Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı; çocuklar hapiste, Meclis nerede?

KRONOS 23 Nisan 2020 GÜNDEM

Murat Sevinç, Diken: Şu anki düzenin belli açılardan, ‘cumhuriyet‘i’ değil, ‘meşruti’ niteliği çok tartışılır bir ‘monarşi‘yi’ andırdığı kanısındayım. Yönetim şekli, akrabaların görünürlüğü, ‘misak’tan daha çok ‘ferman’ı andıran belge ve uygulamalar, iki dudağın arasından çıkanın kanun muamelesi görmesi… Bakın, artık salgın hastalık nedeniyle alınan kararların nasıl olup o yöntemlerle, o hukuksal araçlarla alınabildiğini tartışmak dahi anlamını yitirmiş görünüyor. Tek başına yöneten kişi, bir peçeteye taleplerini yazıp ilgili yöneticilere gönderse, uygulanır mı, uygulanmaz mı? Vereceğiniz yanıt, rejimin adını koyacaktır!

Ragıp Duran, Artı Gerçek: Türkiye’de resmi makamların ölü sayılarını tahrif ettiğini artık cümle âlem biliyor. (Yalnız unutmayın ki Çin bile yalanı ancak 2 ay saklayabildi) Ekonomi çarkı dönsün diye yine milyonlarca insan virüse kurban veriliyor. Sağlık altyapısının propaganda edildiği kadar sağlam olmadığı ortaya çıktı. (Neden mega hastane yapıyorsunuz?) 4 gün sokağa çıkma yasağı ilan etmek, daha önceki 2 günün yetersiz olduğunun itirafı değil mi? Virüs parakende çalışmıyor, toptan öldürüyor. Saray da peyder pey önlem alarak salgını denetim altına alabileceğini sanıyor. Trump’ın, Erdoğan’ın, Xi Ping’in , Bolsonaro’nun, Türkmenbaşı’nın foyası iyice ortaya çıktı: Bunların hepsi insan hayatı uğruna kendi iktidarlarını korumaya çalışıyor. Hepsi de siyaseti, bilimin önüne koyuyor.

Mustafa Karaalioğlu, Karar: Virüs öncesi krizde olduğumuz için ve salgına ters ayakta yakalandığımız için geri dönüş; yani ekonomide canlanma ve işsizliği önlemek bizim için daha zor olacaktır. İki ay öncesine kadar iyi bir ekonomi için ihmal ettiğimiz ne varsa, onarılmadığı ve düzeltilmediği takdirde yeni dönemde sorun olmaya devam edecektir. Bütün şartlarımız aynen dururken, “Dünya düzeni yıkılıyor, bize fırsat doğuyor” demek temenni bile değil hayaldir. Fırsat hazır olana, gücü ve bilhassa vizyonu olana doğar, bunu unutmayalım. Unutmayalım da dünyanın işi yoluna girdiği zaman hala ters ayakta bekleyip, “Virüs aslında bize karşı bir komploydu” diye hayıflanmayalım.

Nesrin Nas, Ahval: Koronayı başından beri bir fırsat olarak gören iktidar, adım adım Türkiye’nin yeni normalini oluşturuyor. Bir yandan kendi iktidarlarını kutsallaştırıyor, dokunulmazlık zırhını kalınlaştırıyor, diğer yandan kendi destekçilerini yanlarında tutmak için her fırsatta, her ortamda ötekileştirici bir dile sıkı sıkıya sarılıyorlar. Kim biraz olsun kaygısını dile getirirse, hangi kurum gerçekleri halka anlatmaya kalkarsa ya da iktidarın denetimi dışındaki hangi siyasi birim halkın derdine derman olmaya kalkışırsa, yurtseverlik anlayışına zarar vermekle, halkı paniğe sevk etmekle ve kin ve düşmanlık etmekle suçlanıyor. Zweig, “Tedbirli davrananlara korkak ve insanca hareket edenlere zayıf kişilikler diyen, düşüncesizce davet ettikleri felaketler karşısında ne yapacağını şaşıranlar her yerde ve her zaman aynıydı. Kassandra’yı Troya’da ve Yeremya’yı Kudüs’te aşağılayan hep aynıydı” diyor.

Doğan Tılıç, Birgün: Sadece kendi canı tatlı olanlar o sorumluluğu pek hissetmeyebilir. Ancak, salgın dönemlerinde ve bulaşıcı hastalıklar söz konusu olduğunda göçmenlerin sağlığı ile toplum sağlığının birbirlerinden ayrılamayacağı tüm çıplaklığı ile görülür. Daha önce tamamen kaybolmuş kızamık gibi hastalıkların tekrar görülmeye başlamasının bir nedeni aşı reddiyse bir nedeni de göç nedeniyle aşı takvimlerinin kırılmasıydı. Şimdi, korona hızla yayılır ve canlar alırken, göçmenlerin sağlığına da kendi sağlığımız kadar titizlenmezsek, yalnızca insani ve ahlaki olarak kaybetmiş olmayacağız, o pek kıymetli canlarımızdan da olacağız!

Günün öne çıkan yorumları Kronos Podcast yayınında:
https://soundcloud.com/user-436877268/230420-kp

Takip Et Google Haberler
Takip Et Instagram
WP2Social Auto Publish Powered By : XYZScripts.com