Ukrayna’da zor günler yaşayan Rusya müttefiklerini koruyamıyor

Şubat ayında Ukrayna’ya savaş açan Rusya zor günler yaşıyor. Bu nedenle geleneksel olarak hep arkasında durduğu müttefiklerine, eskiden olduğunu gibi sınırsız destek veremiyor. Bu durumdan ilk etkilenen Ermenistan oldu.

EMİR KORKMAZ 02 Ekim 2022 HABER ANALİZ

Putin, Ermenistan Başbakanı Nikol Pashinyan, Belarus' Devlet Başkanı Alexander Lukashenko, Kırgızistan Devlet Başkanı Sadyr Japarov, Kazakistan Devlet Başkanı Kassym-Jomart Tokayev ve Tacikistan Devlet Başkanı Emomali Rakhmon ile. (FOTOĞRAF: Alexander NEMENOV / POOL / AFP)

Rusya’nın, Şubat ayında giriştiği ve hızlı bir şekilde sonuç elde edeceğini düşündüğü Ukrayna’daki işgal planı istediği gibi gitmedi. Son olarak geçen hafta, Ukrayna’nın doğusundaki 4 bölgeyi göstermelik bir referandumun ardından ilhak etti. Ancak Ukrayna orduğu ile savaş devam ediyor ve asker ihtiyacını karşılayabilmek için ilan ettiği kısmı seferberliğin ardından 300 bin kişiyi askere almak zorunda kaldı. Rus ordusunun önemli bir kısmı Ukrayna cephesine sevkedilince, her zaman Moskova’nın desteğine ihtiyaç duyan geleneksel müttefikleri de zorda kalmaya başladı. Ukrayna savaşı nedeniyle ortaya çıkan boşluğun doğurduğu ilk gözle görülür gerginlik, Ermenistan ve Azerbaycan arasında yaşandı. 12-14 Eylül tarihleri arasında bir anda patlak veren ve iki taraf arasında son dönemlerdeki en kanlı savaşlardan birinin ardından geçici bir ateşkes yapıldı. Gözlemciler her ne kadar ilan edilen ateşkesin, kısa süre içinde yeniden bozulacağından emin olsa da, en azından şimdilik silahlar sustu. Ermenistan’nın doğu bölgesindeki bazı yerleşim birimlerine doğru hareketlenen Azerbaycan kuvvetleri, stratejik bazı noktaları ele geçirdi.

44 GÜNLÜK SAVAŞ

Bölgede uzun zamandır var olan istikrarsızlığın bir anda artmasının ve Azerbaycan’nın kendine avantaj elde etmek için cesaretlenmesinin ardında, bölgede doğan güç boşluğu yatıyor. Ermenistan’a karşı ezici bir askeri üstünlüğü olan Azerbaycan, bu gücünü 2020 yılındaki Dağlık Karabağ savaşında net bir şekilde göstermişti. 44 günlük savaşta, 30 yılı aşkın bir süredir Ermenistan işgali altındaki kendi topraklarının önemli bir kısmını ve Dağlık Karabağ’ın bazı yerlerini ele geçirmişti. Ermenistan’ın Azerbaycan topraklarının yaklaşık yüzde 20’sini işgali, Sovyetler Birliği’nin dağılmasından sonraki bir başka otorite boşluğu döneminde yaşanmıştı.

RUSYA’NIN TALEBİYLE ATEŞKES

2020’deki savaş sırasında, Azerbaycan, arkasına aldığı Türkiye ve İsrail’in de desteğiyle Ermenistan’a karşı açık bir üstünlük kurdu. Önemli miktarda toprak ele geçiren Azerbaycan, Ermenistan ile yakın ilişkisi olan Rusya’nın araya girmeyle, çok istekli olmasa da, bir ateşkese imza attı. Bakü yönetimi aslında imza altına alınan şartlardan çok memnun olmasa da, ki Rusya engellemese ezici askeri üstünlüğü nedeniyle Dağlık Karabağ’ın tümünü alması ihtimali çok yüksekti, askerlerini geri çekti. Bakü’nin durmasının ardındaki tek sebep, Rusya’nın güçlü bir şekilde Ermenistan lehine müdahale edeceğini sinyalini vermesiydi. Sonuçta ateşkes ilan edildi ve Dağlık Karabağ’a çok sayıda Rus askeri yerleştirildi. Rus askerleri hem ateşkesin devamlılığını sağlamak hem de Azerbaycan birliklerini yeni bir saldırıdan caydırmak için konuşlandırıldı. Bu, Moskova’nın Bakü’ye dolaylı bir tehdidiydi.

MOSKOVA GÜCÜNÜ ARTIRDI

2020 savaşı sırasında ABD ve Avrupa’nın, yaşanan çatışmayı durdurmak için cılız girişimleri ve ateşkes için Rusya’nın olağanca ağırlığını ortaya koyması, Erivan’nın Moskova’ya olan bağlılığını bir kat daha artırdı. Sonuçta Ermenistan Cumhurbaşkanı Nikol Paşinyan, Rusya’nın Ermenistan’daki askeri varlığını daha da genişletmesine, Dağlık Karabağ’daki güçlendirilmiş rolüne ek olarak yeni üsler inşa etmesine izin verdi.

MOSKOVA SİLAH SATMAYA DEVAM EDİYOR

Ancak Ukrayna’da işleri istediği gibi gitmeyen Rusya şimdi bölgedeki varlığını sürdürmekte zorlanıyor ve bunun ilk faturası Ermenistan’a çıktı. Rusya’nın aracılığında imzalanan anlaşma silahları sustursa da, yapmadığı şey, bölgedeki temel meseleleri çözmekti. Azerbaycan ile Ermenistan arasındaki Dağlık Karabağ sorununu halletmeden, yeni toprak anlaşmazlıklarının önünü açan ateşkes, her iki tarafın endişelerinin giderilemediğini ispatladı. Bu arada, uzun süredir her iki tarafın da en büyük silah tedarikçisi olan Kremlin, maddi sıkıntısı olmayan Azerbaycan’a yeni ağır silahlar sunmaya da devam etti.

BAKÜ, RUSYA’NIN TEPKİSİNİ TEST ETTİ

Bakü yönetimi, uzunca bir süre Kremlin’in Şubat ayında başlattığı Ukrayna’daki savaşında Rusya’nın ne derecede zorlandığını gözledi. Moskova’nın Libya’dan Suriye’ye, Ermenistan’dan Tacikistan’a kadar olan yerlerdeki askeri personel ve teçhizatın önemli bir kısmını çekmek zorunda kalması, Bakü için işaret fişeği görevi gördü. Kremlin’in Ukrayna’da aşırı derecede zorlandığı giderek daha belirgin hale gelince, Rusya’nın ülke dışındaki en büyük yabancı üssü olan Ermenistan’ın Gümrü kentindeki 102. Askeri Üssü’ndeki askerlerinin önemli bir kısmı, Ukrayna’ya gönderildi. Bu gelişmelerin ardından geçtiğimiz Ağustos ayının sonunda Azerbaycan güçleri, Rus askerlerinin gözlemci olduğu Laçin bölgesine birliklerini göndererek Rusya’nın acizliğini test etti.

ERİVAN VE BAKÜ POZİSYON ALIYOR

Her geçen gün Rusya’nın desteğini kaybeden Erivan, diğer seçenekleri değerlendirmeye başladı, ancak Batı’nın bölgeyle ilgisi sınırlıydı. Washington, iki ülke arasında yeni diplomatik yollar açılmasını desteklediğini, ancak bunu takip etmek için belirgin bir çaba sarfetmeyeceğini ortaya koydu. Rusya’nın kestiği gaz nedeniyle dünyanın dört bir yanında yeni kaynaklar arayan Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, Temmuz ayında Bakü’yü ziyaret ederek, Azerbaycan’ın gaz arzını ikiye katlamasını sağlayacak yeni bir ortaklık sözü aldı. Alınan taahhüdün ne kadar uygulanabileceği tartışmalı olsa da, Avrupa’nın Rusya dışındaki alternatif enerji müttefiklerine ihtiyacı var. Brüksel de, sonuç olarak Bakü ile gerginliğe girmeyi şimdilik göze alamayacak gibi görünüyor.

ERMENİSRAN İRAN’DA DESTEK ARIYOR

Rusya desteği azalan, Avrupa’dan beklediği yardımı alamayan Erivan, şaşırtıcı olmayan bir şekilde komşu İran da dahil olmak üzere başka alternatifler arıyor. Erivan ve Tahran’ın uzun yıllardır devam derin ekonomik bağlantıları var. Bunun yanında İran büyük bir etnik Ermeni nüfusuna ev sahipliği yapıyor. Dahası İran’ın Bakü yönetimi ile arası hiç iyi olmadı. İran’da yaşayan ve Azerbaycan ile etnik ve soy bağı olan 30 milyonu aşkın vatandaşına rağmen, Bakü ile sık sık gerginlikleri var. Ermenistan Ağustos ayında, Azerbaycan’ı caydırmak umuduyla İran ile sınırındaki Syunik ilçesine bağlı Kapan Köyü’nde bir konsolosluk kurmasını kabul etti. Azerbaycan’ın ‘Zengezur’ olarak adlandırdığı ‘Syunik’, Bakü’nün Nahçıvan’a kara koridorunu kurmayı planladığı bölge. Ermenistan, bu adım ile Azerbaycan planlarını zora sokmayı planladı ancak İran’ın iki ülke arasındaki çatışmaya doğrudan müdahale etmesi pek olası görülmüyor. Tahran, Ermenistan’a bir güvenlik garantisi de sunmuyor.

CSTO’DAN MÜDAHALE TALEBİNE RET

Rusya’nın dikkatini başka bir yere kaydırdığını gözleyen ve bunu çeşitli şekilerde test eden Bakü, 12-14 Eylül arasında yeni bir adım attı. Yaşanan çatışmalarının ardından Ermenistan, Rus liderliğindeki Kolektif Güvenlik Antlaşması Örgütü’ne (CSTO) başvurdu ve korunmak için doğrudan müdahale talebinde bulundu. Paşinyan, Ocak ayında Kazakistan’da yaşanan halk ayaklanmasına doğrudan müdahale eden CSTO’nun müdahalesini bekledi. Ancak her ne kadar çok üyeli bir örgüt gibi görünse de, aslında CSTO’nun Rusya’dan bağımsız bir konumu yok. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Ukrayna’da batağa saplanan Rus ordusunun durumu ortadayken, Ermenistan’a asker gönderecek halde değildi.

BOŞLUK DOĞUNCA WASHİNGTON SAHNE ALDI

Moskova’nın geri durduğu çatışmayı engelleme pozisyonundan doğan boşluğu bu sefer Washington doldurdu. ABD’nin araya girmesiyle 14 Eylül’de ateşkes sağlandı. ABD, Ermenistan’a desteğini göstermek için 18 Eylül’de Temsilciler Meclisi başkanı Nancy Pelosi’yi de Erivan’a gönderdi. Geniş bir Ermeni asıllı nüfusa sahip Kaliforniya eyaletinde politika yapan Pelosi, Bakü’nün saldırılarını uluslararası hukuka göre yasa dışı ilan etti. Azerbaycan olumsuz tepki gösterse de, ertesi gün ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, New York’taki Birleşmiş Milletler Genel Kurulu toplantısı öncesinde iki ülkenin dışişleri bakanları arasında bir buluşmaya aracılık etti.

ABD’DEN KISITLI MÜDAHALE VE ARACILIK

Artan diplomasiye rağmen ABD, Azerbaycan’dan, en azından kamuoyu önünde, doğrudan çekilmesini talep etmedi, Azerbaycan’ın yeniden saldırması halinde ne gibi önlemler alacağının da sinyalini vermedi. Ermenistan’ın Amerikan Kongresi’nde oldukça etkin bir lobisi ve müttefikleri var ancak Azerbaycan’ın da lobisi oldukça güçlü. Bu nedenlerle Kongre’den Erivan’a önemli bir savunma yardımı çıkmasını veya Washington’un doğrudan müdahale etmesini beklemek oldukça zor.

ANKARA İLE ERİVAN DİYALOĞA BAŞLADI

Bu uluslararası konjoktürün ortasında Azerbaycan da dost ve müttefiklerinden bağımsız hareket etmeye istekli görünüyor. 2020 savaşında Bakü’nün en büyük destekçisi Türkiye’ydi, ancak Eylül’deki saldırı, doğrudan Ankara’nın desteği olmadan başlatıldı. Aslında, Ermenistan ve Türkiye, Karabağ savaşının ardından uzun zamandan sonra ilk kez diplomatik görüşmelere başlamıştı. Erivan ve Ankara’nın tayin ettiği temsilciler, önce Moskova’da ardından Avrupa şehirlerinde biraraya gelerek, iki ülke arasında uzun zamandan sonraki yüzyüze görüşmeleri yapmıştı. Bu görüşmelerin sonucunda iki ülke arasındaki doğrudan uçak seferleri yeniden başladı, sınır kapılarının üçüncü ülke vatandaşlarına açılmasına yönelik girişimler başladı. Bakü, daha önce sert tepki verdiği Ankara-Erivan diyaloğuna itiraz etmezken, Türkiye de, Azerbaycan’ın Ermenistan’la yaşadığı gerginlikte açıktan taraf olmadı. Türkiye’nin, Azerbaycan’ın Nahçıvan’a açılacak bir koridor ile bağlanmasından büyük bir çıkarı var. Bu şekilde hem Azerbaycan’a hem de Azerbaycan üzerinden Orta Asya’ya doğrudan ulaşmayı planlıyor. Şimdiye kadar Gürcistan üzerinden yapılan karayolu ticaretinin, Nahçıvan koridoru ile artacağını umut ediyor.

OTORİTE BOŞLUĞU KARA DELİĞE DÖNÜŞMEDEN

Bakü, 2020 savaşında test ettiği Ermenistan üzerindeki gözle görünür askeri üstünlüğüne güvenerek yeni adımlara niyetleniyor. Bu güvenin ardında, Rusya’nın kendi kendine ürettiği sıkıntılar ve diğer ülkelerin çıkarcı dış politikaları nedeniyle bölgede oluşan güç boşluğu var. Ancak bu boşluğun üreteceği çekim gücünün boyutları kestirilemeyecek bir kara deliğe dönüşme riski de bulunuyor. Bu nedenle diplomasinin öne çıktığı, tarafların birbiriyle diyalogtan kaçınmadığı çözümlere yönelmesi, hem taraflar hem de bölge ülkelerinin tümünün lehine. Rusya’nın Ukrayna’da giriştiği maceranın, sadece kendi topraklarında değil, bölgedeki birçok yerde etkileri olacak gibi görünüyor.

Takip Et Google Haberler
Takip Et Instagram
WP2Social Auto Publish Powered By : XYZScripts.com