Saray’daki adamın büyük çaresizliği

Saray'daki adam bugün Emirlikler'de tüm maiyetiyle birlikte. Saydım Soylu dahil 8 bakan parti sözcüsü, makam sözcüsü ve propaganda bakanı ile gitmiş. Kendisine karşı en büyük komploları kurmakla suçladığı Emir'in sarayına. Çünkü para yok.

DOĞAN ERTUĞRUL 14 Şubat 2022 GÖRÜŞ

Ne yaparsa yapsın, ne kadar üst perdeden meydan okursa okusun olmuyor. Bütün o güç gösterileri çaresizliğini gizlemeye yetmiyor.

Erkan Mumcu’yu davet etmiş. Sabah yazarı ‘3 saat baş başa görüştüler’ demişti. Mumcu, görüşmenin yeni olmadığını, geçen yaz orman yangınlarının olduğu günlerde gerçekleştiğini söylemiş. Ve iddia edilenin aksine uzun bir görüşme yapmadıklarını ‘memleket yanıyor ben sizi meşgul etmeyeyim’ diyerek müsaade istediğini de. Bu ifadelerinden Mumcu’nun talep ve teklifi kabul etmediğini çıkarabiliriz.

Başka davetler, görüşmeler de olacaktır. Çünkü memleket yanarken bile tek gündemi var: Tekrar seçilebilmek. O yüzden eski defterleri karıştırıyor. Tabela partisi Demokrat Parti’nin bile aktör haline geldiği günümüz siyasi dengeleri içinde muhalefete gidecek merkez oylarını engellemeye çalışıyor.

Tansu Çiller’i de miting meydanlarında, açılışlarda yanına almadı mı? Bir oy bir oydur. Meral Akşener’in rüzgarını belki bir zamanlar sözünden çıkmadığı Çiller’i sahaya sürerek kesebilirim diye düşünmüş olmalı. Allah’tan Çiller parti kurmayı düşünmediğini açıkladı da ülke rahat bir nefes aldı.

O dillere desten ‘siyasi zekası’ bu kez çözüm bulamıyor. Hep olduğu gibi sahaya, pazarlık masasına süremeyeceği şey yok. Ama bu bile çaresizlik tablosunu değiştirmeye yetmiyor. Tek adamın büyük çaresizliğini. Eski doktoru da yazmış; eğer bu isimlere parti kurdurarak seçim kazanacağını düşünüyorsa durum vahim demektir, diyor.

Düşünün; önce Bahçeli ve BBP. Ardından bir türlü, yola getirmediği Saadet kadroları. Onları bölmek için Asiltürk hamlesi. Takdir-i ilahi işte. Tabela partisi Erbakan bile pazarlık yapıyor aklınca. Yüzde 1 bile değilmiş Cumhur’la ittifak ihtimali. Ama kapatmıyor da kapıyı. Biliyor çaresiz gelebilir kapısına.

Bahçeli zaten taktisyen. ‘Tabii ki 3. kez aday olabilir, Sonuna kadar destekliyoruz’ derken bile tartışmaya açtı 3. kez adaylığını. İstediğini alamazsa kim bilir neler olur.

Büyük çaresizlik dış politika artık hüzünlü, hatta acıklı bir hal almış durumda. İsrail Cumhurbaşkanı Herzog’a ‘ucu telli’ mesaj göndermediği kaldı. Ama içeride burnundan kıl aldırmamakta kararlı. Ukrayna krizinde arabulucu olabileceklerini söylemişti. Putin ve Zelenski’nin bundan haberi yok ama olsun. Tüm bu muhatap alınmama, -adam yerine konmama demeyeceğim- öfkesini yatıştırmaya ‘efendim halk sizi bağrına basıyor’ vezninde bir soru yetiyor. Çaresizlikten.

Çaresizliğin son örneği.

Saray’daki adam bugün Emirlikler’de tüm maiyetiyle birlikte. Saydım Soylu dahil 8 bakan, parti sözcüsü, makam sözcüsü ve ‘propaganda bakanı’ ile gitmiş. Kendisine karşı en büyük komploları kurmakla suçladığı Emir’in sarayına. Çünkü para yok.

Bir de şu yastık altı altın konusu var. Devletimiz -hani zamların faili olmayan olmayan devlet- o kadar güçlü ki aziz milletimizin yastık altında sakladığı çeyrek altınlarını, yüzüklerini, küpelerini de istiyor. Ekonomiye kazandırmak için. ”Ayşe Teyze’den devlete 3 çeyrek 2 bilezik” yani. Uzmanı soruyor savaşta mıyız kıtlık mı var diye. Aslında doğru bu soru. Evet ülke savaş ve kıtlık öncesi şartları yaşıyor.

Vu bu şartlar altında ekranlara çıkıp gıdada KDV’yi indiriminden söz ediyor. 29 TL olan kabak 27 TL olacakmış. Tehdit de ediyor hep yaptığı gibi bakkalı, marketi. Denetimler sıkılaşacak ve cezalar gelecekmiş.

Elektrik zammında da bir adım atarsa memleket güllük gülistanlık olur.

İşte o zaman Türkiye gerçek gündemine döner!

Millet İttifakı’nın adayı Kılıçdaroğlu mu yoksa İmamoğlu mu olacak?

Ama bırakalım onu da Selvi düşünsün.

Sadece onun yazdıkları göstermeye yeter yaşanan çaresizliği.

Bu kısır döngüyü kırabilir mi?

Artık alenen konuşuluyor elinde tek enstrüman var: Daha fazla şiddet.

Ama o bile gidişini durduramayacak.

Byung-Chul Han’ın dediği gibi, güç değil zayıflık ve çaresizlik göstergesidir şiddet.

Ve yıkıcıdır. Önce de başvuranı, uygulayanı yok eder.