Geçim sıkıntısı intihar nedenleri arasında ikinci sıraya yerleşti

Karar alıcılar ve medya pembe tablolar çizse de gerçekler çok daha karanlık. İstanbul Fatih’te 4 kardeşin ölümüyle başlayan, Antalya’da 4 kişilik ailenin toplu intiharıyla devam eden sürecin kökleri çok daha derin.

KRONOS 12 Kasım 2019 EKONOMİ

TURGUT TURAN |

Türkiye, alışkın olduğu krizlerden çok farklı bir ekonomik bunalımın içinde. Karar alıcılar ve medya pembe tablolar çizse de gerçekler çok daha karanlık. İstanbul Fatih’te 4 kardeşin ölümüyle başlayan, Antalya’da 4 kişilik ailenin toplu intiharıyla devam eden sürecin kökleri çok daha derin. Son 3 yılda atanamayan öğretmenler, ekonomik sıkıntılarla intihar edenleri bireysel olarak görün kamuoyu son iki olayın şokuyla sarsılırken, yaşananlar çok daha kötü günlerin habercisi olabilir. Ülke, ekonomik krizin en ağır sonuçları arasında yer alan ailelerin parçalanması, intiharlar ve toplumun çökme tehlikesiyle karşı karşıya…

5 Kasım akşamı Türkiye’nin gündemi, Suriye’deki son gelişmeler, Amerika Birleşik devletleriyle yaşanan kriz ve kış gelmesine rağmen yaz mevsimini andıran hava sıcaklıklarıydı. İstanbul’un Fatih ilçesinde 1. katta oturan 4 kardeşi merak eden komşular ertesi gün Türkiye’nin gündemini değiştirecek büyük bir olayı başlatacaklarından haberdar değillerdi. Polis ve AFAD ekipleri komşuların ihbarıyla eve girdiklerinde 4 kardeşin cansız bedeniyle birlikte ülke genelinde çığ gibi büyüyen bir trajedinin son halkasıyla karşılaşacaklarını bilmiyordu. 48 yaşındaki Cüneyt Yetişkin, 54 yaşındaki Oya Yetişkin, 60 yaşındaki Kamuran Yetişkin ve 56 yaşındaki Yaşar Yetişkin yaşadıkları ekonomik krize dayanamayıp hayatlarına son vermişti. Alışveriş yaptıkları mahalle bakkalı, hergün 6-7 ekmek aldıklarını söylediği kardeşlerin 2.260 lira veresiye borçları olduğunu söylüyordu. Annelerinin ölümünden sonra birbirlerinden ayrılmayıp aynı evde yaşayan Oya Yetişkin Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi’nde modellik yaparken, Yaşar Yetişkin motorlu kurye olarak çalışıyordu. Çalışmayan iki kardeşten Cüneyt Yetişkin sara hastasıydı.

Sabah gazetesi yazarına göre algı operasyonu

Hikâyenin ayrıntıları ortaya çıktıkça, 4 kardeşin çektiği ekonomik sıkıntılar yüzünden yaşadıkları trajedi gözler önüne serilirken, uzun zamandır medyada dikkat çekmeyecek şekilde sunulan, 3. Sayfa haberleri arasında kaybolan ülkenin en büyük sorunlarından biri ortaya çıkıyordu. Tam bu sırada, ana akım medyada olay farklı biçimde işlenmeye başladı.
Bazı gazeteler Oya Yetişkin’in çıplak modellik yaptığını, kardeşlerin yardım istemediğini öne çıkarmaya başladı. Sabah gazetesi yazarı Dilek Güngör ise 8 Kasım Cuma günü yayınlanan yazısında “Tabii, BBC topa girer de Cumhuriyet’i Birgün’ü durur mu! Sosyal medyadaki ‘etki ajanları’ devreye sokulmaz mı? Hemen ‘Susmayın’ hasthagleri açıldı. İyi Parti, CHP üzerine atladı. Halkevleri eyleme çıktı. Belli ki, birileri bir şeyleri kaşımaya çalışıyor” diyerek intiharlara sebep olan ekonomik krizin algı operasyonu olduğunu ileri sürüyordu. Hürriyet’ten Ertuğrul Özkök ise “Acaba Oya Yetişkin’in beyni öldükten sonra 10 dakika 38 saniyede neleri hatırlamıştır?” sorusuyla farklı bir bakış açısı sunma gayretindeydi.

Antalya’da işsizlik bir aileyi ölüme götürdü

Kamuoyu yaşananları tartışırken, bu kez ülkenin farklı bir köşesinden, Antalya’dan toplu intihar haberi geldi. Konyaaltı ilçesinde yaşayan aralarında 5 ile 9 yaşlarında 2 çocuğun bulunduğu 4 kişilik aile intihar etmişti. Baba Selim Şimşek bıraktığı notta, ‘9 aydır işsizim, artık yapacak bir şeyim yok” diyordu. Eve giren polis ekipleri, anne babayla birlikte çocukları Ceren ile Ali Çınar’ın ele ele tutuşmuş cansız bedenlerini buldu.

Yaşananlar uzun zaman önce yuvarlanmaya başlayan çığın vicdanlara vuran ilk dalgasıydı. İstanbul ve Antalya’daki intiharlar ne ilkti ne de son olacaktı. Her iki olayın sebebi, uzun zamandır görülmek istenmeyen, üçüncü sayfa haberleri arasında kaybolan bireysel olduğuna inanılan trajedilerle aynı kökten besleniyordu. Her iki olayın sebebi diğerlerinde olduğu gibi ülkede yaşanan ekonomik krizdi.

“Ayakkabı kutularındaki paralara FETÖ kumpası diyenler faiziyle geri aldılar”

Türkiye’de yaşayan büyük bir kesim, geçtiğimiz Eylül ayında Ankara Güvenpark’ta 59 yaşındaki Recep Peker’in, “Faturalarımı ödeyemiyorum, işsizim, adalet istiyorum” diye bağırarak kendini ateşe vermesini unutmuştu. Yangın tüpüyle söndürülen alevlerin ardından hastaneye kaldırılan Peker, intihar etmeden önce yazdığı mektupta; “Tek güvendiğim adalet, yokmuş. Beni yedi sene süründürdüler. Ayakkabı kutularındaki paralar için bizim değil FETÖ’nün kumpası diyenler, aynı paraları faiziyle birlikte geri alırken ben 7 sene çile çektim, aç kaldım. Fakat asla adaletten umudumu kesmedim. Şimdiyse adaletin, zenginin, gücü olanın yanında olduğunu anladım.” diyordu.

Uyaranlar hain ilan edildi

Recep Peker, ekonomik sebeplerle giderek artan intihar olaylarını yazdığı mektupta en yalın haliyle anlatırken, yaşanan tehlikeyi kamuoyuyla paylaşan başkaları da vardı. CHP Ankara Milletvekili ve Parti Meclisi (PM) üyesi Tekin Bingöl, Recep Peker’in Güven Park’ta kendini yakmasından üç ay önce, bu yılın haziran ayında yaptığı açıklamada son iki yıldır ekonomik kriz nedeniyle intihar edenlerin sayısında büyük bir artış yaşandığına dikkat çekmişti.

Türkiye’nin tarihinde hiçbir zaman bu kadar yoğun ekonomik kriz nedenli intihar vakaları ile karşılaşmadığını dile getiren Bingöl, “Yoksulluk, geçim sıkıntısı, işsizlik, borç ve çalışma koşullarının kötü olması intiharlarda başı çekiyor. İşçi intiharlarının en önemli nedenleri olarak borç, mobbing ve işsizlik” diyerek yaklaşan tehlikeye karşı toplumu uyarmaya çalışmıştı.

Geçim sıkıntısı 2. sırada

Bingöl’ün hazırladığı İşyerleri mezara dönerken: İşçi, avukat, doktor, öğretmen intiharları başlıklı raporda son 6 yıldaki veriler inceleniyordu. ‘Geçim zorluğu’nun Türkiye’de intihar nedenleri arasında 2. Sıradaydı. Güvencesiz çalışma politikalarının yaygınlaşması, yoğunlaşan mobbing gibi sebeplerle banka çalışanlarından güvenlikçilere, çiftçilerden sağlıkçılara kadar hemen hemen her meslekte işe bağlı intiharlar artmıştı. Raporda geçen rakamlar korkutucuydu. İşçiler, öğretmenler, sağlık çalışanları, avukatlar arasında ekonomik krize bağlı intiharlar katlanarak artıyordu.

Çalışma şartları yüzünden intiharlar 5 kat arttı.

Türkiye’de işçi intiharlarının işsizlik ve güvencesiz çalışmayla doğru orantılı arttığına dikkat çekilen raporda, 2013’te 15, 2014’te 25, 2015’te 59, 2016’da 90, 2017’de 89 ve 2018’de de 73 işçinin hayatına son verdiğine dikkat çekilerek, son 6 yılda işe bağlı sebepler yüzünden yaşanan intiharların 5 kat artıp 351 kişiye ulaştığı belirtiliyordu.

Atanamayan öğretmenler intihar ediyor

2002 yılında atanamayan 70 bin öğretmen varken bugün rakam 500 bin civarında. Atanamadığı için travma yaşayan gençlerin durumu ancak bireysel trajedilerde hatırlanıyor. Oysa basit bir internet taraması yaşananları tüm gerçekliğiyle ortaya koyuyor. Doğukan Özyılmaz ve Ersin Turhan, kamuoyunun unuttuğu isimlerden. Çanakkale’de uzun süredir maddi sıkıntı içindeki atanamayan öğretmen Doğukan Özyılmaz, kız arkadaşından aldığı borcu ödeyemeyince kendini öldürdü. 31 yaşında olan Ersin Turhan, İstanbul Gazi Kent Ormanı’nda bir ağaca kendini asarak intihar ettiğinde cebinden 10 lira çıkmıştı. 2017’de İzmir’de canına kıyan İbrahim Yeşilbağ’ınsa cebinde 6 lira vardı.

2.5 yılda 100’den fazla öğretmen

OHAL’den bu yana atanan öğretmenlerin sözleşmeli olarak işe alınmaya başladığına dikkat çeken uzmanlar, atanamadığı için ciddi travma yaşayan öğretmenlere dayatılan çalışma koşullarının da kötüleştiğini vurguluyor. 2017 yılında 52 öğretmen kendi elleriyle yaşamına son verirken, bu rakama 2018 ve 2019 yılının ilk yarısı eklendiğinde intihar eden öğretmen sayısı 100’ü aşıyor.

Sağlık çalışanlarının sayısında artış

2016’da 11’i hekim, 56’sı hemşire, 62’si diğer sağlık personeli 129 kişi; 2017’de 3’ü hekim, 53’ü hemşire, 66’sı diğer personelden oluşan 122 kişi yaşamına son verdi. Ekonomik baskılar sebebiyle son 10 yılda sayıları yüzde 75 artan avukatlar arasında da intiharlar başladı. İşsizliğin yüzde 6 düzeyinde olduğu avukatlık mesleğinde son bir yılda geçim zorluğu ve baskı sebebiyle 12 avukat intihar etti.

Eski Bakan: “Gösteriş için intihar ediyorlar”

Fatih semtinde intihar eden 4 kardeşin ardından sabah yazarı Dilek Güngör’ün algı operasyonu yapılıyor diye yazarak ekonomik kriz sebepli intiharları reddetmesi bireysel bir bakış açısı değil. Karar alıcılar ekonomik krizin varlığını inkar ettiği gibi, intiharların da bununla ilgisi olmadığını düşünüyor. 2016’da dönemin Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda milletvekillerinin eleştirilerini yanıtlarken, intihar haberlerinin özendirici olamaması için verilmemesi gerektiğini vurgulayıp atanamayan öğretmenlerin gösteriş için kendini öldürdüğünü söylemişti.

Yoksulluk sınırı 6 bin 705 lira

TÜRK-İŞ’in (Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu) otuz iki yıldan bu yana aralıksız olarak her ay düzenli olarak yaptığı “açlık ve yoksulluk sınırı” araştırmasının 2019 Ekim ayı sonucuna göre 4 kişilik bir ailenin aylık gıda harcaması tutarı (açlık sınırı) 2.058,46 lira. Gıda harcaması ile birlikte giyim, konut (kira, elektrik, su, yakıt), ulaşım, eğitim, sağlık ve benzeri ihtiyaçlar için yapılması zorunlu diğer aylık harcamalarının toplam tutarı ise (yoksulluk sınırı) 6.705,08 lira olarak belirlendi. İntihar edenlerin cebinden çıkan para miktarıyla karşılaştırıldığında yukarıdaki rakamlar yaşanan çaresizliğin de boyutlarını gözler önüne seriyor.

16.8 milyon kişi yardıma muhtaç

Bürokratlar, gazeteciler, iktidar partisine mensup kişiler aksini iddia etse de Türkiye’de halk giderek yoksullaşıyor. Cumhurbaşkanlığı 2020 Yıllık Programı’nda yer alan bilgilere göre, 16 milyon 831 bin kişi devlet yardımıyla ayakta duruyor. Bu rakam ülke 82 milyonluk Türkiye nüfusunun neredeyse yüzde 20’sine denk geliyor. 2017’de 3.1 milyon olan Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı tarafından verilen tüm sosyal yardımlardan yararlanan hane sayısı. 2018’de 3.4 milyon oldu.

Yeterli geliri olmadığı için Genel Sağlık Sigortası (GSS) primleri devlet tarafından karşılananların sayısı da 6.6 milyondan 6.9 milyona yükselmiş durumda. Bu duruma Türkiye ekonomisinin kırılganlığı da eklendiğinde ortaya çıkan manzara daha da karamsar bir tablo çiziyor. Elektriğe 1 Ekim’de yapılan yüzde 15’lik zamla beraber bu yıl elektriğe yapılan zam yüzde 60’a dayandı. Öte yandan Fırıncıların, İstanbul Ticaret Odası’na (İTO) sundukları, ancak ağustostan beri reddedilen ekmek zammı talebi, bu kez komisyonda görüşülmek üzere kabul edildi. Yeni yıla girmeden İstanbul’da satılan 200 gram ekmeğin 1.25 TL’den 1.40 TL’ye, 250 gram ekmeğin 1.50 TL’den 1.75 TL’ye çıkması bekleniyor.

Kırmızı et, Avrupa’dan pahalı

Uzmanlar, Türkiye’de Kurban Bayramı’ndan 1.5 ay sonra kırmızı ete yüzde 20 zam beklenmesine rağmen, sanayiciler, tüketim düştüğü için bunun gerçekleşmediğini, balık sezonunun bitmesiyle yapılması planlanan zammın yeniden gündeme alınacağını dile getiriyor. Et ve Süt Kurumu verilerine göre, kuzu karkasın kilosu, asgari ücretin 1050 Avro olduğu İspanya’da 29.82 lira (4.58 Avro), asgari ücretin 1489 Avro olduğu İngiltere’de 28.19 lira (4.33 Avro) iken, asgari ücretin 318.2 Avro olduğu Türkiye’de ise 41 lira.

Ekonomik krizlerin sosyal tehlikesi

Yetkililerin ekonomik krizi reddeden anlayışına rağmen Türkiye’de kırılgan ekonomisi, artan işsizlik oranları ve bozulan gelir dengesiyle vatandaşları üzerindeki psikolojik baskının giderek artmasına neden oluyor. Ekonomik krizlerin sosyal yaşamdaki sonuçları arasında sayılan aile huzurunun bozulması, boşanmaların artması ve intiharların fazlalaşacağına dikkat çekerek, önlem alınmadığı takdirde, yaşananların toplumun çökmesine sebep olacağından korkuyor.

Takip Et Google Haberler
Takip Et Instagram
WP2Social Auto Publish Powered By : XYZScripts.com