Özlem Türeci-Uğur Şahin: Birbirlerini bulamasalardı aşı olmazdı

Financial Times yazarı Joe Miller, henüz Covid-19 aşısını geliştirmeden önce bu iki doktoru, Özlem Türeci-Uğur Şahin çiftini keşfetmiş ve hikâyelerinin peşine düşmüş. Toplamda iki yüz gün çalışarak öyküsünü ve bilimsel çalışmalarını anlattığı The Vaccine (Aşı) adlı kitabını yazmış.

BAHADIR POLAT 21 Mayıs 2022 DÜNYA

Özlem Türeci ve Uğur Şahin (FOTOĞRAF: BERND VON JUTRCZCENKA / POOL / AFP)

Son yıllarda -belki de bütün zamanlarda- dünya genelinde en tanınan-ilgi gören Türk çift Özlem Türeci ve Uğur Şahin oldu. Milyonlarca insan 21.yy’ın ilk ve en korkutucu salgına karşı, bu iki araştırmacı doktorun buluşu olan aşıyla direnebildi. Ülkeler, pandemiyle mücadele stratejilerini, Türeci ve Şahin’in bilimsel buluşuna göre şekillendirdi. Türkiye’de ‘gurbetçi’ sıfatıyla anılan bu iki doktor yaklaşık bir yıl içinde ürettikleri aşılarıyla, dünya bilim tarihinde de çığır açtı. Dünyada bu iki mütevazı doktorun ismini duymayan muhtemelen çok az insan vardır. Onlar aynı zamanda Türk işçilerin altmış yıllık Almanya ve gurbet hikâyesinin de kutup yıldızları gibi.

Türeci ve Şahin kendilerini anlatmayı ve ön plana çıkarmayı seven insanlar değil. Asıl odakları hep işleri olmuş. Ancak bu kadar insanın hayatına değmek, insanları, kitleleri sinsi bir virüsün pençesinden kurtarmak ister istemez onların hikâyesini de gündeme getiriyor. Zira yaptıkları aşıdan çok daha fazlası.

Türeci ve Şahin’in kişisel hikayesini merak eden isimlerden biri de gazeteci-yazar Joe Miller. Financial Times yazarı Miller, daha Covid-19 aşısını geliştirmeden önce bu iki doktoru keşfetmiş ve hikâyelerinin peşine düşmüş. Toplamda iki yüz gün çalışarak ikisini ve bilimsel çalışmalarını anlattığı The Vaccine (Aşı) adlı kitabını yazmış. Milller, henüz Türkçe basımı yapılmayan kitabı hakkında Fast Company dergisine ipuçları veriyor; Türeci ve Şahin’in yaşamları ve sırları hakkında. Biz de bu yazıda o ipuçlarının peşine takılarak bu ilham ve umut verici hikâyeye daha yakından bakmaya çalışalım.

‘BU İNSANLAR TARİHE KAYDEDİLMELİ’

Joe Miller, Türeci ve Şahin’i tanıdıktan sonra şunları düşünmüş: “Bu insanlar tarihe kaydedilmeli. Bu olağanüstü insanların elde ettiği başarıyı ne kadar öne çıkarsak az. Eminim ki tarihe, önceden başarılamayacağına inanılan bir şeyi başaran ekiplerden biri olarak geçecek.”

Yazara göre hem Türeci hem de Şahin Türk kökenlerinden çok gururlular. Kültür ve birçok açıdan Türk kimliğini güçlü bir şekilde sürdürüyorlar. Bununla birlikte tahmin edilebileceği gibi iki bilim insanı da Alman ekosistemine çok iyi uyum sağlamış ve Alman çalışma disipline sahipler. Miller’ın tespitine göre Dr. Özlem Türeci, Almancayı Almanlardan daha iyi konuşuyor. Türeci’nin babası, Almanya’nın kuzeyinde küçük bir kasabada pratisyen hekim ve devamında cerrah olarak çalışmış. Babası hasta ziyaretleri yaparken hep onu izlemiş. Hatta daha altı yaşındayken, babasının gerçekleştirdiği apandisit ameliyatını bile izlemiş. Yani daha küçük bir çocukken Türeci’nin ileride doktor olacağı belliymiş.

Türeci’nin aksine Dr. Uğur Şahin’in babası doktor değil. Köln’de bulunan Ford fabrikasından emekli. Şahin, işçi olan babasından okuması, bilimi ve matematiği keşfetmesi için destek görmüş. İkilinin tanışması ise aynı hastanede çalışmaları sayesinde olmuş.

İki bilim insanıyla uzun süre birlikte olan ve çalışmalarını izleyen Joe Miller’e göre Uğur Şahin çok fazla şeyi ve sorgulayıcı bir zihin yapısı var. İlgi duyduğu her alanda her şeyi okuyor ve kısa sürede o konunun uzmanı haline geliyor. Olağanüstü bir gözlemleme yeteneği var. Wuhan’da olup bitenler hakkında daha kesin yargılara ulaşılmadığı bu günlerde küresel bir salgının gelmekte olduğunu fark etmiş.

BİR GAZETECİ GİBİ MERAKLI

Uğur Şahin ayrıca çok meraklı (Tam bir gazeteci gibi) karşısındaki insana, neyi neden yaptığını sormak hoşuna gidiyor. Bilim ve sorular dışında Dr. Şahin aslında çok sıradan biri. Fırsat buldukça (hemcinsleri gibi) futbol maçları izliyor. Spor yapıyor.

Miller’ın gözlemine göre Dr. Türeci ise BionTech’de olan biteni tam anlamıyla anlayan tek kişi. Türeci’nin temel bilimler ve araştırma dünyası ile girişim sermayesi ve basının ortasında durabilme yeteneği var. Türeci ayrıca çok başarılı ve yetenekli araştırmacıları şirkete kazandıran isim. İşe alımları o yapıyor.

Türeci ve Şahin birbirlerini mükemmel şekilde tamamlıyor. Miller şöyle diyor; “Birbirlerini tamamlamaları hedefe ulaşmalarında çok etkili olmuş. Onlarla binlerce saat geçirdim ve söyleyebilirim ki birbirlerini bulmasalardı aşı da olmazdı. Birbirlerine inanılmaz uyumlular ve birbirlerini çok önemsiyorlar.”

İŞE HÂLÂ BİSİKLETLE GİDİYORLAR

Türeci ve Şahin sahibi oldukları BionTech laboratuvarının ürettiği ve Pfizer ortaklığı ile dünyaya dağıtılan Covid-19 aşısı sonrası dolar milyoneri oldu. Onlar şimdi Almanya’nın sayılı zenginlerinden.

Miller’e göre buna rağmen asla materyalist değiller. Maddi konulara hiç merakları yok. Onları daha önceden de tanıyan yazar, “Hayatlarında hiçbir şey değişmedi,” diyor. Mesela kendilerine ait arabaları bile yok. İşe hâlâ bisikletle gidip geliyorlar. Kızlarının bir milyoner kızı olduğu asla anlaşılmıyor. Kazançlarını yine yeni araştırma ve tıbbi buluşlara yatırıyorlar. BionTech’de formaliteler yok. Daha rahat bir ortam yaratmayı amaçlayan bir ofis düzeni var.

Birçok şirkette inovasyon konusunda takvimler süreler vardır. Belli zaman dilimi içinde sonuç alınması beklenir. BionTech’de ise yenilikler için büyük sabır var. Yazıyı, iki önemli bilim insanının girişimcilere önerisiyle bitirelim:
“İlerlemek için çok fazla insanın size inanmasına ihtiyacınız olmayabilir. Bazen birkaç kişi yeterlidir. Kalabalığın onayını almaya çalışmaktansa, o birkaç kişiyi bulup çalışırsınız. Çünkü büyük destek, teorileriniz kanıtlanınca zaten sizinle gelecektir. Bizler de tam bu yolu takip ettik.”

Takip Et Google Haberler
Takip Et Instagram