Sedat Peker’den Soylu’ya: ‘Karısının iç çamaşırlarının…’ diyor, uyuşturucu rotasını anlatacağım

Organize suç örgütü lideri Sedat Peker, devlet-mafya-siyaset ilişkilerini deşifre ettiği videoların yedincisini yayınladı. Peker, videoda “karısının iç çamaşırının arkasına saklanıyor” diyen İçişleri Bakanı Soylu’ya, “Süslü Süleyman çok ayıp etti” dedi.

KRONOS 23 Mayıs 2021 GÜNDEM

Sedat Peker, haftalardır YouTube kanalından yayınladığı ve toplamda 30 milyonu aşkın izlenmeye ulaşan videolarının yedincisini yayınladı. “Hayata korkusuzca bakanlar, ölümden de korkmazlar” başlıklı videoda Peker, evine yapılan polis baskını sırasında yaşananlara ilişkin “Karısının iç çamaşırının arkasına saklanıyor” diyen İçişleri Bakanı Süleyman Soylu hakkında zehir zemberek ifadeler kullandı.

“Çok çok çok ciddi konular bölümüne giriş yapmaya başlayacağız” diyen Peker, Soylu için, “Süslü Süleyman çok çok, çok ayıp etti. Yüzündeki boyalar düşünce gerçek hali nasıl ortaya çıktı” dedi.

YER DEĞİŞTİRDİ

Türkiye’de kalabalık misafirlerinin geldiğini, bu yüzden birçok masanın bulunduğu salonda konuştuğunu kaydeden Peker, “Aslında ben düşkün Abdülkadir’le süslü Sülüyü bekliyordum ama onlar gelmediler. Her zaman olduğu gibi yüce devletimizi işin içine karıştırdılar. O yüzden bir yer değişikliği yaptık. Belki önümüzdeki günlerde bir yer değişikliği daha yapmayı düşünüyoruz” dedi.

Peker’in videosunda üzerinde büyük harflerle “İRAN” yazılı bir tahta bulunması dikkat çekti. Şimdiye kadarki videolarını beyaz gömlek-yelekle çeken Peker, yedinci videoda bu kez siyah gömlek giydi.
Kendisinin milletvekili olmak ya da parti kurmak istediği yönünde iddialar olduğunu belirten Peker, “Yaşadığım sürece ne bir partiden milletvekili olacağım, ne bir parti kuracağım, ne bir spor kulübü başkanı olacağım, ne de bir vakıf başkanı olacağım” dedi.

‘PARTİ KURMA DÜŞÜNCEM YOK’

Parti kurma ya da milletvekili olma gibi düşüncesi olmadığını kaydeden Peker, “Şunu söylüyorum benim düşüncelerime, fikirlerime değer verenlere, vatan delilerine, vatanın fedailerine: Eğer kim size çıkıp buraya yağmayalım derse inanın o haindir. Bir gün ben size bu şekilde dersem, sokağa çıkın yağmalayın, bilin ki benim ufak kızımın başına silah dayamışlardır” şeklinde konuştu.

‘DARBEYE ZEMİN HAZIRLIYOR’ İDDİASI: BEN DESEM BİLE ÇIKMAYIN

Darbeye zemin hazırlamakla da suçlandığını belirten Sedat Peker, bu iddiaya da şöyle cevap verdi: “Darbe için zemin hazırlıyormuşuz, ben bunu ondan yapıyormuşum. Namus sahibi olan herkes, eğer bir gün darbe olursa, buna kalkışanlar olursa, evine çocuğuna bakmak zorunda olanlar hariç, bütün herkes ama bütün herkes sokağa çıkmayla, darbeye direnmeyle mükelleftir. Eğer bir gün darbe olursa, ben size dersem kardeşlerim sokağa çıkın darbeye destek verin, anlayın ki ufak kızımın kafasına silah dayadılar, ben o yüzden dolayı bunu diyorum. Ben desem bile çıkmayın kardeşlerim. Namuslu adam ülkesine yapılan darbeye karşı durur.”

SOYLU’NUN ‘GÜLENCİLER’ İDDİALARINA YANIT: ‘ÇAPSIZ’

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun, Sedat Peker’in Gülen cemaati tarafından ‘kullanıldığı’, onlarla ortak hareket ettiği yönündeki şemasını ve iddiasını hatırlatan Peker, “Bir de en komiği, ben Fethullahçılarla, bir şema yapmış, o şemaya geleceğim anlattıklarına cevap vereceğim de, rezillik, garson bir şey döküyormuş. Vallahi seyretmedim. Ben bunun çapını biliyorum, çapını bildiğim için seyretmedim. Başlıkları bana getirin arkadaşlar dedim. Çapsız” şeklinde konuştu.

“SİZİN ELİNİZDE CENNETİN ANAHTARI OLSA BEN O CENNETE GİRMEM”

“Kardeşlerim fethullahçılarla ilgili düşüncelerimi burada anlatmak istiyorum” diyen Peker, şunları anlattı: “Eğer ki bana fethullahçılar cennettin anahtarını getirirlerse ben onlara derim ki ‘ben 80’lerde sizin masumiyetinizi görüp ya bunlar iyi insanlar’ diyenlerdenim. Yani tüm ülke gibi. Ama ben sizin içinizdeki canavarı gördüm, ölüsü bence şehit, Kuddusi Okkır memleketine gidecek ambulans parası yoktu, o zaman ambulanslardan para alıyorlardı. O insanı Ergenekonun finansörü diye aylarca temiz toplum temiz toplum yaygara yapıp. Ölüsünü evine götürecek parası olmayan adamı Ergenekon örgütünün finansörü diye tüm ülkeye inandırdılar.

Diyorlar, seni cenazeye onlar değil, şunlar göndermedi, hakka girdin. Lan bırak. Ben sizin tedrisatınızdan geçtim, hem de nasıl geçtim. Siz yapmadınız mı asker, general adamın evinde aram yapıyorsunuz, çocuk pornosu çıktı diye gazetelere verdiniz. Ya o adam hala yanına bir ufak çocuk gelse sevmeye çekinir, acaba millet yanlış mı anlar diye. Ve adamın evine siz koydunuz.
Ali Tatar, en son herkes uyansın diye kafasına sıktı, kendini öldürdü, bunlar gazetelerde ne yazdılar biliyor musunuz, ‘hesap vermeden nereye gidiyorsun’. Vallahi sizin elinizde cennetin anahtarı olsa ben o cennete girmem. Siz kanser hastası Muzaffer abiyi inim inim inletiniz. Adam kanser oldu öldü, şehit oldu. Ali Tatar da şehittir”

AA MUHABİRİNE ÖVGÜ: ADAMIN CANI YANMIŞ

“Sülü ne oldu? İnternette senin Fethullah Gülen ile ilgili yazıların çıkıyor, röportaj yapılmış. Danışmanlarının devamlı Fethullah Gülen övgüleri çıkıyor” diyen Peker, Süleyman Soylu ile ilgili soru soran AA muhabirinin işten atılmasını da değerlendirdi: “En komiği ne biliyor muşunu. Bir Anadolu Ajansı muhabiri, ismini bilmiyorum, genç bir arkadaş. Süleyman Soylu ile ilgili bir soru sordu. ‘Adamın abisi fetöcüymüş’ dediler.  Bunlar kamikaze gibiymiş, bekler bekler birden vururmuş. Senin elinde devletin imkanları yok muydu, bilmiyor muydun onun abisinin ‘Fetöcü olduğunu. Onun abisi fetöcü ise orda bu sorularla muhatap olan bakanın abisi de fötücü. Her abisi fetöcü olan da fetöcüyse bakan devletin sırlarının olduğu toplantıyı dinliyor. Yaptığınız savunmanın yanlışlığını anlatıyorum. Ciğeri yanmış adam söylüyor. Devletin ruhunu yok ettiniz. Namusunu lekelediniz zaten de ruhunu da lekelediniz.” diye konuştu.

Devletin aklı ve namusunun olduğunu ifade eden Peker, konuşmasına şöyle devam etti: “Devlet dün çadırdaydı, yarın da uzay mekiği gibi yerlerde olacak. Devlet bir ruhtur. Kutsal olan da devletin ruhudur. Devletin ruhu nedir? Binlerce sene yapılan savaşların, uğranılan ihanetlerin, yapılan entrikaların, acıların, hüzünlerin, mutlulukların, başarıların ve başarısızlıkların tecrübesinden oluşan damıtılarak bugüne kadar gelmiş olan bilgi birikimi devletin aklı ve ruhudur. Hep onun için diyorum. Devletin iki şeyi vardır: Bir namusu, bir de aklı. Devletin aklı nedir bilir misiniz? 16-17 yaşında bir emniyet amiri tanıdığımız vardı. Bir polis memuru biraz hileli bir iş yapmış, o adama söz vermiş. O emniyet amiri hileli işi bildiği halde adamın işini o şekilde halledilmesine izin verdi. Sonra o polisi sürgüne yolladı, hakkında dava açtı. Dedim ki neden böyle yaptın? Dedi ki ‘o polis devleti temsil ediyor. Devletin sözü yere düşmez dedi. Devletin sözü yere düşmemeli, devletin namusu budur’ dedi. Devletin namusunu biz büyüklerimden öğrendik.”

‘PARÇA PARÇA DEĞİL AVUÇ İÇİ AVUÇ İÇİ KADAR KOPARACAĞIM’

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’ya “seni rezil rüsva edeceğim” diyen Peker,

“Durmadan yalan, durmadan yalan. Şimdi televizyona çıkmışsın. Seni rezil rezil rüsva edeceğim. Üzülüyorum, utanmıyorum, mahcup oluyorum. Devletin bakanına inanan en fazla yüzde 9 çıkıyor. Yüzde 91 onun suç örgütü dediği insana inanıyor. Orada oturmuşun, vücut dili okuyanların hepsinin psikolojisi, suç üstü yakalanmış bir insanın ezikliği hali vardı üzerinde. Gördüm resmini. Gazetecilere de bir atar yapmışsın ya girerken içeri Sülü.

“SİZİN KURDUĞUNUZ UYUŞTURUCU YOLUNU ANLATACAĞIM”

Ben sana sizin kurduğunuz o uyuşturucu yolunu anlatacağım. Adam uyuşturucu satıcısıysa niye cezaevinde değil? Diyelim ki uyuşturucu satıcısı adam. Senin başında olduğun, sana bağlı olan kriminal suçlar, istihbarat, terör şu sistemle çalışır; bir adamla bir kişinin resmi var, peki bu insanlar o resmi çektirmenin haricinde yan yana gelmişler mi? Bu insanların yan yana gelip gelmedikleri o sinyaller vasıtasıyla netleşir. İkincisi bunlar birbirini karşılık aramış mı, HTS kayıtları denen şey bunun adı. Adamla birbirimizi hiç aramamışız. Ben adamla bir daha hiç yan yana gelmemişim, HTS kayıtlarını çıkarın. Ben adamın tipini bile bilmiyorum. Bu konuda sen benim muhatabım değilsin. Sayın Cumhurbaşkanı, ana muhalefet partisi lideri ve diğer parti başkanları.”

“SİTEYİ KAPATTINIZ, NE OLDU”

“Parti desteğiyle, gazete basın desteğiyle siz bu kadar insan topluyorsunuz. Basın desteği yok, teşkilat yok, bir satır yazıyla ben sizin topladığınız kalabalığı, sen mahallede okey masası kuracak adam toplayamazsın o sevimsiz suratınla.

Bak benim bu adamla yan yana gelmişliğim, onun haricinde, ki ben Türkiye’de en çok resmi olan insanım. Bazıları resimleri siliyorlarmış. Yüce Allah ne diyor biliyor musun süslü Süleyman. Abese Suresi 17. Ayet, ‘Ey insanoğlu sen ne kadar da nankörsün’ diyor. Sen zaten nankörsün o ayrı, o eski dostlarımızın içinde de varmış. Ben demiyorum yüce Allah diyor. Vicdan ya, yarım saat orada uyuşturucu konusunu anlatmışsın. Ben hayatım uyuşturucu satanların ölümüyle suçlanmakla geçti. Orayı çıkıp onları söyleyip benim bu şekilde seni rezil edeceğimi düşünemedin mi? BTK’dan devamlı yazdırıyorsunuz ya, siteler kapansın diye. Ne oldu kapattınız bir tanesini, ne oldu?”

BİR İÇİŞLERİ BAKANI ‘KARISININ İÇ ÇAMAŞIRLARININ…” DİYOR

“Zamanı gelmiş bir fikir hiçbir suretle engellenemez. Tarihi okudun mu süslü Sülü? Tarih bunlarla dolu. Vallahi ben inanıyorum Tayyip Abi bunları görecek. Ama bunu da anlamıyorum, bir İçişleri Bakanı, sinir kontrolü olmayan bir adam televizyonun karşısında ‘Karısının iç çamaşırlarının arkasına saklanan’ diyor. Ulan biraz namus. Rahat ol, ben sana böyle bir şey demem. Bana milyonlarca genç çocuğa haksız yere küfür ettirdiler, onlara bile demedim. Herkes küfür etti, bakın geçmişe yönelik ben bir tanesinin ailesine küfür etmiş miyim? Çünkü biz akıncı ruhluyuz, biz fedaiyiz, vatan delisiyiz.”

“O GÖRÜNTÜLERİ NİYE VERMİYORSUN”

“Bir yalanı söylerken bilmiyor musun yalanın ömrü kısadır. Ben en başından beri ne söyledim? Geldiklerinde kadın polis yoktu, diğer polis memurları görevini yaptı onlardan Allah razı olsun dedim. İki tanesini, özellikle yaşlı olan biri, eşimi silahla duvara iten, çocukların odasına girip silah doğrultan lan o görüntüleri niye vermiyorsun? Milletin kandıracaksın he? Ben o iki bayan polis kardeşimize teşekkür etmedim mi? Evde bayan polis geldi demedim mi, milletin aklıyla dalga geçiyorsun.”

“YENİ UYUŞTURUCU ROTASI NEDİR SİZE DELİLLERİYLE ANLATACAĞIM”

“Millet seni nasıl gömdü? Organize suç örgütü lideri karşısında yüzde 9. Sizin parti anketleri, 300 bin denekle yapılıyor, 300 kusür bin kişinin verdiği oy. Çapın yok. Televizyonda tehdit ediyorsun ya. Oradan çıktıktan sonra da bu tehditlerine devam etmiş. Alabiliyorlarsa alsınlar. Nasıl bir güç. Yeni bir uyuşturucu rotası nedir ben size delilleriyle anlatacağım. Yanlış adam, yanlış zaman.

Utanmadan rezil ettin kendini. İnsanların bir parça saygısı varsa da o sözden sonra o da kalmadı. Başından beri ne dedik, ana bacı, kız kardeş bu Türk’ün töresidir, biz derken hepimiz. Senin karşında oturanlar var ya onlar robottu biliyorsun değil mi, gazeteci değillerdi. Alayı robotlardı, onlar adına üzüldüm. Yazık vallahi yazık. Ekmek parası onlar da ne yapsın mutlaka vardır bir sebebi.”

‘SEVİMSİZ SURATINLA OKEY ADAM TOPLAYAMAZSİN’

Bakan Soylu’nun TRT yayında kendisinin bir uyuşturucu satıcısı olduğu kişiyle fotoğrafını gösterdiğini ifade eden Peker, şöyle devam etti: “Uyuşturucu satısıyla niye cezaevinde değil. Diyelim ki adam uyuşturucu satıcısı. Senin başında olduğun kriminal suçlar, istihbarat şu sistemle çalışır. Bir adamla resmi var. O insanlar resim çektirmenin haricinde yan yana gelmişler mi? Bu sinayallerle hemen öğrenilir. Bunlar birbirlerini karşılıklı aramışlar mı? HTS kayıtlarından çıkar. Ben adamla hayatımda yan yana gelmemişim. Adamın tipini bile bilmiyorum. Bu konuda muhatabım sen değilsin,  sayın cumhurbaşkanı ve ana muhalefet parti lideri ve diğerleri. Parti ve basın desteğiyle siz bu kadar insan topluyorsunuz. Ben bir satırlık yazıyla sizin topladığını kalabalığı topluyorum. Seni değil cumhurbaşkanını kast ediyorum. Sen mahallede okey masası kuracak adam toplayamazsın o sevimsiz suratınla”

‘SEN NANKÖRSÜN’

Türkiye’de en çok resmi olan insan olduğun söyleyen Peker, “Bazıları resim siliyorlarmış. Yüce Allah ne diyor: ‘Ey insanoğlu se ne kadar da nankörsün’ Sen zaten nankörsün o ayrı. Eski dostlarımızın içinde de varmış. Ben demiyorum yüce Allah diyor. Allah doğruyu söyledi. Allah yalanlardan münezzehtir. Yarım saat uyuşturucu konusunu anlatmış. Benim hayatım uyuşturucu satanlar mücadeleyle geçti” diye konuştu.

SAKIN BÖYLE BİR HATAYA DÜŞME

Yayınladığı yedinci videoda İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’ya yönelik sert sözlerini sürdüren Sedat Peker, “Köpek tasmasıyla gezeceksin” dedi.

Peker, “Reşat baba” dediği bir akrabasına Soylu tarafından baskı yapıldığını belirterek, “Bir de bak bizim akrabaya baskı yapıyorsun açıklama yapsın diye. Akraba makraba ayırmadım, herkes kayıt altında. Reşat baba, severim sayarım, Allah’a yemin olsun öyle bir şeyler, mırmır ediyormuşsun paran çok, pulun çok işin iyi sakın böyle bir hataya düşme” dedi.

“DEVLETİN BAKANISIN, NİYE FACETİMELA KONUŞUYORSUN GAZETECİLERLE? NİYE WHATSAPP’TAN”

Hadi ve Süleyman Özışık kardeşlere yapılan operasyona da değinen Peker, “Bir de gazetecilere operasyon yaptırmışsın. Komikliğe bak. Gazetecilerle senin niye telefon trafiklerini, HTS kayıtlarını açıklamıyorsun. Neden? Kaç kere konuşuyorsun? Devletin bakanısın, niye facetimela konuşuyorsun gazetecilerle? Niye WhatsApp’tan? Niye müdürünün telefonundan? Reşat babayla onla bunla” şeklinde konuştu.

Peker, Soylu’yla ilgili sözlerine devam ederek, şöyle konuştu: “Sana sözüm olsun, bugüne kadar üzdüğün çocuklarım ve eşim dahil, üzdüğün bütün çocuklar ve onların anneleri için, devletin o şerefli makamından ayrıldığında bir gün gene yüzleşeceğiz, bu dünya böyle sürmez. Senin boynuna köpek tasması takıp seni sokaklarda gezdireceğim. Köpek tasmasıyla gezeceksin..”

PEKER GEÇİŞ YOLUNU ANLATTI

Peker, Balkanlar’dan Birleşik Arap Emirlikleri’ne geçmesiyle ilgili süreç hakkında da bilgiler vererek, şöyle devam etti: “Ben Türkiye’den çıktım, lanet olsun dedim. Kitaplarımı aldım, çocuklarım yanımda, geliyor gidiyorlar, sakin, huzurlu, açıklama yapmıyorum, kimseyle kavga etmiyorum, lanet gelsin diyorum, hiç kimseyle muhatap olmuyorum. 8 ay kaldım. 8 ayın sonunda emniyetten bana bir davet. Herkes arkadaşımız oldu. Bütün iktidar partisi, onlar bunlar herkes.”

“ARAŞTIRDIM TÜRKİYE İNTERPOLÜNDEN GELMİŞ YAZI”

“Bana dediler ki parmak iziyle resim yapacağız. Dedim bu suç işleyenlere yapılır, bu ülkede suç işlemedim ki oturumum var, şirketim var. Dediler bizim böyle bir uygulamamız var. Dedim herkesle görüşüyorum, kimseye yapmamışsınız böyle bir uygulama. Bu uygulama tek bana mı yapılacak? Devlet ama sonucunda, verdik parmak izini, resim. Oradan çıktım, tabi yılların kurduyuz, pardon bozkurduyuz, kurt Mehmet Ağar, biz bozkurtuz. Hemen araştırdım Türkiye interpolünden gelmiş yazı. Aynı anda Sırp gazeteleri de haber yapmaya başladı. Sırbistan’la kimin arası iyi? Diğer Müslüman ülkelerden daha çok biz Sırbistan’a yardım ediyoruz. Bizim TİKA bile, bütün her şeyi oraya yapıyor.

Tabi tak hemen işi anladım. Ama yav orda da bir çevre yaptık, sayılıyoruz, seviliyoruz, her şey çok güzel. Tüm Balkan ülkelerine on binlerce bilgisayar dağıttık. Resimlerini paylaşacaktım, sonra bu olaylar olunca paylaşmadım.”

“MAKEDONYA’YA GEÇEYİM, BURADAKİ HAVA İYİ DEĞİL DEDİM”

“Biz orda sevildik ya deli oldular. Kosova’ya geçtim, orda da oturumum var. Kosova’da insanlar çok seviyor. UÇK, ilk devlet kurulduğunda beni davet ettiler, resmi törenle plaketler verildi, yapmış olduğumuz yardımlardan dolayı savaş zamanı. Baktım orda da ambiyansta bir farklılık oluyor, gel-gitler oluyor. Hemen dedim Makedonya’ya geçeyim, buradaki hava iyi değil dedim. Geçtim Makedonya’ya. Bir arkadaşımın mezarını yaptırıp ayrılacaktım. Sonra Türk partisinin başkanı Enes, Enes İbrahim genç, pırıl pırıl, iktidarla da koalisyon ortağı, burada kal dedi. Beraber gittik, görüşmeler yaptık, tamam dedik kalacağız. Üç ay geçti. Bir baktım Amerika Saddam Hüseyin’in sarayına öyle girmedi inanın, yüzlerce asker, 200 tane, tüfekler cemseler, ne oluyor dedim. Büyükelçilikten arkadaşlar şu kadar silah olur, bu kadar şey olur, şu olur, bu olur. Adamlar çatışma bekliyor, geldiler evde çocuk mocuk. Beni aldılar götürüyorlar. Dediler vize ihlali yapmışsın, 50 euro. İki gün vize ihlali yapmışım, cezası 50 euro. Sırf o operasyonun masrafı 50 bin dolardır. Tercüman istedim bir tane komiser getirdiler, Arnavut bir arkadaş. Çocuk da diyor ki abi onlar seni tanımıyor, vize ihlali filan olur mu, birazdan hemen ilgilenirler bırakırlar. Bana dediler imzala, neyi imzalayayım? İmzala dedikleri şey şu Kuzey Makedonya Üsküp, Türkiye İstanbul, uçak.”

“BLÖF YAPAYIM DEDİM”

“Genelde ben hayatımda hiç kumar oynamam, beceremem. Elime o kağıtları dizemiyorum, o da bir yetenek, peşpeşe, alta diziyorlar filan. Ama rahmetli babamın lakabı poker Ahmet’ti. İyi poker oyuncusu. Herhalde ondan geçti, bir blöf yaptım orada. Dedim uluslar arası arenada sizin devletinizi mahkum ettireceğim, ben siyasi mahkumum, aslında blöf değil doğru söyledim, hepinizi takip edeceğim, hepinizi mahkum ettireceğim, devletinizi mahkum ettireceğim, dünyanın en iyi avukatlarını tutacağım dedim. Vallahi de yapacaktım.”

“BENİ KOSOVA SINIRINA BIRAKTILAR”

“Orda bir kadın vardı, yaşlı da bir kadın, anne yüreği, onların rütbeleri nasıl oluyor bilmiyorum, omzunda yıldızları vardı, siyasi iltica diyor bir şeyler diyor ortalık karıştı. Bana dediler Kosova’ya gider misini, dedim giderim. Beni Kosova sınırına bıraktılar, ne pasaportum var ne de param. Pardon bir pasaportum var, param yok, başka bir şeyim yok. Orda bir adam vardı Kosova sınırında, Allah ondan razı olsun, hep ona dua ettim. Kim var ne yok, dil yok, anlaşamıyoruz. Orda Afrin kardeşim var, internetten girdi telefonu buldu çağırdı, Afrin geldi neyse bir gittik. Afrin dedim beni Arnavutluk sınırına götür, ne oldu burada kal dedi. Yok dedim birazdan burası karışacak, yav yılların tecrübesi. Bir anda Afrin’in iş yerine polisler göç idaresinin müdürüne polisler, bizim büyükelçilik dışişleri bakanlığını arıyor.”

“DERİN MEHMET POLİS KATİLİNİ GETİRDİ TÜRKİYE’YE”

“La bir insana bu kadar zulmedilir mi? Oturuyorduk da, kitap okuyorduk, bırakın ya. Uyuyan devi uyandırdınız, bundan sonra sorun sizin benim değil. Siz uyandırdınız beni. 20-25 senedir yatıyordum, sakin huzurlu. Bizim derin Mehmet polis katilini, arkadaşımızı, ben inanmıyorum polis katili olduğuna resmi kayıtlar öyle diyor, onu getirdi Türkiye’ye ya. Biz üç gün vize ihlali. Nereye gitsem deport deport vurdurtuyorlar.”

‘HER GİTTİĞİM YERDEN DEPORT, DEPORT, DEPORT’

Peker, Türkiye’den ayrıldıktan sonra Kosova, Arnavutluk ve Fas’tan ayrılma süreçlerini de anlattı. Peker, şunları söyledi: “Bizim derin Mehmet polis katilini getirdi Türkiye’ye. Bize üç gün vize ihlali, Ukranya’ya gittim oradan üç sene. Nereye gitsem deport, deport, deport vurduyorlard. İşlem yaptırmadım Kosova’da görünüyordum ama Arnavutluk’taydım. Bize bu kadar macera yaşattılar ki hepsini öğrendik. Biraz o sınır bölgesinde kaldık. Buradan çıkayım dedim, Arnavutluk da hareketlenmeye başladı. Aynı gün giriş yaptırdım, çıkış yapacağım havalimanın oradan geçerken ‘dur’ dediler. Hemen beni içeri aldılar. Beni orada misafir eden aileden Allah razı olsun. Onlar güçlü bir aileydi. Onlar bir anda müdahale ve zannediyorum müdürdü geldi, ‘öbürlerine bırakın, bırakın’ dedi. Uçağa bindik kaltık Fas’a gittik. İndik her şey güler yüzlü, ikinci gün her yere polis geldi. Bir nefes alayım diyorum, bir durun diyorum. Ukranya’daki dostumu aradım istihbarattan gizli yazışmaları aldı. Bizim büyükelçilik ile Ukranya Cumhurbaşkanlığı arasında. Bu işlere cumhurbaşkanlığı bakmaz. Özellikle bu işe cumhurbaşkanlığı bakıyor. Bu da entresan. Dört günlüğüne ziyarete gitmişim, üç yıl deport. Gidecek ülkeler bitiyor. Fas’da dururken kafamı dinlerken ‘Makedonya’da Sedat Peker’e gözaltı’ sahte operasyonunda. Ne oluyor dedim. Biz orada değiliz. Sahte pasaport yapan 10 kişilik polis gözaltına alınmış. ‘Sadet Peker de sahte pasaport yaptırmış, gözaltında, Türkiye’ye gelecek’ diye bir yaygarayı kopardılar. Ne oldu demeye kalmadı Türkiye’de operasyona başladılar. Alt zemini hazırladılar. Orada da gazeteler yazıyor.”

‘ARNAVUTLUK’TAKİ OPERASYONA DAHİL ETTİLER’

Arnavuktluk’da bir gazetecinin kendisinin pasaport başvurusu olmadığını ortaya çıkardığını ifade eden Peker, “Orada bir gazeteci araştırıyor, bu işte bir yanlışlık var. ‘Sedat Peker bizim ülkemizde değil, pasaport şu gün alındı diyorsunuz. O gün bizim ülkemizde değil. Karakolun kameralarında Sedat Peker’in görüntüsü yok’ diyor. ‘Pasaport müracaatı için imzası ve göz retinası, parmak izi de olması lazım. Bunlar da yok’ diyor. Bu pasaport Sedat Peker üzerinde yakalanmamış ve hiç kullanılmamış. Burada hile var diyor. Ülkenin Cumhurbaşkanı ‘Sedat Peker burada iken bizim gözetimimiz altındaydı/ demiş. ‘Görüştüğü her şey takip ediliyordu demiş. Bu ülkeye her kes gibi gelebilir. Diplomatlarla, parti başkanlarıyla, belediye başkanlarıyla, milletvekilleri, hayır kuruluşları görüştü. Hepsi devletin bilgisinde. Bu ülkede suç işlemedi. Bana operasyon olacağını biliyor büyükelçilik, beni o operasyona dahil ediyorlar. Bu operasyona kılıf ayarlanacaktı. Ben Fas’tan gelecektim. Gazeteciler araştırsanıza Fas’a insansız hava aracı hibe edilmiş mi veya çok küçük paralarla verilmiş mi? Bir araştırın. Sizin namusunuz maaşının kadar. Ben sizi biliyorum. Herkesin de bilmesini sağlıyorum. “diye  konuştu.

‘SÜSLÜ DEVAMLI TEMİZ TOPLUM DİYOR’

“İnsanları tezgaha getirmek için hümanizm,  temiz toplum” ifadelerinin kullanıldığını öne süren Peker, şöyle devam etti: “Siz temiz toplum dediniz, bu ülke battı. Süslü Sülü devamlı temiz toplum diyor ya devamlı indiriyor. Hepsini anlatacağım. İndir sülü indir. Fethullacılar da ikinci cumhuriyetçilerle beraber temiz toplum, temiz toplum.”

‘BİR İNSANIN EŞİNİN İÇ ÇAMAŞIRINI AĞZINA DOLAYAN ADAM HALA BAKAN’

Fas’tan çıkışı esnasında uçağının kalkış iznin iptal edildiğini anlatan Peker, “Ben uçağa binmedim, insanların arasına yürüdüm. Bana neler ettiler arkadaş. Uyuyan devi uyandırdınız. Bir tripota, bir kameraya, zekaya yenileceksiniz. İnşallah Tayyip abi bunların gereğini yapar. İnsanlar her şeyi biliyor artık. Devletin televizyonunda bir insanın eşinin iç çamaşırını ağzına dolayan adam hala orada duruyor. Bırak bunların hiç birini yapmasın. Bırak bu suçların hiç birini işlemesin. Hangi bakan böyle namussuzluk yapabilir. Kim lan o. Köpek tasmasıyla gezdireceğim seni. Arabaların lastiğine işersen dört ayak üstünde gezerken tekmeyi de vuracağım. İşemek de yasak. Sana tuvalette yasak. Göreceksin sen lan. Sen bakan falan değilsin. Sen adam değilsin. Bu yüzden bakan da değilsin. Önden aparatif olarak koparacağım. Canının birden yanmasın.” şeklinde konuştu.

‘LİSTE VERİN YOLCULUK PROGRAMIMI ONA GÖRE AYARLAYIM’

Kendinin bulunduğu Birleşik Arap Emirliklerinin düşman ülke olduğunun söylediğine işaret eden Peker, şöyle devam etti: “O zaman bizim Dışişleri Bakanımız da burayla anlaşma içinde, Birleşik Arap Emirlikleriyle. Lan böyle saçma şey olur mu? Rusya’ya gidemem Çeçenistan’da geçmişte yaptığım yardımlardan dolayı. Adamlar kindar. Rusya’nın etkisi altındaki devletlere gidemem. Amerika olmaz, İsrail olmaz, Yunanistan olmaz, Kıbrıs Rum kesimi, Ermenistan…

Yahu ya da bana bir liste verin, şu zaman şunlarla düşman olacağız, şu zaman şunlarla barışacağız, ben yolculuk programlarımı buna göre ayarlayayım. Şeref namus sözü, bileğimi diyet koyuyorum, sözüme sahip bir adamamım biliyorsunuz, düşmanlarım da bunu söyler… Bana resmi olarak bir yazı versinler, yarın sabah buradan ayrılacağım. Sedat Peker videolar yapana kadar onunla ilgili hiçbir tahkikat yapmayacağız, istediği ülkeye gidebilir oradan çıksın diye, yarın çıkacağım.

‘GİDECEK ÜLKE Mİ VAR, NEREYE GİDEYİM’

Almanya’ya gitsem diyecekler Can Dündar orada, bu da onlarla anlaştı. Amerika’ya gitsem Fethullah Gülen orada, onlarla anlaştı. Zaten İsrail’e gitsem, ulan bak gördün mü onu Yahudiler destekliyormuş. Yunanistan’a gitsek, bak tarihi düşmana gitti, ulan gidecek ülke mi var, nereye gideyim? Anlattığım zaman yüz tane ülkeye deport vurdurdunuz. Ulan bir insana bu zulüm olmaz. Ama uyandırdınız.
Bir de beni seven insanları toplayım zulüm etmeyi planlıyormuşsun sülo, Allah’a yemin olsun, şurayı oku. Ben sabahlara kadar yaptığım açıklamalardan devlete zarar gelmesin diye uluslar arası hukuku okuyorum, bu gözümdeki şişlikler var ya, oku sülü. Suriye’yle filan kalma o tarafa geçeriz. O zaman öyle şeyler olur, inan…

Devletin aleyhinde söylemem uluslar arası hukuk önümde ama… Siz yapın beni sevenleri toplayıp ezip dövün. Dövün. Ahan da sizi kibrit kutusuna sokacağım lan sizi. Adam nasıl küçültülüyor göreceksiniz.
Remzi Gür bey, biliyorum sen de sıkıntı yok.

Yapın devletten bir açıklama, uluslar arası hukuku bağlayacak, sabah buradan ayrılmazsam şerefsizim. Sabah ayrılacağım. Birleşik Arap Emirlikleri… Kahpesiniz ulan, kahpesiniz. İnsanların banan olan inancını nasıl kırarız değil mi. Halk bir kere inandı mı. Ben anlatıyorum, senin gibi, fare gibi böyle mi yapıyorum. Bak anlatıyorum adam gibi. Gittik orda Karabağ’da kitap okuyalım yaşayalım diye bana neler ettiniz. Ama şimdi sıra bende. Parça parça koparma evresi de bitiyor sülü, kütle kütle koparacağım, göreceksiniz.”

“Bu işin sonunda ne olacak diyorlar” diyen Peker, “Ben bu işin sonunda öyle bir hikaye yazacağım ki. Bir daha dünyada hiç kimse ne kadar güçlü olursa olsun ufak kız çocuklarını ve annelerini üzmeyecek. Ulan böyle bir hikaye oldu, dünya yandı diyecek.

Sülü yaklaşıyoruz biliyorsun değil, geliyor gelmekte olan. İlkin küçük bir parçadan başlıyorum sülü, çok canın yanmayacak. Senin bu akraban var ya Ankara’da Sadık Soylu, bu Next Level diye bir iş merkezi var, bu devletin bir yeri. Bakanlığın tüm yüksek bürokratları orda, bütün işadamları orda. E Murat Kurum o mu yönetiyor Sadık bey mi?” diye konuştu.

 

Takip Et Google Haberler
Takip Et Instagram
WP2Social Auto Publish Powered By : XYZScripts.com