‘Güvenli bölgeyi kabul ettiğimiz halde Erdoğan saldırdı’

KRONOS 03 Ocak 2020 GÜNDEM

ARŞİV

Demokratik Toplum Hareketi (TEV-DEM) Yürütme Kurulu Üyesi Aldar Halil, Türkiye’nin Kuzey Suriye’ye askeri müdahale için gerekçe gösterdiği ‘güvenli bölge’ ile ilgili önemli açıklamalar yaptı.

Halil, Türkiye’nin topraklarına bir saldırı düzenlememesi için güvenli bölgeyi ve diğer şartları kabul ettiklerini, buna rağmen Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın saldırıyı düzenlediğini açıkladı.

ANF’ye konuşan Halil, “Türk devletine ya da Erdoğan rejiminin bölgemize dönük saldırılarına yol vermemek (saldırı bahanelerinin oluşmaması) için her türlü çabayı (diplomatik, siyasi vb.) gösterdik. Bu bizim için ağır ve zordu. Halkımızın ve bölgemizin savaş içerisine girmemesi için James Jeffrey’in geliştirdiği inisiyatifi kabul ettik. ABD-Türk ve şüphesiz bizim de arasında bulunduğu bir ‘Güvenli bölge’ konusunda anlaşma yapılmasına izin verdik” ifadelerini kullandı.

Ankara’nın Suriyeli mültecileri yerleştirmek için Kuzey Suriye’de kurmak istediği güvenli bölgenin, askeri harekat öncesinde müzakereler sırasında kabul edildiğinin altını çizen Halil, “Bu temelde bir ‘Güvenli bölgenin’ oluşturulması kabul edildi. Bu ‘Güvenli bölge’ içerisinde SDG (Suriye Demokratik Güçleri) güçlerinin sınırdan uzaklaşması, ağır silahları bölgeden çıkartması, savaş için hazırlanan mevzi ve tünellerin yıkılması ile ABD-Türk güçlerinin bölgede devriye atması gibi Türklerin istediği birçok şey yönetimimizce kabul edildi” dedi.

Halil bu konuda şunları söyledi:

“Yönetimimiz ‘Her ne kadar ağır ve zahmette olsa biz bunları kabul edelim ki en azında saldırı olmasın ve bölgemiz savaşa girmesin’ diye düşündü. Ancak sen ne kadar adım da atsan taviz de versen Erdoğan saldırma kararını vermişti. Bu bahaneyi görmesi yeni bir şey çıkarırdı. Erdoğan işgal planlarıyla Osmanlı dönemini geri getireceğini söylüyor.

Yeni bir Osmanlıyı kuracağını söylüyor. Tüm anlaşmalara ve James Jeffrey’in ‘tamam, okey ve anlaştık’ demesine rağmen Erdoğan kendini hazır gördüğü zaman saldırısını başlattı. Hemen anlaşmayı bir tarafa bırakarak ‘saldıracağım’ dedi. Çünkü ‘kendi çıkarlarım öyle istiyor’ dedi. Yani Erdoğan, anlaşmayı çiğnedi ve saldırdı. Bu bir taraftan bizim savaşı değil de barışı ve özgürlüğü istediğimizi ispat ediyor.

Hiçbir zaman biriyle savaşa girmek istemiyoruz. Sadece demokratik sistemimizi ve halk kardeşliğini istiyoruz. Kendimizi ve halkımızı korumak istiyoruz. Hiçbir zaman kimseyi tehdit etmedik. Bunun ispatı da ‘Güvenli bölge’ için istenen her şeyi kabul etmiştik. Bu ciddi bir konudur. James Jefrrey ‘tamam’ dedi ancak sonradan göründü ki tamam değil. Elimizde net bilgiler bulunmuyor ki ‘James Jeffrey acaba Erdoğan’ın bu saldırıları yapacağını biliyor muydu, beraber ortak bir plan içerisindeydi yoksa Erdoğan onu da mı kandırdı. Ona tamam dedi ama kendi bildiğini yaptı’ doğrulayabilelim. Bu ancak farklı-farklı araştırmalar sonucu öğrenilir.”

“Direniş ve mücadelemiz 2020 yılında da aralıksız sürecek” yorumunu yapan Halil, “Türk devletinin bize dönük saldırıları olduğu zaman çevremizdeki ve yabancı toplumlar, insan hakları, barış ve özgürlük savunucularının tamamı devrimimizin yanında durdu ve işgal saldırılarına karşı tutum gösterdiler. Bunlar kendiliğinden olmadı. Eğer daha öncesinde çalışma yürütülmeseydi, daha öncesinde bizim gerçekliğimizi anlamamış olsalardı bizim yanımızda tutumlarını göstermezlerdi. Aynı şekilde sistemin resmi ilişkilerin etkisi de var. Yani devletlerle olan ilişkiler görmezden gelinemez” görüşünü dillendirdi.

Takip Et Google Haberler
Takip Et Instagram