Kavala İçin Birleşen Sanatçılar: Türk hükûmeti yargı suçları işliyor

Osman Kavala neredeyse 1000 gündür hapiste. Almanya’da yaşayan Türk kökenli yönetmenler Şermin Langhoff ve Fatih Akın, Kavala’nın serbest bırakılması için çağrı yaptıkları girişimi Alman Spiegel dergisine anlattı.

KRONOS 04 Haziran 2020 GÜNDEM MANŞET

Berlin Maxim Gorki Tiyatrosu Müdürü Şermin Langhoff ve yönetmen Fatih Akın, Silivri’de tutuklu bulunan Osman Kavala’nın tahliye edilmesi amacıyla başlattıkları “What did Kavala do?” (Kavala ne yaptı?) kampanyasıyla ilgili Alman Spiegel dergisinin sorularını yanıtladı.

Almanya’da yaşayan ve üreten Türk kökenli yönetmenler Langhoff ve Akın’ın öncülüğünde başlatılan ‘Artists United for Osman Kavala’ girişimi sanatçıları, insan hakları savunucularını, kültür alanında çalışan isimleri ve gazetecileri bir araya getirdi. Her gün Osman Kavala’ya dair tanıklıkların anlatıldığı bir video yayınlayanan girişimin web sitesinde, “Her gün başka bir video mesajı paylaşacağız ve Osman Kavala özgür olana kadar durmayacağız,” deniliyor. Şermin Langhoff ve Fatih Akın’ın dergiye verdiği söyleşiyi kısaltarak yayınlıyoruz.

Osman Kavala iki buçuk yıldır hapiste. Şimdiye kadar ne yurtdışındaki protestolar ne de Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) verdiği karar bu durumu değiştirebildi. Başlattığınız kampanyayla ne hedefliyorsunuz?

Langhoff: Osman Kavala davası, Türk hükümetinin her gün nasıl dehşet verici bir yargı suçu işlediğini bize gösteriyor. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nden Kavala’nın derhal serbest bırakılmasını talep eden bağlayıcı bir karar çıktı. Türk yasalarına göre de tutukluluk süresi en çok iki yıl. Buna rağmen Kavala tahliye edilmiyor. Türkiye’de ve Avrupa düzeyinde yasaların çiğnenmesinin bizde yarattığı çaresizlik hissi nedeniyle bu kampanyayı başlattık.
Ayrıca korona salgını nedeniyle insani kaygılarımızın daha çok arttığı bir dönemdeyiz. Artık konu sadece ifade özgürlüğü hakkı değil, yaşam hakkıyla da ilgili… Osman Kavala’nın yanı sıra Ahmet Altan gibi gazeteciler, Figen Yüksekdağ ve Selahattin Demirtaş gibi muhalif politikacılar Türkiye’de hapishanelerinde tutuluyor. Tüm bu isimler risk grubunda, örneğin Osman Kavala 60 yaşın üzerinde. Türkiye’de hükûmetin, korona salgını sürecinde 100 binden fazla mahkûm için çıkardığı af, siyasi mahkumları kapsamıyor.

Akın: Biz bir anlatı oluşturmak istiyoruz: Osman Kavala kimdir? Neyi savunuyor? Neden hapiste? Almanya’da kamuoyuna konuyu anlatmanın nasıl yararlı olduğunu, Deniz Yücel’in özgürlüğe kavuşması sürecinde hayranlıkla izlemiştim. Bununla birlikte, bir film yapımcısı olarak olarak söylüyorum, Yücel örneğinde olayı anlatmak nispeten daha kolaydı: Bir Alman gazeteci Türk cezaevindeydi. Osman Kavala’nın durumunu anlatmak biraz daha zor. Özellikle ‘Kesik’ filmime verdiği destek dolayısıyla Kavala’yla ve kurucusu olduğu Anadolu Kültür’le tanışıyorum ve o zamandan beri, Kavala’yı tüm dünyaya tanıtmanın iyi olacağını düşünüyorum.

Tanıdığınız Kavala’yı anlatır mısınız?

Akın: Osman Kavala sanatçılar için mekânlar yarattı. O liberal, özgürlük odaklı, ilerici bir Türkiye için sembol bir figür. Tabii bu özellikler, eğer paranızı kârlı hisse senetlerine yatırmıyor, daha iyi şeylere harcıyorsanız günümüzde sizi dünya çapında şüpheli konumuna getiriyor.

Langhoff: Osman sürekli bireysel karşılaşmalar arayan biri. İstanbul’dan Gölcük’e, oradan Diyarbakır ve Kars’a kadar Anadolu azınlıklarıyla gerçekleştirdiği sayısız sanatsal projeyi Berlin, Londra, Paris ve New York’a götürdü. Bağlantıları o kadar çeşitlidir ki tek bir kişinin bu kadar çok şeyi nasıl başarabildiğine şaşarsınız.

Kavala da Erdoğan hükûmeti tarafından farklı, demokratik, çoğulcu bir Türkiye savunduğu için mi hedef alındı?

Akın: Evet. Ama dahası da var. Yargıçlar, Kavala’yı Gezi davasında beraat ettirdi ve daha serbest kalır kalmaz bu defa 15 Temmuz darbe girişimini desteklediği iddiasıyla, tamamen farklı bir suçtan yeniden tutuklandı. Dolayısıyla bu dava Türk liderin, bağımsız yargının son kalıntılarına karşı yürüttüğü bir kampanyayla da ilgili…

Langhoff: Beraat veren hâkimlere derhal soruşturma açıldı. Yani yargı üzerindeki baskı bir varsayım değil, bir hakikat. Bir röportajda, Osman Kavala’nın eşi profesör Ayşe Buğra, kocasına karşı takınılan tutumun Avrupa’dan kasıtlı olarak ayrılmanın bir göstergesi olabileceğini ileri sürdü. Açıkçası, Avrupa’yla ve ülkedeki özgürlüğü savunanlarla, muhaliflerle diyaloğu sürdüren bir sesi susturmak istiyorlar.

Kampanyanızın Ankara’da ciddiye alınacağını düşünüyor musunuz?

Akın: Bu insanlara ulaşmakla ilgili. Ankara’daki taksi şoförü ve kuaför Osman Kavala’yı tanıyacak.

Langhoff: Uluslararası kamuoyuyla da ilgileniyoruz. Şubat ayında serbest bırakılıp peşinden tekrar tutuklandığında, Kavala’yı şahsen tanıyan küçük bir grup insanla Berlin’e geldik. Birçok insan Kavala davasının farkında bile değildi, halka daha fazla gitmemiz gerektiği açıktı.

Alman hükümetinden Türkiye ile ilişkilerde ne bekliyorsunuz?

Akın: Baskı oluşturmanın bir yolu varsa, bu yapmalı. Elbette bu zor. Deniz Yücel, rehine pazarlığının bir parçası olmak istemediğini açıkça söylemişti. Biz de Kavala’nın bir takım istekler karşılığında tutulan bir rehine olduğunu düşünüyoruz.

Takip Et Google Haberler
Takip Et Instagram
WP2Social Auto Publish Powered By : XYZScripts.com