‘Yeni Ermenistan açılımı’: Kapalı sınır yeniden açılabilir mi?

Karabağ'daki savaştan sonra 3 ülkenin, Rusya öncülüğünde böyle bir planı uygulaması şaşırtıcı olmakla birlikte imkansız değil. ABD ve Avrupa ülkeleri olası bir hareketlenmede kuşkusuz plana gözlemci mertebesi ile dahil edileceklerdir. Bu aslında Rusya’nın bölgesel planlarını Batı’ya onaylatması ve onların meşruiyet kazanması anlamına da gelecektir.

ALİN OZİNİAN 31 Ağustos 2021 YAZARLAR

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Malazgirt’in 950. yıldönümü nedeniyle 25 Ağustos’ta Ahlat’ta Büyükelçilerle Buluşma Programı’nda yaptığı konuşmada “Bölgemizde süre giden gerilimleri çözüme kavuşturmak için ikili ve çok taraflı olarak pek çok adım attık. Dağlık Karabağ’daki işgalin sona ermesiyle birlikte bölgemizde kalıcı barış adına yeni bir fırsat penceresi açıldığını, Ermenistan’ın bunu değerlendirmesi halinde bizim de gerekeni yapacağımızı ifade ettik” demişti.

Erdoğan’ın daha önce de sarfettiği benzer cümlelerde iki mesaj var – ilki, “Dağlık Karabağ’da işgalin sona erdiği müjdesi”, ikincisi ise Ermenistan “fırsatları değerlendirmek” isterse, adım atacağı.

Erdoğan’ın son çıkışı Ermenistan’da karşılık buldu diyebiliriz. Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan, hükümet toplantısında değerlendirmelerde bulunurken kısa da olsa konuya değindi. “Bölgede barışın tesisi konusunda Türkiye’den bazı net olumlu sinyaller alıyoruz. Bu sinyalleri değerlendireceğiz, olumlu sinyallere olumlu sinyallerle cevap vereceğiz.” dedi.

Bu “paslaşmanın” – üzerinden yaklaşık 10 yıl geçen, başarısızlıkla sonuçlanan Türkiye-Ermenistan yakınlaşma sürecini dirilip diriltmeyeceği konuşulmaya başladı, olasılıklar üzerinde durmadan, bazı kafa karışıklıklarını düzelmek gerekli.

Öncelikle, Erdoğan’ın ve Aliyev’in ifade ettikleri gibi, Dağlık Karabağ sorunu çözüme kavuşmuş, bölge tamamen Azerbaycan’ın eline geçmiş değil. Başkent Stepanakert başta olmak üzere, çevresindeki belirli bir bölge – uluslararası düzlemde tanınmayan Ermenilerin Karabağ (Artshak) Cumhuriyeti hala baki, Rusya gücü tarafından korunuyor, Ermeniler gündelik hayatlarına devam ediyor.

İlişkilere başlamak için Paşinyan’a sunulan “fırsatlar” ise nedir, kimse bilmiyor. Net olan tek şey, İkinci Karabağ savaşı ardından imzalanan ateşkes antlaşması – ki o da tamamen hayata geçmiş değil, su kaldıran ve kaldıracak çok tarafı var.

Azerbaycan’ın bu kez Ermenistan’ın toprak bütünlüğüne yönelttiği sözlü ve askeri tehditler sürüyor. Sınırda hala çatışmalar yaşanıyor. Savaşta esir düşen Ermenistanlı askerlerin anlaşılan iadesi hala gerçekleşmiyor. Aliyev’in ‘barış’ için hala tek bildiği yol, yeni bir savaş tehditi.

Tüm bunların ışığında, Erdoğan ve Paşinyan’ın cümlelerindeki “olumlu” süreçin gidişatı tahmin edebilmek için hali hazırdaki duruma tekrar bakmakta yarar var.

Türkiye istediğini elde etti mi?

Türkiye’nin, Azerbaycan’ın başlattığı İkinci Dağlık Karabağ Savaşı’ndaki zaferindeki kritik önemini Aliyev oldukça uzun süredir kendi dile getiriyor. Türkiye iktidarı ve muhalefeti ile arabulucu değil, taraf olarak müdahil olduğu savaşın ilk günlerinden yapılan açıklamalar belli etmişti. Lakin, Azerbaycan’ın zaferi özellikle birkaç faktör sebebi ile Türkiye’nin beklentilerini tatmin etmiyor.

Özellikle bölgedeki Rus varlığı, Türkiye’ye tam bir zafer duygusu, gerçekçi bir hakimiyet hissi vermiyor. Pazarlık masasında olmaması, Rusya’nın Azerbaycan ve Ermenistan’la baş başa görüşmesi Türkiye’nin iyi hesap edilmemiş planlarında yoktu.

Diğer yandan, Azerbaycan ve Türkiye, 44 günlük savaş sırasında Rusya’nın taktik sessizliğini, kendi çıkarlarından dolayı savaşa müdahil olmamasını, Rusya’nın Ermenistan’ı – Paşinyan’ın seçildiği bu “yeni ülkeyi”, tamamen yalnız bıraktığını düşündüler. Oysa, ateşkesin imzalandığı

10 Kasım gecesi keskin bir plan ile Rusyan’nın önce kritik sonra da tüm sınır hatlarına konuşlanması, yaklaşık 2 bin askeri Dağlık Karabağ’a yerleştirmesi, hesapları bozdu.

“Putin Paşinyan’ı devirecek” tahminleri yerini, 20 Haziran seçimlerinden tek başına iktidarını koruyarak çıkmış Paşinyan’ı ilk Rusya Devlet Başkanı Putin’in tebrik etmesi oldu.

Gelişen günlerde, Rusya Savunma Bakanı Şoygu’nun “Ermenistan ordunun modernizasyonu” için hazırırız demesi ile Rusya’nın Ermenistan ile ilgili planlarının rengi belirlendi.

Ermenistan Rusya için hala bölgenin “ön kalesi”

Azerbaycan savaş sırasında ve sonrasında Rusya ve Ermenistan arasındaki silah sevkinden ve ticaretinden rahatsız. Rusya Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Zaharova, baş gösteren rahatslık ile ilgili olarak – Ermenistan gibi Azerbaycan’a da silah sattıklarını, bununla ‘denge politikası’ izlemek olduğunu ifade etse de, gerçekler farklı.

Rusya’nın Ermenistan’a silah satışı stratejik, Azerbaycan’a silah satışı ise ticari. Rusya’nın, Ermenistan’a bu savaş sonrası yeniden ve daha güçlü şekilde askeri destekte bulunacağı ise sır değil, her gün basına yeni haberler yansıyor. Rusya için önemli olan Ermenistan’ı bir askeri üs olarak kullanmaya devam etmek, bundan vazgeçilmesi hem maliyetli hem de anlamsız.

Türkiye ve Ermenistan A Milli Takımları, Dünya Kupası Avrupa elemeleri grup maçında Erivan’da maç yapmıştı.

Türkiye neden Ermenistan sınırını açsın?

Azerbaycan ne şekilde isterse, o şekilde – koşulsuz yanındayız diyen Türkiye’nin, bugün Ermenistan’a “barış” teklif etmesi tuhaf gelebilir, oysa anlaşılır tarafları da yok değil. Son yıllarda bölgede huzursuzluk çıkararak tutunan, yarattığı gerginlik ile güç gösterisi yapan Erdoğan uluslararası düzelemde güç arıyor olabilir.

Türkiye’ye ilkleri hediye etmesi ile övünen bir AKP, diğer yandan 30 yıldır yapılmayanı yapmış, Ermenistan ile sınırı “açmış” bir hükümet olmayı da isteyebilir – “Karabağ’ı işgalden kurtardık ve ardından da büyük güç olarak bölgeye barışı getirdik” içeride ve özellikle dışarda satabilir.

Ateşkes anlaşmasında da yer alan “Ulaşım koridorlarının yeniden açılması” yani Rusya-Azerbaycan-Ermenistan ve Türkiye arasındaki bir koridorun işlemesi şüphesiz, tüm ülkelere olduğu gibi, Türkiye’ye ekonomik olarak pozitif etki edecektir. Masada olamayan Türkiye böylece ticaretin merkezinde olabilir.

Ermenistan’ın pozisyonu

Popülist bir lider olan Paşinyan için, düğüme dönüşmüş bir sorunun – Türkiye, Ermenistan sınırının açılması şahsi tatminin yanı sıra, mafyatik iş adamları ve oligarklardan temizlediği Ermenistan ekonomisinin gelişmesi için oldukça önemli olacaktır. Ermenistan’ın Batı’ya daha rahat ve ucuz açılması, ablukadan çıkmasının getireceği artılar da böylece Paşinyan hükümeti hanesine yazılabileceğinden, Paşinyan muhalefete aldırış etmeden bu adımı atabilir.

SSCB döneminde, Ermenistan “demir perdenin” Türkiye sınırı olarak kabul edersek, bugün ise Rusya’nın başkanlığındaki “Avrasya Ekonomik Birliği’nin” batıya açılan kapısı olduğunu görmeliyiz. Bu anlamda, sınırın açılması ile sadece Ermenistan değil, birlik de Batı’ya genişleyebilir, izolasyon ve marjinalliğinden kurtulabilir.

Sınırın olası açılmasının bir Rusya planı olduğunu hatırlatmaya gerek yok. Zaferi kazanan Azerbaycan, yeniden güçlenmeye çalışan Türkiye, bölgenin hakimi olduğunu bir kez daha ilan edecek Rusya ve ekonomik gelişmesini hızlandırmaya çalışan Ermenistan için bu açıdan sınırın açılmasında bir sorun yok.

Rusya’nın Planı

ABD ve Avrupa ülkeleri olası bir hareketlenmede kuşkusuz plana gözlemci mertebesi ile dahil edileceklerdir. Bu aslında Rusya’nın bölgesel planlarını Batı’ya onaylatması ve onların meşruiyet kazanması anlamına da gelecektir.

Karabağ’daki savaştan sonra 3 ülkenin, Rusya öncülüğünde gelişen böyle bir planı uygulaması şaşırtıcı olmakla birlikte imkansız değil.

Eski yıllarda Türkiye-Ermenistan sınırının açılması ve dolayısı ile bölgenin olası normalleşmesini bloke eden etkenlere de bakmakta yarar var. Öncelikle kendini “Futbol Diplomasisi” döneminde dışlanmış hisseden, belki de Türkiye’nin gerektiği kadar açıklama yapmadığı ve rahatlatmadığı Azerbaycan artık aynı yerde değil. Zafer kazanmış bir ülkenin, Ermenistan’a verilen “cezadan” vazgeçmeyi, sınırları açmayı istemesi tuhaf değil.

Artık, ABD’nin soykırım demesini engellemek için Batı’yı memnun etmeye çalışan bir Türkiye’de yok artık. Geçen yıl Biden’ın 24 Nisan’da Ermeni Soykırımı tanımlamasını kullanması ile, bu korku ve takıntı da bitmiş oldu. Artık Türkiye kimseye şirin gözükmek için değil, sadece istediği için bu sınırı açacak.

Paşinyan’ın savaş yenilgisinin ardından, seçimden daha güçlü çıkması, halk desteğini elinde tutması eski hükümetlere göre daha rahat hareket etmesini sağlasa da, siyasi anlamda risk taşıyor. Karabağ’da toprak kaybettiği için, muhalefet tarafından hala “hainlikle” yaftalanan Paşinyan bu olası adımı alırken, zor bir karar verecek ama başarırsa ülkeyi ablukadan çıkarmış, ulaşım koridoru trafiğine sokmuş olacak.

Olası plan hayata geçirilirse Rusya uzun süredir intikam almak istediği Gürcistan’ın da aracılık rolüne tamamen son vermiş olacak. 30 senedir Türkiye-Ermenistan ticaretinden transit ülke olarak yararlanan Gürcistan oyun dışı kalacak.

Diğer yandan, Türkiye’deki iç güç dengeleri her geçen gün daha karmaşık hala gelirken, Erdoğan’ın bu kararı yalnız başına alıp alamayacağı, böyle bir siyasi iradeye sahip olup olmadığı ayrı bir soru işareti.

Geçmiş yıllarda Ermenistan-Türkiye yakınlaşması ile ilgilenen diplomatik kadrolar, iki ülkede yaşanan iç krizlerden dolayı dağıldılar ya da tasfiye edildiler. Tabir yerinde ise yıllardır bu işe emek verenler, süreçi yakından izleyenler artık yok.

Geçmiş yıllarda süreci iten ama başarılı olamayan Batı ise oldukça meşgul. Böyle bir ortamda, elde sadece son haftalarda gösterilmek istenen bir ikili “siyasi irade” var. Gelişmeleri zaman gösterecek.