Muhalif belediyelerin halkla doğrudan teması mı, iktidarı rahatsız eden?

KRONOS 22 Nisan 2020 GÜNDEM

Murat Yetkin, Yetkin Report: Erdoğan’ın belediyelere bu kadar takmış olmasının altında yatan asıl nedenin, muhalefetin ilk defa derinlemesine kent yoksullarına, ekonomik olarak güçsüz durumdaki insanlara erişebilir hale gelmesi olduğu anlaşılıyor. Erdoğan’ın belediyelere ateş püskürmesinin buna bağlı bir nedeni de yapılan son anketler. Örneğin MetroPoll’ün Mart sonu anketinde, popüler politikacılar sıralamasında Erdoğan -bütün ülke liderleri gibi zamanlarda- popülaritesini artırmış görünüyor. Ama hemen arkasında İmamoğlu ve Yavaş görünüyordu. Dahası, Erdoğan’ın popülaritesi artıyordu ama AK Parti yerinde sayıyordu. İnsanın aklına CHP’li belediyelere bu kadar cephe almasının ardında bu siyasi hesapların da yatıp yatmadığı sorusu geliyor ister istemez.

İslam Özkan, Gazete Duvar: İktidar olmak, yönetim ve icraatının kamuoyunda kabullenmesini sağlamaksa, iktidar şunu bilmeli ki bu yaptıklarını halka kabul ettirmesi oldukça zor. Modern ulus devlette merkezi yönetimin atamayla illere tayin ettiği valilere ek olarak seçimle işbaşına gelen belediyelere atfedilen konum, merkezi yönetimin yükümünü hafifletmek, merkezde aşırı güç birikiminin meydana getirdiği sorunlara bir nebze olsun çözümünü sağlamaktır. İhtiyaç sahibine yardım edemeyecek, merkezi hükümetin eksik kaldığı noktaları tamamlayamayacaksa o zaman belediyelerin varlığının ne anlamı kalır?

Oya Baydar, T24: Anayasa’nın fiilen askıya alındığı, hukukun geçerli olmadığı, kitlelerin bütünüyle pasifize edildiği, muhalefetin her türünün tehdit altında olduğu, eskiden az çok etkisi olan, kimi hukuksuzlukların önlenmesinde başvurulabilecek küresel otorite niteliğindeki kurumların, Avrupa Birliği ve diğer ülkelerin kendi dertlerine düştükleri bu dönemde, kısa vadede tahminlerimizi aşan tehdit ve tehlike altındayız. İyi haberi sona sakladım. Korona şemsiyesi ya da bahanesi çöküşü engellemez. Yetkililer, sorumlular enkazın altında ilk kalacak olanlardır. Şimdi beka sorunları daha da büyüdü, farkında değiller. Sorunu büyütüp derinleştirmek için ellerinden geleni yapıyorlar ama yanlış yapıyorlar. Vurdukları her kazma enkazı büyütüyor. “En kısa vade” çok uzun sürmez, biz kısa vadeye nasıl hazırlanacağımızı düşünelim.

Abdullah Aysu, Yeni Yaşam: “Aç kalacağız, kıtlık olacak” ya da “çiftçiler batacak” diyor, karalar bağlıyorlar. Ancak hala onlar da göçmen emekçiler için kayda değer bir şey yaptıkları yok. Yapmadıkları şey çok. Buyrun size kapitalizmin çözümsüzlükten çözüm arama halinden bir örnek; Amerika bir yandan Meksikalı emekçileri nasıl getireceği için çare arıyor, diğer yandan Meksika sınırına duvar çekmeye devam ediyor.
Türkiye’de durum benzer; tarım üvey evlat, mevsimlik işçiler ise gittikleri yerlerde bile istenmeyenler oluyor! Köylerdeki aile parçalanmasının önüne geçecek politikalar üretmek ve uygulamak, her zaman olduğundan çok daha gerekli!

Çetin Ünsalan, Paraanaliz: Ne yazık ki aradan yıllar geçmesine, teknoloji ilerlemesine rağmen bazen yaptığımız işlerin seviyesi bundan öteye gidemiyor. Son açıklanan 1 milyon yazılımcı projesinden bahsediyorum. Baktığınızda iyi niyetli bir çalışma; ama sonuç verir mi; tartışılır. Bir şeyin boyutunu büyüttüğünüzde ya da sayısını arttırdığınızda belki reklamı güzel oluyordur ama sonuç vermesi tesadüflere bağlıdır. Mesela Avrupa’nın ve dünyanın en büyük adalet saraylarına sahip olduk; ama adalet var mı? Takdirinize bırakıyorum.

Günün öne çıkan yorumları Kronos Podcast yayınında:
https://soundcloud.com/user-436877268/220420-kp

Takip Et Google Haberler
Takip Et Instagram