Şirketlere el koymak, işadamlarını tutuklamak, internet erişimini keserek geniş çaplı sansür uygulamak, gazetecileri, münevver insanları hapse atmak… Demokrasiden, hukuk devletinden uzaklaşmanın da bir bedeli var elbette. Türkiye bu acı hakikatle daha fazla yüzleşecek.
Türkiye’yi kendi gönüllerinden geçen ucube bir rejime doğru sürüklerken herkesin olup biteni sineye çekmesini bekleyenler ciddi mânâda yanılıyor. Dünya artık küçük bir kasaba. Medyaya baskı ve geniş çaplı sansür uygulamaları yüzünden Türkiye’yi Afrika ülkeleri ile aynı seviyeye düşüren AKP kurmayları, iletişimin sınırları kaldırdığını kabul etmek istemeyebilir. Onlar da gayet iyi biliyor ki teknoloji sayesinde dünyanın bir ucundaki en basit hâdise birkaç saat içinde dünyanın öbür ucunda gündem olabiliyor.
Her kurumun içi boşaltıldı. Liyakatten ziyade Saray’a yakınlık tercih sebebi sayıldı. Bu hoyratlık Turkcell gibi dünya çapında bilinen birkaç markamızdan birine de reva görüldü. Microsoft’ta Bill Gates’in A Takımı’nda kritik işlere imza atan Süreyya Ciliv, ısrarlı davet üzerine oturduğu Turkcell CEO’luk koltuğundan kendi rızası ile ayrılmıştı.
SÜRAYYA CİLİV GİTTİ, ÇÜNKÜ…
Hükûmetin bitmek bilmeyen taleplerinden, AKP’den gelen ‘şuraya da para yollayın’ mesajlarından duyduğu rahatsızlığı yakın arkadaşları ile paylaşmıştı Ciliv. Şirketin işleyişine siyasî müdahalelerin bitmeyeceğine kanaat getirdiğinde de Turkcell kariyerine nokta koymuştu.
Ciliv, Turkcell’i açık ara zirvede tuttu. Onun kurduğu sistem ve ekip dağıtıldı. Kötü günler ondan sonra başladı. Yerine gelen Kaan Terzioğlu’nun Recep Tayyip Erdoğan’ın damadı Berat Albayrak’a yazdığı e–postalardan birkaçı okunduğunda, Süreyya Bey’in Turkcell’den niye ayrıldığı daha iyi anlaşılacaktır.
Evvela Turkcell ortaklarına, akabinde Borsa İstanbul ve New York Borsası’nda Turkcell hissesi almış küçük yatırımcıya karşı şirketin menfaatlerini gözetmesi icap eden Terzioğlu’nun mesajları tek kelime ile skandal. Başka bir ülkede ya istifa etmiş ya da görevden uzaklaştırılmıştı.
ÖZEL HAYATIN GİZLİLİĞİ İHLAL EDİLDİ
Özel hayatın gizliliğini ihlalden ayrımcılık ve nefret suçlarına varıncaya dek nice suçu ele veren o mesajlar için ‘yüz kızartıcı’ nitelemesi mübalağa sayılmaz. Bir genel müdürün işi gücü bırakıp AKP’nin seçimden 3-4 puan fazla oyu nasıl alabileceğine kafa yorması ya da belli isimleri Albayrak’a şikâyet etmesi gülünüp geçilecek kadar basit bir vak’a değil.
Kaldı ki Albayrak hangi hukuk normuna istinaden bu mektupların teslim adresi olmuş. O devirde bakan bile değil. Bakan olsa da böyle bir yazışma kabul edilemez.
Terzioğlu gibi diğer isimlerin damada yolladığı mektuplar ve mektuplarda geçen dehşet verici ifadeler, Türkiye’nin aile şirketi gibi yönetildiğinin açık ispatıdır. Asgari seviyede demokrat olan herkes bütün bunlardan rahatsızlık duymalı.
DAMAT BERAT’IN MAİLLERİ
İsveçli telekom şirketi Telia’nın Turkcell’deki hisselerini (700 milyon dolara yakın) satacağını açıklamasının ekonomik sebeplerle alakası yok. Ayrılık kararının Wikileaks’in damat Albayrak’ın maillerini yayımlaması ile aynı döneme rastlaması kenara not edilmeli.
İsveçli şirket, yargı bağımsızlığının bittiği, OHAL’in kalıcı hale geldiği bir iklimde bu kararı verdi. Turkcell idarecilerinin işlediği suçların bir parçası olmaktan endişe etmiş olmalılar ki piyasa şartlarının cazip olmadığı bir dönemde hisse satacaklar. 2005’te ortak olduğu tarihe göre Turkcell’in değeri dolar bazında yarı yarıya düştü. Telia buna rağmen satışı düşünmemişti.
Kamuoyuna da akseden maillerden sonra Telia, harekete geçti. Sürpriz kararda İsveç hükûmetinin telkini var mı, bilmiyoruz.
Öte yandan şirketin, Turkcell’in 35 milyon müşterisinin internet erişimini hükûmet talebi doğrultusunda düzenli olarak engellemesini sansür olarak gördüğü belirtiliyor. Bundan duyulan endişe ve rahatsızlık şirket yönetimine iletildi.
Telia sözcüsünün nazikçe geçiştirdiği o yönetim bahsini biraz açayım.
Telia’nın yerinde siz olsanız ne yapardınız? Yönetiminde söz hakkı tanınmayan bir şirkette ortaklığın ticarî bir karşılığı kalmadığı gibi dünya çapında rezaletlerle, temel hak ve hürriyet ihlalleriyle muhatap oluyorsanız bu yükü daha fazla taşır mıydınız?
Telia, güle oynaya geldiği Türkiye’de hiç ummadığı hâdiseler yaşadı, para kaybetti. Amma velakin itibarını tamamen kaybetmeye niyeti yok.
Bizi kendi kirliliğimizle başbaşa bırakıp gidiyorlar…