‘İnfaz yasası faşist uygulamaları pekiştirecek’

KRONOS 17 Nisan 2020 GÜNDEM

AKP ve MHP’nin oylarıyla TBMM’den geçen ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından da imzalanarak Resmî Gazetede yayımlanan ‘Ceza İnfaz Yasası’ değişikliği ile yaklaşık 90 bin mahkumun tahliye süreci başladı.

Yasada, ‘terör suçlaması’ ile tutuklu bulunan gazeteci, akademisyen, öğretmen, iş insanları, ev kadınları, hamileler ve bebekler kapsam dışında bırakılmasına KHK’lı Platformları Birliği yayımladığı manifesto ile tepki gösterdi.

BİRLİKTE MÜCADELE ÇAĞRISI

“Pek çok yönü hâlâ karanlık 15 Temmuz 2016 darbe girişimini ‘Allah’ın lütfu’ gören ve bunu fırsata dönüştüren siyasi iktidar, ülkede gittikçe daha da baskıcı hale gelen otoriter bir rejim kurdu.” cümlesiyle başlayan manifestoda infaz yasasının faşist uygulamaları pekiştireceği, tek adam diktatörlüğüne hizmet edeceği belirtildi.

“Rejimin bütün hukuksuzluklarına rağmen Anayasa Mahkemesi de dahil hukuki bütün süreçleri sonuna kadar zorlayacağız.” diyen KHK’lı Platformları Birliği, Anayasa Mahkemesini tarafsız olmaya davet etti ve yasaya karşı, başta ana muhalefet partisi olmak üzere tüm muhalefet partilerini ve kamuoyunu bu hukuksuzluğu ortadan kaldırmak için birlikte mücadeleye çağırdı.

Manifestonun tamamı şöyle:

KHK’lı Platformları Birliği’nden Kamuoyuna Duyuru

Pek çok yönü hâlâ karanlık 15 Temmuz 2016 darbe girişimini “Allah’ın lütfu” gören ve bunu fırsata dönüştüren siyasi iktidar, ülkede gittikçe daha da baskıcı hale gelen otoriter bir rejim kurdu.

Darbecilere karşı mücadele gerekçesiyle 20 Temmuz’da ilan edilen Olağanüstü Hal rejiminin asıl hedefi darbeyle ilgisi bulunmayan milyonlarca insan oldu; temel insan hakları askıya alındı, hukuk iktidarın güdümüne sokuldu, medya susturuldu ve iktidara biat etmeyen muhaliflere yönelik büyük bir “cadı avı” başlatıldı.

Terörle, şiddetle en ufak ilgisi olmayan insanlar “terörist” olarak yaftalandı, hukuksuz KHK’larla işlerinden ihraç edildi, mallarına el konuldu, açlığa, yokluğa ve sosyal ölüme maruz bırakıldılar. Bununla da yetinmeyen siyasi iktidar yüz binlerce insanı tutuklayarak hapishanelere doldurdu. Ülke, muhalifler için bir cehenneme dönüştürüldü.

Şimdi de küresel Covid-19 salgını “Allah’ın lütfu” olarak fırsata dönüştürülmeye çalışılıyor.

Hükümet, Korona salgınını bir “halk sağlığı” sorunu olarak görmemektedir. Salgınla mücadele adı altında çıkarılan paketler sermaye sahiplerine hizmet etmekte, gerçek ihtiyaç sahibi olan işçiler, emekçiler, işsizler ve yoksullar için hiçbir adım atılmamaktadır. Hükümet, anayasal görevi olan sosyal devletin gereklerini yerine getirmemiş ve sadece “evde kal” diyerek milyonları salgına karşı savunmasız ortada bırakmıştır.

AKP siyasal, sosyal ve ekonomik olarak ülkeyi yönetememektedir. Ortaya çıkan yönetim krizinin üstünü örtmek için ise topluma baskı, şiddet ve faşizm politikaları uygulamaktadır.

Toplumsal muhalefetin hareketsiz kalmak zorunda olduğu bu salgın günlerini fırsat bilen hükümet ‘Kanal İstanbul’ gibi irrasyonel rant projelerine hız verirken, çıkardığı adaletsiz “infaz yasası” ile yandaşa, mafyaya, tetikçiye, hırsıza, dolandırıcıya, tecavüzcüye gizli af getirmiştir.

Muhalif gördüğü ve “terörist” olarak yaftaladığı, şiddette başvurmayan, eline silah almayan, “özgürlük, demokrasi, hak, hukuk, adalet” için tweet atan, yazı yazan, “savaşa hayır” diyen, yasal olup daha sonra yargının değil iktidarın irtibatlı ve iltisaklı kabul ettiği kurumlarda çalışan, eğitim için çocuğunu gönderen, yasal sendika ve derneklere üye olan, bankada hesabı olan ve para yatıran siyasi mahpusları ve düşünce suçlularını bilinçli bir tercihle hapishanelerde bırakmıştır.

Eşitsizliği, hukuksuzluğu, ayrımcılığı rehber edinmiş AKP+MHP koalisyonu muhalif siyasi mahpusları infaz düzenlemesinin dışında bırakarak onları ölüme terk etmiştir. Aynı zamanda, yasaya son anda eklediği maddeyle; MİT’e cezaevindeki mahpusları alıp sorgulama yetkisi vererek, işkencenin önünü açmıştır.

KHK’lı Platformları Birliği olarak, infaz yasasının bu haliyle faşist uygulamaları pekiştireceğini, tek adam diktatörlüğüne hizmet edeceğini görüyoruz.

Mücadele henüz bitmiş değil. Rejimin bütün hukuksuzluklarına rağmen Anayasa Mahkemesi de dahil hukuki bütün süreçleri sonuna kadar zorlayacağız. İnfaz yasası bu haliyle anayasadaki başta “yaşam hakkını ve eşitlik ilkesini” açıkça ihlal etmektedir.

Anayasa Mahkemesinin bugüne kadar yaptığı uygulamalarla bağımsız olmadığını, adeta siyasal iktidarın aparatı haline geldiğini biliyoruz. Ancak bunlara rağmen yine de Anayasa Mahkemesini tarafsız olmaya, siyasal iktidarın güdümünden çıkmaya ve anayasaya uygun davranmaya davet ediyoruz.

Takip Et Google Haberler
Takip Et Instagram
WP2Social Auto Publish Powered By : XYZScripts.com