DEVA Partili Yeneroğlu, Türkiye’deki krizin ekonomik olduğu kadar siyasi, yönetimsel ve hukuki bir kriz olduğuna da işaret ederek, “Mevcut iktidarın ekonomiyi toparlayamayacağı ayan beyan ortadadır. Bu sürdürülebilir bir durum değildir” dedi.
ANKARA – Demokrasi ve Atılım Partisi (DEVA) Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Yeneroğlu, gündemdeki konuları sosyal medya üzerinden değerlendirdi.
Kötü yönetimin her alanda alarm verdiğini savunan Yeneroğlu, “Kötü yönetim maalesef her alanda adeta alarm veriyor. Ülke ekonomisi iflasın eşiğinde, hukuk devleti iddiasının uzağından geçmek dahi imkânsız, dış politikada maceradan maceraya sürüklenirken değersiz ve tehlikeli bir yalnızlığa düçar olmuş durumdayız” değerlendirmesinde bulundu.
Ekonomiyle ilgili verileri yorumlayan Yeneroğlu, açıklamalarını şöyle sürdürdü:
“Ekonomik öngörülebilirlik politika tercihlerinin net, belirgin, şeffaf ve tutarlı olması, güven vermesi ve bu durumun süreklilik arz etmesiyle mümkün olur. İktidar daha düne kadar döviz kurunu düşük tutmak için Türkiye’nin bütün rezervlerini eritti.
İktidarın rezervleri eritmesi yetmezmiş gibi Merkez Bankası ve kamu bankaları döviz borç aldı, onu da sattı. Eriyen döviz rezervi son 1.5 yılda takriben 100 milyar, son 6 ayda ise 60 milyar dolar. Merkez Bankası’nın açık pozisyonu 40, kamu bankalarının ise 12 milyar dolara geldi.
Açık pozisyon, kendi kasandaki dövizi sattığı yetmezmiş gibi, bir o kadar daha döviz borç alıp onun da satılması demektir. Kamu bankaları 12 milyar dolar açık pozisyonda. Yani kurdaki her yüzdelik 1’lik artış kamu bankalarına 120 milyon, Merkez Bankası’na 400 milyon dolar kur zararı demek.”
Ekonomi yönetiminin ‘kur iner, takılmayın’ sözlerini de eleştiren Yeneroğlu, “İktidar ülkenin döviz rezervlerini tükettikten sonra ‘kur iner çıkar, bunlara takılmayın’ diyor. Rezervleri tüketip, ‘ben zaten inecektim’ demek vatandaşa ve piyasalara güven vermez. İki haftada ağız ve politika değiştirerek değil devlet bakkal dükkânı dahi idare edilemez” dedi.
Yeneroğlu, keyfilik ve tutarsızlıklar en doğru politikaların dahi başarısız olmaya mahkûm olduğunu kaydederek, “Politik söylemler güvenilir bir gelecek perspektifi sunmuyorsa, bağımsız kurumların özerkliği zedelenmişse, siyasi otorite keyfi şekilde tutarsızlıklar sergiliyor ve bunun sonucu olarak hiç hesaba katılmayan durumlar ortaya çıkıyorsa ekonomik öngörülebilirlikten bahsedilemez. Bu tür keyfilik ve tutarsızlıklarla en doğru politikalar dahi başarısız kalmaya mahkumdur. Türkiye’nin krizi ekonomik olduğu kadar siyasi, yönetimsel ve hukuki bir krizidir. Mevcut iktidarın ekonomiyi toparlayamayacağı ayan-beyan ortadadır. Bu sürdürülebilir bir durum değildir” ifadelerini kullandı.
