir gerçeği söylüyor.” (Selma Kabakçı)
