Umut ilkesi

Umut diğer kötülüklerle savaşacak güce sahip olan iyi bir şey midir, yoksa insanları boş beklentilerle her kötülüğün def olacağı yanılgısına düşürüp tembelleştiren başka bir kötülük müdür?

ŞENGÜL ÇELİK 26 Şubat 2022 GÖRÜŞ

Antik Yunan dönemi insanlığa bıraktığı mitlerle meşhurdur. İlk ürünleri yerel sanatçıların söylediği şiir ve şarkılarla şekillenmeye başlamışsa da dönemin genel karakteristiğini Homeros ve Hesiod’un eserleri oluşturmuştur.

Hesiod’un İşler ve Günler eseri dünyanın nasıl oluştuğuna dair mitleri içeren 800 dizelik bir şiir kitabıdır. Hesiod’un bu eserinde anlattığı mitlerden biri de meşhur Pandora’nın kutusudur. Bu anlatıya göre ateşi tanrılardan çalıp insanlara hediye eden Prometheus’u ve dolayısıyla da aydınlattığı insanları cezalandırmak üzere Zeus’un emriyle özel zehirli bir hediye tasarlanır. Bu hediye aslında iki kısımdır. Birincisi, her bir tanrı ve tanrıçadan alınan özelliklerle donatılmış ve ismi hediyelerle bezenmiş manasına gelen Pandora konulmuş, bir bakanın bir daha bakmak isteyeceği cinsten güzel bir kadındır. İkincisi ise beraberinde getirdiği kaptır. Zeus’tan hediye almaması konusunda abisi Prometheus tarafından uyarılmış olsa da Epimetheus Pandora’nın güzelliğine aldanır ve onunla beraberindeki hediyeyi kabul eder. Aslında Zeus’un vermek istediği gerçek zehirli hediye Pandora’nın Epimetheus’un evine getirdiği büyük kabın içindekilerdir. Pandora eşine getirdiği hediye kabını merakına yenik düşerek onun açmasını beklemeden açar ve böylece Zeus’un insanlara ceza vermek için hazırladığı her türlü kötülük bir anda kaptan çıkıp dünyaya yayılır, Pandora kabı kapattığında ise geriye sadece umut kalmıştır.

UMUT İYİ Mİ, KÖTÜ MÜ?

Aslında Pandora’nın kutusundan dünyaya sadece kötülük yayılmakla kalmamış, kutunun içinde kalan umudun iyi mi kötü mü olduğuna dair bir ikilem de düşünce tarihine eklenmiştir. Umut diğer tüm kötülüklerle savaşacak güce sahip olduğu için kutuda bırakılmak suretiyle insanlardan saklanmaya çalışılmış değerli ve iyi bir şey midir, yoksa dört bir tarafa yayılan acımasız kötülüklere karşı akıllıca savaşmayı, insanları boş beklentilerle her kötülüğün def olacağı yanılgısına düşürüp tembelleştirmek suretiyle, engelleyen diğer kötülüklere ek başka bir kötülük müdür? Hesiod bu konuda hiçbir şey söylemez ama bu ikilem bazı filozofların umuda şüpheli yaklaşmalarına neden olmuştur. Umut kimi Antik Çağ filozofları tarafından yetersiz bilgiye sahip insanların kolayca hedef olduğu negatif bir kuruntu olarak değerlendirilmiştir. Gerçi Aristoteles gibi cesareti umut, korkaklığı da umutsuzlukla beraber anarak pozitif ele alan filozoflar da olmuştur. Antik Yunan felsefesinin genel yaklaşımının aksine Hıristiyan ve Müslüman düşünürler ve genel olarak inananlar umudu ahiret ile bağlantılı olarak, inancı ve imanı harekete geçirecek, canlı tutacak temel bir erdem olarak kabul etmiştir.

BİR PSİKOLOJİ DENEYİ

Modern dünyada umut ile ilgili en çarpıcı veri 1950 yılında Curt Richter tarafından kurgulanmış maalesef hayvan haklarını hiçe sayan çok zalimce bir psikoloji deneyinin verilerinden elde edilmiştir. Richter topladığı 12 evcil fare ile 34 vahşi farenin ne kadar sürede suda boğulacaklarını hesaplamaya çalıştığı ilk deneyde beklediğinin aksine bir sonuç elde etmiştir. Yüzmede uzman olan vahşi farelerin hepsi de ev farelerinden daha kısa sürede suda boğulurken evcil farelerin 9 tanesi uzun süre suda kalmayı başarmıştır. Richter bu durumu evcil hayvanların daha önce ev ortamında tecrübe etmiş olma ihtimali olan yardım beklentilerinin yani bir kurtarılma ‘umudunun’ bulunabileceğini varsayarak yeni bir deney hazırlamıştır. Bu deneyde umudu bizzat kendisi öğretecektir farelere. Bu yüzden iki farklı grup yerine doğal koşulları birbiri ile aynı yahut çok yakın olan farelerden tek grup oluşturur. Fareleri suya atar ve tam boğulacakları anda onları kurtarır, onlara bakar iyileşmelerini sağlar sonra yeniden suya atar ve farelerin kurtarılmayı bekleyerek boğulmadan saatlerce yüzdüklerini ve ölmediklerini tespit eder. Tezinde yanılmamıştır, umutsuzluk kalktığında en ağır koşullar olsa dahi mücadele bırakılmamış böylece kötü son ortadan kalkmıştır.

Şüphesiz insan ve hayvan davranışları birbirinden çok farklıdır. Ancak daha sonra Richter’in umut hakkındaki tezini doğrulayan başka deneyler de yapılmıştır. Özellikle kanser gibi amansız hastalıklarla mücadelede umudun rolü birçok çalışmaya konu olmuştur. Varılan sonuç, hayatının herhangi bir aşamasında yardım ve destek görmüş insanların en ağır koşullarda dahi sahip oldukları umut ile daha uzun, sağlıklı ve başarılı bir geleceğe ulaşabildikleridir.

KARANLIK VE UMUT

Dünya üzerinde karanlık çağ olarak anılmayı hak eden birçok zulüm dönemi ve lanet ile anılan zalimler vardır. Dünya savaşları, büyük göçler, soykırımlar, iç savaşlar, din savaşları daha neler… Otoriter iktidarlar güçlerini yalan, hile ve zulüm üzerine kurar ve oluşturdukları korku ikliminde her türlü bireysel özgürlüğü yok sayıp kurtuluş için en küçük bir umudu bile ortadan kaldırarak devam ettirir. Ama hiçbir zalim yoktur ki ölümü tatmamış olsun, hiçbir zulüm yoktur ki aydınlığa yenik düşmemiş olsun.

Zalimin en büyük korkusu mazlumun umudu ve birbirinin yarasını sarmasıdır. Mazlumun haklılığı, zalimin cehennemidir. Zalimin zulmü görünüşte diğerlerini ama aslında kendini yakar. Pandora’nın kutusu açılıp etrafa zulüm saçılsa da kutunun içinde kalan umut korunur, beslenir ve zulümle mücadele yolunda her alanda usanmadan çalışılırsa eninde sonunda zalimin kaleleri yıkılır, zulüm dönemi geçer.

Takip Et Google Haberler
Takip Et Instagram
WP2Social Auto Publish Powered By : XYZScripts.com