Kimsenin Covid-19’dan ölmediği Moğolistan bunu nasıl başardı?

Çin ile aralarındaki uzun sınıra rağmen Moğolistan’da bu zamana kadar Covi-19 kaynaklı ölüm kayda geçmedi. Moğolistanlı bir epidemiyolog, kapsamlı bir halk sağlığı sistemi olmadığı halde virüsün ülkeden nasıl uzak tuttuğunu MIT Technology Review'a anlattı…

KRONOS 24 Ağustos 2020 DÜNYA

Moğolistan, yeni tip koronavirüsünün ilk ortaya çıktığı Çin ile dünyanın en uzun kara sınırını paylaşıyor. Ancak, virüsün ortaya çıktığı günden bu zamana kadar ülkede Covid-19’a bağlı sebeple hiç ölüm vakası kaydedilmedi. Başkent Ulan Batur’daki Ulusal Halk Sağlığı Merkezi’nde bir epidemiyolog olan Davaadorj Rendoo, bunun nasıl başarıldığını ve Moğolistan’ın ulusal stratejisini MIT Technology Review’a anlattı:

“Çin’de yeni bir virüsün yayıldığını ilk olarak yeni yıl arifesinde duyduk. 10 Ocak’ta, Moğolistan’daki herkese maske takmasını söyleyen ilk kamu tavsiyemizi yayınladık.

Mesele şu: Aslında mükemmel bir halk sağlığı sistemimiz yok. Yöneticilerimizin Covid-19’dan bu kadar korkmasının nedeni budur. Örneğin çok fazla solunum cihazımız yok. Topluma bir kez bile virüs bulaşırsa bunun bizim için felaket olacağından gerçekten korkuyorduk. Herkesin kafasında olan şey virüs yayılmadan önce buna hazırlanmaktı. Toplumu korumaya bu kadar çaba göstermemizin bir başka nedeni de Çin’le aramızda dünyanın en uzun kara sınırına sahip olmamız – 4 bin 600 kilometre – ayrıca Çin’den Moğolistan’a eğitim ve iş için sürekli insan geliyor.

Moğolistan, yaklaşık 3,2 milyonluk seyrek nüfuslu büyük bir ülke. Ülkemiz çok sert, kuru ve soğuk bir iklime sahip olduğu için Kasım’dan Şubat’a kadar her yıl korkunç bir grip mevsimi yaşıyoruz ve Sağlık Bakanlığı insanları her zaman iyi hijyen ve özellikle küçük çocuklar için ellerini yıkamaya teşvik ediyor. Yani bu önerilerin çoğu da yeni değildi.

Ocak ayından beri testler yapıyoruz. Pnömoni hastalarını Covid-19 testleriyle rastgele taramaya bile başladık ama hiç hasta bulamadık. Hızlı testler de dahil olmak üzere test kitlerimizin çoğunu Dünya Sağlık Örgütü’nden (DSÖ) aldık ve oldukça hızlı bir şekilde ölçeklendirmeyi başardık.

Şubat ayında yurtdışında yaşayan Moğolları ülkeye getirmeye ve onları test etmeye başladık.

9 Mart’a kadar tek bir yerel vaka tespit edemedik. Güneydeki Dornogovi eyaletinde çalışan bir Fransız vatandaşında koronavirüs olduğu ortaya çıktı. O günden bu yana Sağlık Bakanlığı, kaç vaka ithal edildiğini, yüksek riskli alanların neler olduğunu konuşmak için günlük durum brifingleri düzenliyor. Bu vaka açıklandıktan sonra, insanlar bizim direktiflerimize daha da fazla uydular.  Ama bu vakaya çok hazırdık. Hazırlanmak için gerçekten yeterince zamanımız vardı.

Bu Fransız vatandaşı için, çok kapsamlı bir temas takibi yaptık ve onunla teması olan 120 kişiyi belirledik. Bu temas takibini ilk kez yapmıyoruz; bu, kuruluşundan bu yana Ulusal Bulaşıcı Hastalıklar Merkezi’nin görevinin bir parçası olmuştur. Bunu cinsel yolla bulaşan hastalıklar dahil her türlü hastalık için yapıyoruz.

Ayrıca, 24 saat hizmet veren bir Covid yardım hattı açtık. İnsanlar sosyal medyadan her türlü yanlış bilgiyi alıyorlardı. Büyük bir aldatmaca, Moğolların çok sağlıklı yemek yedikleri ve geleneksel göçebe yaşam nedeniyle virüsü kapamayacağımız ve “doğal bağışıklığımız” olduğuydu. Bir diğer yanlış ise ülke soğuk ve kuru olduğu için virüsün burada hayatta kalmayacağı ve sadece ılık ve nemli iklimlerde hayatta kaldığıdı. Bugün, çobanların ve göçebe insanların çoğunun da güneş enerjili uydu TV’leri var, bu yüzden bilgiye erişebiliyorlar.

Kısımaların bir yan faydası da mevsimsel grip, zatürre (her yıl çok ciddi bir sorun) ve gıda kaynaklı bir sindirim hastalığı vakalarında önemli bir azalma kaydedilmesi oldu.

Hâlâ endişeliyiz, ancak insanlarımız daha az endişeleniyor. Şimdi yaz, hava güzelleşiyor. İnsanlar piknik yapmaya, at binmeye gidiyor. Kırsal kesimdeki rekreasyon noktalarında çok sayıda ateş kontrolü yaptık. Alışveriş merkezleri ve eczaneler başta olmak üzere neredeyse tüm kamusal alanlarda maske kullanılıyor. Ancak, kırsal kesimde her gün maske takmanın mümkün olmadığının farkındayız.

Olağanüstü halin ne kadar süreceğini bilmiyoruz. En üst düzey yetkililerimizden bazıları sınırlarımızı süresiz kapatacağımızı söyledi. Hiçbir şeyi hafife alamayız. Japonya’da kısıtlamaları kaldırdılar ve virüs geri geldi. Bu yazın sonuna kadar karantinayı hiç hafifletmeyeceğiz. Ancak okulların Eylül ayında başlaması gerekecek. Her gün halka önerdiğimiz şey hazırlıklı olmaları, çünkü topluma yayılacak enfeksiyon riski hemen köşe başımızda olabilir.” (KRONOS DÜNYA)

Takip Et Google Haberler
Takip Et Instagram