Unutuyorum, peki neden?

Nasıl fazla gıda alımı şişmanlığa neden oluyorsa gereksiz görüntüye maruz kalmak da beynin hantallaşmasına ve hızının yavaşlamasına neden oluyor.

IŞILAY YATKIN 20 Mart 2022 GÖRÜŞ

Unutmak kelimesi, bilginin akılda kalmaması, hatırlanamaması, akıldan çıkıp gitmesi olarak tanımlanır. Öğrenilen bilginin geri çağrılması yani hatırlamanın zıddıdır da diyebiliriz. Tiroid bezi hastalıkları, kansızlık, vitamin eksiklikleri ve demans başlangıcı, depresyon, anksiyete bozukluğu gibi birçok hastalıkta karşımıza çıkabilir.

Peki, bilgiler nasıl öğrenilir?

Alıcılarımız yani koku, ışık, tat, ses, dokunma vasıtasıyla beynimize gelen bilgiler işlenir, anlamlandırılır. Bu faaliyetlerin tekrarlanması bilgi birikimi şeklinde karşımıza çıkar. Bu birikim yani öğrenme sırasında nöronlar protein sentezi yapmaktadır ve sentezlenen iğcikler sayesinde hücreler arası bağlantılar oluşturulur. Böylece geniş bir zihinsel ağ kurulur.

Öğrenmenin ana yapıtaşı tekrardır denilebilir. Mesela, gökyüzünde değişik bir şey gören çocuk annesine “orada bir şey var” der. Annesi de bakıp “ay o” der. Sonra ufaklık “hııı ay mı? ay mı?” diye 8-10 kez tekrarlar. Ertesi gün aynı yere tekrar bakıp “anne ay” diye tekrar etmeye devam eder. Bu örnekteki gibi beyin bilgiyi tekrarlayarak hafızaya alır. Yani hepimiz tekrarlayarak öğreniriz. Önce dersi dinlemek, sonra verilen ödevleri yapmak, sonrasında o konulardan sınava girmek, edinilen bilginin kalıcılığını sağlamakta çok önemlidir. Bilgilerimiz ilk önce kısa, sonra orta ve sonrasında uzun süreli belleğe aktarılır. Aktarılan bilginin yerinden zamanında çıkartılabilmesi de ayrı bir önem arz eder.

BELLEĞİMİZ KÜTÜPHANEYE BENZER

Belleğimizi kütüphaneye benzetirim. Bazı raflarda çok eski tozlanmış anılar ve bilgiler, bazı raflarda ise yeni ve bizi çok etkileyen deneyimler bulunur. Bilgileri geri çağırdığımızda arayıp bulmakla vazifeli bir kütüphane görevlisi de olmazsa olmaz tabii ki. Arkadaşımızla konuşurken aklımıza gelmeyen kelimenin ya da ismin birkaç saat sonra lazım olmadığı sırada dilimize gelmesini mutlaka hepimiz deneyimlemişizdir. Aslında verdiğimiz uyarı işleme alınmakla birlikte ancak sonuçlanmıştır.

Hafızamızı daha işlevsel kullanabilmemiz için kütüphane görevlisinin ayağına dolaşacak ya da işini uzatacak, zorlaştıracak kalabalığın olmaması gerekir. Yoksa o görevli bir şey ararken ayağının takıldığı görüntüyü nereye kaldıracağı ile uğraşırken yapmamız gerekenleri unutmuş oluruz.

Peki, zihin karışıklığı nasıl düzeltilir ve engellenir?

İş, eğlence, ders, kitap okuma, sosyal aktivite, spor, istirahat için ayırdığımız zamanın farkında olmaya başlayarak yani zamanımızı iyi yöneterek zihnimizdeki karışıklığı düzenleyebiliriz.

Günümüz insanı, hayatını sanki sonsuza kadar zamanı varmış gibi yaşıyor. Öyle olunca da bilgisayar, televizyon, sosyal medya ve istirahatte geçen zamanının muhasebesini yapamaz oluyor. Yönetilecek bir zaman algısı olmayınca hedefler koyulamaz, yararlı işler yapılamaz oluyor. Oysa kişinin sadece kendisini disipline etmesi gerekiyor.

ZİHİNSEL DETOKS NASIL YAPILIR?

“Unutuyorum!” diye şikayet eden herkesin “benim zihnimde bilgiye ulaşmamın önündeki engel nedir?” diyerek kendisine bir bakması lazım. Böyle bir analiz görsel materyale günlük hayatta çok fazla maruz kalındığını gösterecektir. Okumak üzere programlanmış beynin görsel materyali koymak için çok fazla yazılı materyali arkaya itmesi ve yeni gelen görsellere de eskilerini silerek yer açması bilinen bir gerçekliktir. Yaz-boz tahtası haline gelen zihin, farkına varmadan silme işlemini çok fazla kullanmaya başlar. Neyin önemli neyin önemsiz olduğunu karıştırıp yapılacaklar listesini de seyrettiği bir videonun peşine siler.

Nasıl fazla gıda alımı şişmanlığa neden oluyorsa gereksiz görüntüye maruz kalmak da beynin hantallaşmasına ve hızının yavaşlamasına neden oluyor. Aynı kapasitesinin üstünde yüklenen bilgisayar ya da telefonun istenilen performansta çalışamaması gibi. Diyetisyenlerin detoks önerileri gibi zihinsel detoks da bizim önerimiz.

Peki, zihinsel detoks nasıl yapılır?

Sosyal medya, televizyon ve her türlü dijital ortamdan 2-3 hafta uzak durularak başlanır. Onların yerine bulmaca, sudoku, kitap okuma gibi zihinsel uğraşlarla vakit geçirilir. Sosyal hayat aktif hale getirilir.

Daha önce söylediğimiz gibi hücrelerin bağlantı kurabilmesi için bir bilgiyi tekrar tekrar işleme alması gerekir. Dolayısıyla emek ve zaman ister. En ufak bir bilgi için bile, her an internetin kullanılıyor olması hıza alışmaya neden oluyor. Sonrasında bilgiyi işleme almadan, sadece bakıp geçmeler, hafızanın orta ve uzun olanının kullanılmaması yapısal değişiklik olarak budanmış nöron ağına sebep oluyor. Hücreler arası bağlantının gevşemesi de geleceğin tehlikesi olan bunamanın belirtilerinin erken yaşta gözlemlenmesine yol açıyor. Önümüzdeki yıllar maalesef dijital maruziyetin, genç nüfusta demans ve hatta gerçeklik algısında bozulmanın nedeni olarak karşımıza çıkışıyla ilgili çalışmaların yayınlandığı dönem olacak.

Rahatsızlık veren hayat deneyimlerinin ve yaşanılan yasların acılarını silmek için verilmiş olan unutma yetisinin amacına uygun kullanılması gerekli. Unutuyorsak vardır bir sebebi mutlaka. Sebebini bulup iyileştirmek lazım. Bazen bedensel hastalıklar bazen de davranışsal hatalarımızın neden olduğu unutmaya karşı alışkanlıklarımızı değiştirip farklı yollar deneyimleme gayretinde olmak lazım.

 

*Psikiyatrist Dr. Işılay Yatkın anksiyete bozuklukları, depresyon, ergenlik problemleri, kişilik bozuklukları ve travma alanlarında çalışıyor.

Takip Et Google Haberler
Takip Et Instagram