Kanal İstanbul, Perinçek ile Erdoğan’ın arasını bozdu

KRONOS 15 Aralık 2019 GÜNDEM

Son yıllarda pek çok konuda birlikte hareket eden AKP ile Vatan Partisi, Kanal İstanbul projesi konusunda fikir ayrılığına düştü.

15 Aralık tarihli manşetinde, Aydınlık Gazetesi “Kanal’ın stratejik çıkmazları” başlıklı haberinde, açık bir biçimde projeye karşı çıktı ve Montrö Sözleşmesi’nden ekonomiye katkısına ve finansına kadar projeye çok boyutlu eleştiriler yöneltti.

Gülenciler’in tasfiyesi, yargının ve ordunun dizayn edilmesi konularında pek çok kez ortak hareket eden tarafların söz konusu ‘çılgın proje’ konusunda neden ayrı düştükleri merak konusu olurken, haberde itirazlar şu şekilde özetlendi:

“Türkiye ekonomik krizden geçiyor. Sıcak para ekonomisinin sonu Türkiye’yi üretim rotasına sokuyor. Kaynakların tasarruf ve üretim için kullanılması bekleniyor. Köklü çözümlere ihtiyaç duyulan bu dönemde geçmiş yöntemlerden biri olan beton ekonomisinin de geçerliliği bulunmuyor.

Projenin birçok boyutu konuşulsa da henüz kim ya da hangi ülke tarafından yapılacağı bilinmiyor. Kanalın 7 yılda yapılması öngörülüyor. Bakanlığın ÇED başvurusuna göre inşaatta beş bin kişi istihdam edilecek (bu rakam daha sonra en az 8 bin olarak açıklandı), 1.5 milyar metreküp arası hafriyat oluşacak (Bu rakam da bir milyar 150 milyon metreküp olarak duyuruldu), bu hafriyatın büyük çoğunluğu kanalın Karadeniz’e doğru çıkış noktasında, sol sahilde planlanan kıyı dolgusu yapımında kullanılacak. Proje kapsamında yerleşim bölgeleri ve yat limanları da inşa edilecek. Daha önce 60 milyar TL olarak açıklanan maliyet 75 milyar TL’ye çıktı. Türkiye’nin böyle bir yatırıma harcayacak kaynağı bulunmuyor.

Projeyle ilgili öngörülerden biri yap-işlet-devret modeli. Bu durumda maliyeti karşılayan devlet, suyolunu kontrol edecek. Karadeniz kıyıdaşı ülkelerin Montrö ile korunan güvenlik talepleri, ABD’nin Karadeniz’e askeri gemilerini sokma isteği düşünüldüğünde bu durumun stratejik tartışmalara ve karmaşaya yol açabileceği değerlendiriliyor.

İktidarın kanal talebinde öne çıkardığı rakamlar da tartışma konusu. Günümüzde yıllık 50 binlerde olan gemi geçişinin 2030’da 65 bin, 2050’de 95 bin, 2070’te 115 bine çıkacağı öne sürülüyor. Konunun uzmanlarından emekli Tümamiral Cem Gürdeniz mevcut boru hatları ve yapılacaklarla beraber, tanker sayısında düşüş yaşanacağını söylüyor. Gürdeniz’e göre Bakü-Tiflis-Ceyhan boru hattı şimdiden boğaz geçişlerini azalttı. Yapımı planlanan Samsun-Ceyhan boru hattı projesi de azalma sağlayacak. Böylece daha düşük maliyetle, boğaz geçişleri rahatlamış olacak.

İstanbul Kanalı savaş gemilerinin Karadeniz’e geçirilmesi için kullanılabilir. Bu durumda Çin’in İstanbul Kanalının yapımını ve işletmesini üstlenmeğe kalkışması, Rusya ile birlikte bir karşı hamle olarak değerlendirilmelidir. Kanalın bir pazarlık konusu edilmesi veya çatışmaya sebep olması ve de Türkiye’nin kendi iradesi dışındaki olaylara sürüklenmesi beklenebilir.

İstanbul Kanalı, Montrö Boğazlar Sözleşmesinin yeniden ele alınmasına sebep olabilir. Montrö Boğazlar Sözleşmesi Türkiye’nin Boğazlardaki hükümranlığı yanında Karadeniz’e sahildar devletlerin güvenliğini de sağlamaktadır. Bu açıdan bakıldığında İstanbul Kanalı ulaşımının da Montrö antlaşmasının kapsamında değerlendirilmesi gerekir. Bu durumda İstanbul Kanalından yabancı devletlerin savaş gemilerinin Karadeniz’e çıkışı da engellenir.”

Takip Et Google Haberler
Takip Et Instagram