‘Manidar hamle’: Erdoğan’ın Kürt oyları için Öcalan’a ihtiyacı var

SERHAT EMEK 07 Mayıs 2019 GÜNDEM

YSK, İstanbul seçimlerini iptal etti ve yenileneceğini duyurdu. Beklenen açıklamadan hemen önce İmralı’da hükümlü bulunan Abdullah Öcalan’ın mesajı avukatları aracılığıyla kamuoyu ile paylaşıldı. Kritik zamanlama, manidar hamle! Zira, 8 yıldır avukatlarıyla görüştürülmeyen Öcalan ne oldu da aniden görüştürüldü. Üstelik tecritin kaldırılması için aylardır açılık grevleri devam ederken…

Öcalan’nın ne dediğine bakmadan önce “İstanbul’da Kürt oyları veya yeni bir seçimde Kürt oyları için Öcalan hamlesi bir koz mu?” sorusuna cevap aramak gerekiyor. Hatırlanacağı üzere tutsak edilen Selahattin Demirtaş Twitter hesabı üzerinden açıklamada bulunarak, HDP’nin aday göstermediği yerlerde parti tabanın CHP’nin başı çektiği ittifaka oy vermesi ve sandığa gitmelerini istemişti. İstanbul’da Ekrem İmamoğlu’nun kazanmasında bu çağrının önemli bir payı vardı. Zaten politik olsun apolitik olsun batıda Kürtlerde oluşan Erdoğan karşıtlığı bu çağrıyla birlikte anlam kazandı. Demirtaş ise İmralı ve Kandil’e rağmen bir irade ortaya koymuş oldu. Politik olmayan Kürtler bile Demirtaş’ın hâlâ tutsak olmasını hazmedemiyor çünkü.

Öcalan’ın açıklamaları sıkıştığı bir zamanda AKP için hayat öpücüğü oldu. Çünkü Erdoğan yeniden Kürt oylarına göz kırptı.

PKK lideri Abdullah Öcalan ile görüşme cumartesi günü yapıldı ancak iktidarın isteği ile görüşme YSK’nın İstanbul için karar açıklayacağı güne bırakıldı. Saray istedi, Öcalan avukatlara böyle talimat verdi ve açıklama pazartesi gününe bırakıldı. Öcalan’ın açıklamasının bir kopyası MİT üzerinden Erdoğan’a okutuldu ve onaylandı!

Tam da burada iş HDP’nin yürüteceği siyasete kalıyor. Parti eğer İmralı’ya rağmen Erdoğan ve ortaklarına karşı siyaset yürütürse farklı bir mecraya evrilebilir, dönüşüm gerçekleşebilir.

Saray, 31 Mart seçimlerinden hemen sonra Kürtlere yönelik yeni bir siyaset geliştirmeye başladı ve tekrar Kürt oylarına yöneldi. Erdoğan terörist dediği PYD ile MİT üzerinden görüşmeler başlattı. Öcalan’ın açıklaması da bu görüşmelerin bir sonucu. Kürt kaynaklarına göre 2 Nisan’dan itibaren MİT Demokratik Suriye Güçleri Komutanı Mazlum Kobani ile görüşmelere başladı. Toplamda son 5-10 gün içinde 3 görüşme Kobani’de gerçekleşti. Görüşmelerde Suriye’nin durumu ve Kürtlerin alacağı pozisyon konuşuldu. Demokratik Suriye Güçleri’nin en büyük birleşeni PYD’den oluşuyor.

Öcalan’ın açılaması üç noktada toplanıyor

1- Demokratik Suriye Güçleri Suriye’nin toprak bütünlüğüne ve Türkiye’nin hassasiyetlerine duyarlı olmalı. Şimdi burada sorulması gereken soru şu Türkiye’nin hassasiyetleri neler ve Öcalan ne demek istiyor. Zira PYD ve DSG zaten Türkiye’ye yönelik bir saldırıda bulunmuyor, savunma pozisyonunda.

2- Açlık grevleri ölüm noktasına taşınmamalı. bu kadar duyarlı olan hükümet bu açıklamayı Öcalan’ a yaptırmakta geç kalmadı mı? Ama bu açıklama daha çok Öcalan’ı yeniden sahneye çıkarma hamlesinden ibret. Nitekim açık grevleri önümüzdeki günlerde son bulmuş olacak. Leyla Güven’in başlattığı bu eylem yine onunla sonladırılmış olunacak. Böylece Öcalan bir açıklamasıyla aktör konuma gelmiş olacak.

3- 2013 Newroz Bildirgesi’ne olan bağlılık pekiştirilmeli. Yani yeniden bir çözüm süreci masası açmak demek. Cizre ve Sur başta olmak üzere birçok yerde yaşanan yıkımlar unutulacak. Kürtler oy için yeniden bir sürece dahil edilmiş olunacak. Tabi bu durumda “çözümün aktörlerinden Demirtaş , Sırrı Süreyya Önder ve arkadaşları neden içeride?” sorusu gündeme gelecek. Kürtler bu sürece bu kez dahil olacak mı, İmralı’ya rağmen Kandil nasıl tavır alacak?

Aslında çeşitli iddialar var. Erdoğan erken seçimle tekrar seçilerse ki en çok Kürt oylarına güveniyor. Bu kez süreç farklı işleyecek. Mesela kısa bir süre içinde Selehattin Demirtaş başta olmak üzere diğer tutsaklar tahliye olurlarsa şaşırmamak lazım. Kandil bu kez çok net. Eğer çözüm süreci tekrar başlarsa Demokratik Özerklik karşılığında Erdoğan’a yeniden başkan olması adına tabanını yönlendirecek. Bu kez “seni başkan yaptırmayacağız” demiş Demirtaş ile Öcalan/Kandil karşı karşıya gelmiş olacak. Diğer tarafta ise koltuğu bırakmak istemeyen Erdoğan’a karşı Bahçeli ve derin devlet karşı karşıya gelecek. Aslında iki tarafta çatışmaya hazır. Tüm bu olasılıkları önümüzdeki dönemde göreceğiz..

Görünen o ki İstanbul seçiminin yenilenmesi sadece bu kadim kenti bağlamıyor tüm ülkeyi peşinden sürükleyecek. Ufukta bir erken seçim var tabi büyük bir kaos yaşanmazsa.

Takip Et Google Haberler
Takip Et Instagram