‘Kıskanır rengini baharda yeşiller’: Sezen Aksu için portre denemesi

Sezen delidir, doludur ama 3-5 çapsızın keyfine bırakılacak insan değildir. Sezen'e yapılan linçle ilgili en güzel cevabı Murathan Mungan verdi: "Güncelin argosu, çaresizlerin gürültüsü..."

FİKRİ DOĞAN 23 Ocak 2022 PORTRE

Neymiş efendim? Sezen Aksu 5 sene önce ‘Şahane Bir Şey Yaşamak’ diye bir şarkı yapmış. Şarkının bir yerinde ‘Selam söyIeyin o cahil Havva ile Ademe’ diyor ve kutsallarına hakaret ediyormuş. Kapısına dayanacaklarmış. (Dayandılar da) Dilini koparacaklarmış. (Koparamadılar çok şükür)

Hepiniz duymulsınızdur ama bir kez de biz hatırlatalım:

‘’Acısıyla tatlısıyla
Ne şahane bir şey yaşamak
Dibe vurmak dimdik durmak
Bin bahane bin oyun kurmak

Binmişiz bir alamate
Gidiyoruz kıyamete
Selam söyleyin o cahil
Havva iIe Ademe

Aha yine aha yine
Önümüz uçurum ardımız dağ
İlle yanacağız
Yanacaklar elbette…’’

Bu kadar yaygarayı çıkaran kim: AKP ve dahi Cumhurbaşkanı Erdoğan ve iktidar yandaşları!

Dertleri ne? E ne olacak iktidar iyice köşeye sıkıştı. Ekonomi, halkın perişanlığı, yolsuzluk, yoksulluk konuşulmasın diye gündem değiştirmeye çalışıyorlar. RTÜK Başkanının şahsi Twitter hesabından muhalif kanallara ‘ahkâm’ kesmesi, gazeteci Sedef Kabaş’ın Erdoğan’a hakaret ettiği gerekçesiyle gece yarısı gözaltına alınması falan üst üste konulunca haklı ‘gündem değiştirme çabası’ gibi  duruyor.

İKTİDARI BIRAKMAMAK İÇİN HER YOLU DENEYECEK

Ancak bir durum daha var ki, o daha tehlikeli. O nedir? Muktedir iktidarı bırakmamak için her türlü yolu deneyeceği sinyalini veriyor. 5 sene önce yazılıp söylenmiş şarkı Milli Beka Hareketi adlı yandaş oluşum tarafından gündeme getiriliyor, ‘Şeyhülislam!’ makamındaki Diyanet İşleri Başkanlığı ‘abartılı’ bir tepki ile olayın yerini sağlamlaştırıyor. Sosyal medyadaki troller gündemde kalmasını sağlıyor. Son olarak ‘Halife’ hazretleri Cuma namazı öncesi mihrabın önünde mikrofonu eline alıp son darbeyi vuruyor.

Nasıl senaryoyu beğendiniz mi? Bu nedenle gündem değiştirmeyi aşan bir adım olup bitenler.

Zaten Aklı evvel AKP’li yöneticinin biri ‘Tarkan’ın ‘Cuppa Cuppa şarkısını Sezen Aksu yazdı. Orda da ‘Cunta Cunta’ demek istiyor. Darbe çağrısı yapıyor’’ diye tweet bile attı. Yemin ederim attı.

E şimdi sormazlar mı adama? ‘Her gün Google’u açıyorum. Sallıyorum bir ayet. Bu Bakara güzel makara’ diyeni siz büyükelçi yapmadınız mı? ‘Erdoğan’ı Allah gibi görüyoruz’ diyeni milletvekili, ‘Peygamber kibir yaptı biz yapmayacağız’ diyeni genel başkan yardımcısı yapan siz değil misiniz?

Gelelim asıl mevzuya. İktidar Sezen Aksu’yu neden hedef yaptı?

Sezen Aksu 2017’den beri kara listedeydi aslında. Çünkü Rize’de Cehennemdere bölgesine açılacak maden ocağına karşı yöre halkı ‘Doğayı katledeceği’ gerekçesiyle eylem yapıyordu. Baba tarafından Rize’li olan Sezen Aksu, o günlerde kendi web sitesinde bir yazı yayınladı. Yazının bir bölümde Sezen Aksu aynen şöyle diyordu:

“Bu memleket bizim, analarımızın, babalarımızın, çocuklarımızın memleketi… bizim iktidarlara verdiğimiz geçici yetki, yaşam alanlarımız ve hayatlarımız elimizden alınsın diye değil…
Halkınıza böyle davranmakta ısrar ederseniz yetkinizi aşmış ve meşruiyet zeminini kaybetmişsiniz demektir.”

Sezen’in ‘’Halkınıza böyle davranmakta ısrar ederseniz yetkinizi aşmış ve meşruiyet zeminini kaybetmişsiniz demektir.’’ sözleri o dönemde çok gündem olmadı. Birkaç cılız tepki geldi iktidar cenahından ama plakasını da almayı ihmal etmemişti muktedirler.

SEZEN AKSU’YA KURBAN OLUN

Şimdi tam burada önce ‘Siz Sezen Aksu’ya kurban olun’ diyerek tarafımızı belli edelim. Ardından da bir Sezen Aksu şarkısı açarak (Ben nispet olsun diye Şahane Bir Şey Yaşamak’ı açtım. Kıpır kıpır. Tavsiye ederim) yazımıza dönelim.

Allah aşkına yaşı 50‘ye dayanıp da hayatına Sezen Aksu değmemiş kaç kişi var şu memlekette? Aşık oldun Sezen, terk edildin Sezen, yalnız kaldın Sezen, canın sıkıldı Sezen, hüzünlendin Sezen… Sezen Aksu milyonlar yetiştirdi tek başına bu memlekette. Yalansa yalan deyin.

Minik Serçe lakaplı Sezen Aksu, 13 Temmuz 1954’te Fatma Sezen Yıldırım adıyla doğdu Denizli Sarayköy’de. Baba Rize kökenli matematik öğretmeni  Sami Bey, anne ise Selanik göçmeni bir ailenin kızı olan Şehriban hanımdı. Sezen yıllar sonra verdiği bir röportajda, ‘Laz oğlu lazım. İzmirli’yim dememe bakmayın’ diye  kökenine vurgu yapıyordu. Sezen Aksu 3 yaşındayken anne-babanın tayini dolayısıyla İzmir’e göç etti Yıldırım ailesi. Sezen Aksu’nun İzmirli olma hikayesi de böyle başladı. ‘Minik Serçe’ lakabını hak edercesine mini minnacık bir kızdı Sezen.  Ele avuca sığmaz, haşarı ve aykırı. ‘Babam çok çekti benden. Allah’tan şarkıcı oldum da adam nefes aldı.  Yoksa küçüklüğümden itibaren dansöz olacağım derdim babama’ diye o günleri gülerek anlatan Sezen Aksu, ilk, orta ve liseyi İzmir’de okudu. Üniversite sınavında Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi’ni kazanan Sezen, ancak ikinci sınıfa kadar okudu. Küçük yaşlardan itibaren resim, tiyatro ve müzik dersleri alıyordu ve onun aklı şarkıcılıktaydı.

ALTIN SES BÜYÜDÜ, BÜYÜDÜ…

1970 yılında daha 16 yaşındayken ‘Hafta Sonu Dergisi’nin açtığı ‘Altın Ses’ yarışmasına katıldı. Sezen’in 6. Olduğun o yarışmada ünlü sanatçı Nilüfer birinci olarak müzik hayatına adım attı.

1973’te başladığı üniversiteyi 1974’te bırakan Sezen, soyadını alacağı Ali Engin Aksu ile evlendi. (Sezen bir süre sonra eşinden boşanmasına rağmen Aksu soyadını bırakmadı) Aynı yıl daha 20 yaşındayken albüm yapma sevdasıyla tası tarağı toplayıp İstanbul’a taşındı.

1975’ten itibaren piyasada tutunma çabası vardı Sezen’in. 1975’te ilk 45’lik plağı olan ‘Haydi Şansım’ı çıkardı Sezen Seley adıyla. Seley soyadı yapımcısı tarafından sahne adı olsun diye Sezen’e sorulmadan konulmuştu plağın kapağına. Plağın adı ‘Haydi Şansım’dı ama Sezen’in şansı tutmadı ilk plakta. Plak neredeyse hiç satamadan indi raflardan. Sezen aynı yıl bu kez ‘Yaşanmamış Yıllar’ı çıkardı. O plak da tutmayınca 1976’da ‘Olmaz Olsun’ adlı 45’lik plakla şansını denedi. Bu kez şans yüzüne gülmüştü Sezen’in. Plak uzun  süre listelerde ilk sıralarda kaldı. 1977’de içinde klasikler arasında girecek olan ‘Kaç Yıl Geçti Aradan ve Kaybolan Yıllar’ şarkılarının bulunduğu ‘Allah’a ısmarladık’ 33’lüğünü çıkardı.

Sezen Aksu’nun kafası -bir röportajında kendi deyişine göre- durmuyordu. Sürekli şarkı sözleri ve şiirler yazan Sezen, bir yandan da besteler yapıyordu. 1978’de ‘Gölge Etme’ 45’liği ile kapatan Sezen, 1979’da ilk filmi olan Minik Serçe’yi çevirdi. O günden sonra da Minik Serçe adı ile anılmaya başlandı.

‘AĞLA, AĞLA FİRUZE…’

1980’de Sevgilerimle albümünü çıkaran Sezen Aksu, bir yandan da müzikal sahnelemek için çalışıyordu. 1982’de Ayşen Gruda, Adile Naşit, Şener Şen ve  Altan Erbulak’la birlikte ‘Sezen Aksu Aile Gazinosu’ adlı müzikali sahneye koydu. O da yetmedi hala dillerden düşmeyen Firuze şarkısının ismini verdiği ‘Firuze’ albümünü yayınladı. Albüm satış patlaması yaptı. Sezen Aksu ‘Yılın Kadın Şarkıcısı’ seçildi.

‘”Bir gün dönüp bakınca düşler
İçmiş olursa yudum yudum yudum yılları
Ağla, ağla Firuze ağla
Anlat bir zaman ne dayanılmaz güzellikte olduğunu

Kıskanır rengini baharda yeşiller
Sevda büyüsü gibisin sen Firuze
Sen nazlı bir çiçek, bir orman kuytusu
Üzüm buğusu gibisin sen Firuze’”

Diye devam eden Firuze’yi bilmeyeniniz var mı?

1983 ve 1984’te iki kez Eurovision Türkiye elemelerine katılan Sezen Aksu, ikisinde de seçilemedi. 1984’te efsaneler arasında adını yazdıran içinde ‘Geri Dön ve Tükeneceğiz’ şarkılarının olduğu  ‘Sen Ağlama’ albümünü çıkardı.

1985’te bir kez daha Eurovision için şansını denedi ama yine başarılı olamadı. Aynı sene Şener Şen ve İlyas Salman’la ‘Bin Yıl Önce Bin Yıl Sonra’ müzikalini sahneledi.

1986’da ‘Git’, 1988’de ‘Sezen Aksu 88’ ve 1989’da ‘Sezen Aksu Söylüyor’ albümleri ile deyim yerindeyse Nirvanaya ulaştı. ‘Değer mi Hiç?, Beni Unutma, Kolay Değil, Yalnızca Sitem, Sarışınım, Kavaklar, Şinanay, Son Bakış, Belalım’ gibi Sezen Aksu klasiği sayılan şarkıları bu 3 albüme sığdırdı. Özellikle 12 Eylül ihtilalinden sonra yaşı büyütülerek idam edilen Erdal Eren için yazdığı Son Bakış şarkısı dillere pelesenk oldu.

1989’da Ferhan Şensoy’la ikinci filmi için kamera karşısına geçen Sezen Aksu için, 1990’lı yıllar ‘yıldız yetiştirme’ dönemi oldu. Sezen uzun zaman vokalistliğini yapan, Aşkın Nur Yengi, Sertab Erener, Levent Yüksel, Işın Karaca, Hande Yener, Yıldız Tilbe ve Harun Kolçak’ı sahneye sürdü. Söz ve müziği Sezen Aksu’ya ait onlarca şarkı ile piyasaya çıkan ‘gençler’ piyasayı darmaduman etti. Özellikle Aşkın Nur Yengi ve Sertab Erener’in albümleri satış rekorları kırdı. Sezen gençlere desteğini ikinci albümlerinde de sürdürdü. Aşkın Nur Yengi’nin ikinci albümü olan ‘Hesap Ver’ ve Sertap Erener’in ikinci albümü ‘Lal’de de söz ve müzikler Minik Serçe’nindi.

1993’ü Deli Kızın Türküsü ile geçen Sezen, 1994’te Uzay Heparı’nın ölümüyle sarsıldı. Teselliyi yine müzikte bulan Sezen, 1995’te sanatının zirvesi sayılan ‘Işık Doğudan Yükselir’i yayınladı. Mevlana’dan Daimi’ye, oradan Yunus Emre’ye kadar pek çok kaynaktan beslenen Sezen’in bu albümü çok konuşuldu.

1996’yı Nazan Öncel ve Zerrin Özer’e destekle geçiren Sezen, 1997’de Balkan esintileri taşıyan Düğün ve Cenaze’yi piyasaya sürdü. Goran  Bregoviç ortaklı bu albüm çok beğenilmese de 1998’de Adı Bende Saklı ve 1999’da da Sarı Odalar’la hayranlarının gönlünü aldı Sezen.

2000 yılında Deliveren, 2002’de Şarkı Söylemek Lazım albümleri geldi.

Şimdi gelelim mevzuya.

‘YETMEZ AMA SEZEN’

Şimdi bir takım ulusalcılar ve Kemalistler, ‘Zamanında ‘Yetmez Ama Evet’ diyordu beter olsun’ diye hükümetin linçini yandan yandan destekliyor ya. Bu kısım onlara gelsin. Daha ortada ne AKP ne iktidar varken Sezen Aksu insan hakları için çırpınıyordu ve bu ülkenin insanları için dertleniyordu. 2002’de ‘Türkiye Şarkıları’ adıyla bir konser serisi başlatan Sezen, Türkiye’nin bütün dillerini ve medeniyetlerini bir araya getirme derdindeydi. Anadolu’da verilen onlarca konserde Sezen’e, Rum, Ermeni ve Musevi koroları eşlik etti. Konserlerde Türkçe, Kürtçe, Ermenice ve Rumca şarkılar, türküler ve ilahiler söylendi.

2009’da ‘demokratik açılım’ fikrine de destek verdi. Çünkü kan dökülmesin istiyordu. 2010’daki referandum da ‘Yetmez Ama Evet’ de dedi. Çünkü terör bitsin istiyordu. 2013’te PKK ile çatışmalarda ölen Türk askerleri için  ‘Tanrı’nın Gözyaşları’ şarkısını söyleyen de oydu.

Gezi olayları sırasında ‘’Olağanüstü bir söz söylediler ve olağanüstü bir dille söylediler oradaki insanlar ve sokağa çıkan insanlar’’ diyen de Sezen Aksu’ydu. Aynı olaylar sırasında öldürülen Berkin Elvan için kendi web sitesinde yayınladığı ‘Berkin’e yazısı hala orada duruyor. Kadın düşmanlığına da karşı çıktı, cinsel ayrımcılığa da. Okuma yazma seferberliğine de destek oldu, 2000 yılında AKDER’in başlattığı ‘Başörtüsüne Destek’ bildirisinde de imzası vardı onun.

Sezen, konserlerin ardından Bahane, Deniz Yıldızı ve Yürüyorum Düş Bahçelerinde adlı 3 albüm daha yayınladı. Daha sonra birkaç single ve albüm daha yayınlayan Sezen, hala üretmeye devam ediyor.


 

Sezen Aksu bu. 1970’te çıktığı yolda 40’a yakın albüm ve plak çıkardı. 400’e yakın beste ve şarkı sözü bıraktı. Tarkan’dan Sertab Erener’e, Aşkın Nur Yengi’den Levent Yüksel’e onlarca sanatçıya ‘el’ verdi. Şarkıları hala dillerden dillere dolaşıyor. Bu ülkede kendi alanında onun kadar üreten bir sanatçı daha yok. Yakın gelecekte de olacak gibi  durmuyor. Şimdi bir şarkı sözü bahane edilerek linç edilmeye çalışılıyor Minik Serçe.

Halbuki az önce yazdım, Sezen delidir, doludur ama 3-5 çapsızın keyfine bırakılacak da insan değildir kanaatimce. Sezen’e yapılan linçle ilgili en güzel cevabı Murathan Mungan söyledi Twitter’da:

”Bu ülkeye bir ruh iklimi armağan eden Sezen’in dilinin de, sesinin de sözünün de hepimizde hakkı var. Hafızanın adaleti hepimizi hak ettiği şekilde hatırlar. Gerisi, güncelin argosu, çaresizlerin gürültüsü…”

Size son tavsiye de benden: Hani ‘İlk başta Ermeni’yi dövdürmeyecektik’ mevzu var ya.

Sezen’e sahip çıkın.

Takip Et Google Haberler
Takip Et Instagram
WP2Social Auto Publish Powered By : XYZScripts.com