Salgınla mücadelede cezaevlerine de sıra gelecek mi?

KRONOS 21 Mart 2020 GÜNDEM

Ali Bayramoğlu, Karar: Diğeriyle karşılaştırarak kendi övgü… Bu mudur, afet anında ülke yöneticisinden duymak zorunda olduğumuz? Benim duymak istediğim, şirketler kadar vatandaşları rahatlatacak ekonomik destek ve önlemlerin neler olacağıdır? Virüsün ülkeye hızla yayılmasının ana nedeni olarak görülen umrecilerle ilgili durumu nasıl açıklayacağıdır? “Umre”den ilk gelen 14.000 kişiye neden test yapılmadığı, neden karantinaya alınmadıkları, nasıl “aman sokağa çıkmayın” tavsiyesiyle evlerine gönderilebildikleridir?

Erol Katırcıoğlu, Yeni Yaşam: İlginçtir “Dünya 5’den büyüktür!” diyenlerin sesleri bu konuda hiç çıkmıyor. Oysa tam da zamanı, bütün dünyaya “Yahu dünyada 193 ülke var. Nasıl oluyor da bu ülkelerin kaderlerini etkileyen kararlara yalnızca 5 daimi üye karar veriyor” diyerek onları virüsle ortak mücadeleye davet etmek çok etkili bir çıkış olabilirdi. Ancak bu durumda kimileri de “Türkiye de AKP’den büyüktür, o nedenle de toplumun diğer kesimlerinin de görüşlerinin alınarak bir mücadele hattı oluşturulmalıdır” derlerse bu tek adam yönetimli Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin de yaldızları dökülüverirdi.

Nevşin Mengü, Diken: Şimdi açıkta ortada kalanlar, bir de salgından korkuyor. “Ortada kaldık, bir de bu hastalığı kaparsak ne olacak” diyorlar. Türkiye, ‘sığınmacı kartımı kullanacağım, Avrupa’yı rezil edeceğim’ derken, çok ama çok ağır bir tablonun ortaya çıkmasının sorumlusu oldu. Savaşlar nedeniyle ortada kalmış bu insanların pek çoğunun umutlarıyla oynandı. İşlerini, evlerini kaybetmelerine yol açıldı. Şimdi hem kendi sağlıkları tehlike altında, hem de kamu sağlığı açısından risk oluşturuyorlar. Bir sosyal medya kullancısı, “Reis demek istediğini aldı ki, göçmenler geri çekiliyor” yazmış. Türkiye acaba ne istedi, istediğini aldı mı, aldığına değdi mi, yine pirince giderken bulgurdan mı oldu? Takdir sizin.

Yalçın Doğan, T24: “Sağlık Bakanı bu olayı iyi yönetiyor” diye, yandaşların pompaladığı bir algı operasyonu var. Al işte Sayın Sağlık Bakanı, “madem iyi yönetiyorsun, şu bulunmayan ürünlerin bir zahmet bulunmasını sağlayı ver, bir de şu ilaç fiyatlarına, yine bir zahmet, bir bakıver!” Korumak için “şunu yap, bunu yap”, peki yapalım da, gerekli malzeme ve ilaçları bularak yapalım!.. Olmayan malzeme ve ilaçlarla, üstelik pahalı, korunmak nasıl mümkün? El yıkamanın yanı sıra…

Kâzım Güleçyüz, Yeni Asya: Salgının içeride gündeme getirdiği bir başka önemli konu cezaevlerindeki durum oldu. Sağlıksız şartlarda ve kapasitelerinin çok üstünde insanın tutulduğu hapishanelere de virüsün girmesi halinde üstesinden gelinmesi imkânsız felâketlere yol açılacağı uyarısı son olarak “Sayı âcilen makul bir düzeye indirilmeli” diyen Türkiye Barolar Birliği Başkanı Prof. Dr. Metin Feyzioğlu tarafından da, baroların ortak açıklamasında da dillendirildi. Tâ ne zaman MHP’nin gündeme getirdiği, ama sürüncemede bırakıldığı için onun da takip etmekten vazgeçerek askıya aldığı infaz indirim yasasının artık bir an önce raftan indirilip beklentileri karşılayacak şekilde yasalaştırılması, kaçınılmaz bir zaruret oldu. Ancak OHAL furyasında her önüne gelenin “teröristlik” veya “terör propagandası” ile suçlanıp mahkûm edildiği bir ortamda “terör suçları”nı hariç bırakma ısrar ve inadı sürdürülürse böyle bir düzenleme, hukuksuz uygulamaların açtığı derin yaraları kanatmaya devam eder ve vicdanlarda kabul görmez.

Günün öne çıkan yorumları Kronos Podcast yayınında:
https://soundcloud.com/user-436877268/210320-kp

Takip Et Google Haberler
Takip Et Instagram