Siyah Transporter ile kaçırılan Ümit Horzum’a 133 gün sonra ulaşıldı

KRONOS 18 Nisan 2018 GÜNDEM

OHAL sonrası Ankara’da Gülen Cemaati üyesi olduğu iddiasıyla siyah renkli Transporter araçla kaçırılan Ümit Horzum’a 133 gün sonra ulaşıldı.

15 Temmuz darbe girişiminin ardından ilan edilen OHAL ile birlikte gündeme gelen ve daha çok Ankara’da yaşanan adam kaçırma olaylarının en bilinenlerinden biri Horzum ailesinin yaşadığı dramdı.

133 gün önce Yenimahalle’de bir AVM önünden siyah renkli Transporter bir araçla Gülen Cemaati üyesi olduğu iddiasıyla kaçırılan Ümit Horzum’la ilgili olarak eşi Aynur Horzum önemli bir hak arama mücadelesi vermişti.

EŞİ DUYURDU FAKAT GÖRÜŞEMEDİ

Ankara’da kaçırılan 11’nci kişi olan eşi Ümit Horzum’un bulunduğu haberini yine eşi adına olan Twitter hesabından yayınladığı mesajla duyuran Aynur Horzum kendisine ve avukatına görüşme imkanı verilmediğini söyledi.

Aynur Horzum, eşinin kaçırıldığı bilgisini olaydan bir gün kendisini ilk defa gördüğü ve tanımadığı, eşinin arkadaşı olduğunu ifade eden kişinin haber vermesi üzerine öğrendiğini belirtmişti.

Kaçırma olayının yaşanmasından sonra Yenimahalle İlçe Emniyet Müdürlüğü ve Yenimahalle İlçe Jandarma Komutanlığı’na başvurularda bulunan Aynur Horzum, eşinin akıbetine ilişkin tek bir bilgiye ulaşamayınca kendi imkanları dahilinde eşini arayışlara başlamış, eşinin kaçırılma olayını sosyal medyada duyurarak büyük yankı uyandırmıştı.

Geçtiğimiz günlerde Ümit Horzum’un kanser hastası annesi, vicdan sahibi olan yetkilere seslendiğini belirterek, “Benim çocuğumu salıverin artık. Dayanacak gücüm kalmadı.” demişti.

‘ANNE BABAMI YİNE Mİ BIRAKMAYACAKLAR?’

Paylaştığı diğer bir tweet’te ise Ayur Horzum, oğlunun “Anne baba mı yine mi bırakmayacaklar? Babamla hala top oynayamayacak mıyım? Olsun ama neyse ki mektubumlarıma adres bulundu” dediğini yazmıştı.

Bugün ise Horzum ailesi buruk bir sevinçle uyandı. 133 gündür kendisinden haber alınamayan Ümit Horzum’un dün Ankara Emniyet Müdürlüğü’ne teslim edildiği öğrenildi.

Ümit Horzum’un eşi Aynur Horzum, twitter üzerinden paylaştığı bilgilerde şu ifadelere yer verdi:

Aynur Horzum kızıyla oğlunun eşinin bulunmasına ilişkin duygularını da aktardı. Anne Horzum, “Kızım ‘anneciğim dua edelim hemen belki tamamen bırakırlar artık. Yazık bize” dediğini belirtti.

AMBERİN ZAMAN YAZDI

Önceki gün ise gazeteci Amberin Zaman Horzum ailesinin yaşadığı acı dolu günleri kaleme almıştı. İşte o yazı:

Horzum Ailesi

Kendini Müslüman olarak tarif eden bir insan olarak başlıca ve en zor görevimin iyi bir insan olmak olduğuna inanıyorum. Bunun en basit kriterleri de Müslümanın da Budistin de Deistin de üzerinde mutabık kalabileceği insan hakları evrensel hukukunda yatıyor. Türkiye’de insan hakları, hukuk, OHAL perdesi altında her gün ayaklar altına alınıyor. Ancak birçoğumuz ya kötülüğün sıradanlaşmasından ya vicdanlarımızın katılaşmasından, ama en fazla da korkudan susuyoruz.

En çok korktuğumuz veya yüksündüğümüz şey de bariz şekilde haksızlığa uğrayan PKK veya Gülen Cemaati’yle ilişkilendirilen kişilerin feryadına kulak vermek, seslerini duyurmak. Çünkü bu gibi vakaların kenarından köşesinden dolansanız anında ‘vatan haini’, ‘terörist’ veya ‘FETÖ’cü’ ilan ediliyorsunuz.

Kendi adıma korkularımı aşıp (evet korkuyorum) epeydir sosyal medya üzerinden vakıf olduğum Horzum ailesinin dramını sizlerle paylaşmak istiyorum. Ümit Horzum, Cemaat’in tornasından geçmiş, kolejinde müdür yardımcılığı yapmış, ardından Ankara’da akreditasyon merkezinde görev yapmış biri.

Eşi Aynur, Cemaat tornasından geçmemiş, muhafazakar bir ailenin kızı. Elektronik mühendisi. Türk Patent Enstitüsü’nde görevliydi.

11 yaşında Neba Dilber adında bir kızları, bir de yedi yaşında Hüseyin adında oğulları var. Darbe kalkışmasından sonra çıkan ilk KHK’yla her iki Horzum ‘FETÖ’ bağlantısı iddialarıyla görevlerinden uzaklaştırıldı. Ardından bir komşuları Ümit Horzum’un oturdukları sitenin bahçesinde Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın aleyhinde uluorta konuştuğu iddiasıyla polise ihbarda bulundu.

Telefonla ulaştığım Aynur Horzum “Site koyu AKP’lilerle dolu, biz deli miyiz böyle bir şey yapsın eşim” diyor.

Uzun hikaye ama özetle bu ihbar üzerine jandarma Ümit Horzum’u almak üzere Ankara’daki evlerine geliyor. O sırada Memleketi Aydın’da bulunan Ümit Horzum’u bulamayınca Aynur Horzum’u kısa bir süreliğine gözaltına alıyor. Durumdan haberdar olunca Ümit Horzum gizlenmeye karar veriyor. Evine bir daha uğramıyor. Kızıyla Whatsapp üzerinden irtibat kurarak ailesiyle temasta kalıyor.

Avukatlarının verdiği bilgiye göre Ümit Horzum, emniyetteki ‘mahrem imam’ yapılanması dosyasındaki sanıklar listesinde yer alıyor. 500 sayfalık iddianameyi inceleme fırsatım olmadı. Ümit Horzum’un suçlu olup olmadığı konusunda fikir yürütecek durumda değilim. Ancak suçluysa da ‘Yeni Türkiye’mizde olabileceği ölçüde normal yollardan yargılanması gerekir. Ancak Ümit Horzum yok ortada. Eşinden bir daha haber alamayan Aynur Horzum’a göre muhtemelen kaçırıldığı için. Tıpkı yine Cemaat ile bağlantıları olduğu iddiasıyla görevden alınan Önder Asan, Mustafa Özben, Turgut Çapan ve Cemil Koçak gibi.

New York merkezli İnsan Hakları İzleme Örgütü’nün (Human Rights Watch) ağustos ayında yayınladığı bir rapora göre “Kaçırılıma olayları arasındaki benzerlikler ve kaçırılan kişilerden birinin daha sonra gözaltında tutuluğunun tespit edilmesi (Önder Asan kastediliyor, AZ) bu kişilerin Türkiye’de güvenlik güçleri veya kolluk kuvvetleri mensuplarının gerçekleştirdiği bir zorla kaybedilme olayının mağduru olabileceği yönünde inandırıcı sebep teşkil ediyor.”

Aynur Horzum eşinin benzer koşullarda, yani siyah bir minibüse yaka paça bindirilip kaçırılmış olabileceğini ilk kez 7 Aralık günü öğreniyor. Tanımadığı bir adam kapısını çalıyor ve eşiyle birlikte aynı daireyi paylaştıklarını söyledikten sonra Ankara Yenimahalle A City alışveriş merkezi önünde yolu kesilerek birtakım adamlar tarafından siyah bir minibüse bindirilip kaçırıldığını iddia ediyor. “Bütün görüşme birkaç dakika sürdü. Adını telefonunu vermeden gitti” diyor Aynur Horzum.

Eşinin izini sürmeye koyulan Aynur Horzum kendisinin de sorgulandığı jandarma karakolu dahil civardaki tüm karakolları teker teker gezip eşinin kaybolduğunu bildiriyor. Sonunda cumhuriyet savcılığına başvuruyor. Ancak savcılık kayıp ihbarını kabul etmiyor.

Bu arada Aynur Horzum azimle eşinin izini sürüyor. Bir mahallede aylar önce terk edilmiş ve mahalle sakinleri tarafından defalarca emniyete ihbar edilmiş Ümit Horzum’un kullandığı arkadaşına kayıtlı aracı buluyor. Bir de en son yakıt aldığı Turgut Özal Bulvarı’ndaki istasyonu tespit ediyor.

Aynur Horzum, eşinin devlete bağlı kişilerce alıkonulmuş olabileceği şüphesini şu sözlerle açıklıyor: “Eşimin kullandığı aracın polis tutanaklarına göre 29 Kasım’da en son trafikte olduğuyla ilgili yapılan polis tahkikatı ve benim bulduğum 5 Aralık 2017 tarihine ait yakıt fişi birbirleriyle çelişmekte. Bu durum eşimin kullandığı aracın Mobese kayıtlarının silindiğini göstermekte. Ayrıca eşimin olay anında üzerinde bulunan telefon sinyal bilgilerinin Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu’ndan istenmesinin üzerinden üç ay geçmiş olmasına rağmen hala gönderilmemiş olması ve eşimin kullandığı aracın da polis tahkikatında yer aldığı halde kayıp veya çalıntı bilgisinin girilmemesi bana eşimi kaçıran kişilerin devlet gücünü arkasına almış kişiler olduğunu düşündürmekte.”

Savcılık sonunda konuyu araştırmayı kabul ediyor. Ancak Aynur Horzum’a göre soruşturma sürekli engellere takılıyor. Dosyaya bakan savcılar değişiyor. ‘FETÖ’cü’ olarak mimlenmekten çekinen avukatlar Aynur Horzum’dan sürekli kaçıyor.

Çocuklarının psikolojisi bozulmuş. Oğlu babasını askerde biliyor. “Keşke babam bu kadar güçlü olmasaydı o zaman askere almazlardı değil mi anne” diyormuş sürekli. Son görüştüğümde annesine kalbinin sıkıştığını söylemiş. Kızı ise babanın cezaevinde olduğunu zannediyor.

Duyduğuma göre devlet yetkilileri Cemaat’in kendi mensuplarına kayıp süsü vererek iktidar aleyhinde algı yaratmak üzere kampanya yürüttüğünü savunuyormuş. Horzum’un benzer bir kumpasın parçası olduğuna ve birçoğu gibi yurt dışına kaçtığına inanıyormuş. Cemaat’e bağlı oldukları iddia edilen savcılar ve polisler özellikle Ergenekon ve Balyoz sürecinde her türlü manipülasyona meyilli olduklarını tescilledi. Ancak Aynur Horzum’un bu konu üzerine bu denli kararlıkla gidiyor olması, eşinin gerçekten nerede olduğunu bilmediği hissini uyandırıyor. CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu ve HDP Kars Milletvekili Ayhan Bilgen konuyu Meclis’e taşıdı.

Eğer Aynur Horzum rol yapıyorsa derhal bir filmde oynatılıp Oscar’a aday gösterilmeli. Ve eğer Ümit Horzum gerçekten yurt dışına kaçtıysa ve ailesine haber vermediyse umarım mübarek kandil gecesi hürmetine hak ettiği cezayı çeker.

Takip Et Google Haberler
Takip Et Instagram