Dur yolcu, bakmadan geçme!

Yoldan geçen her insanın durup yolda ne oluyor diye etrafına bakmamak, baksa da görmemek, görse de tepki vermemek için kendince bir bahanesi vardır.

ŞENGÜL ÇELİK 13 Mart 2022 GÖRÜŞ

Her insan dünyaya biricik zenginliği olan, kendisine bahşedilmiş bir yaşam süresi ile gözlerini açar. Her insanın beraberinde getirdiği yegâne ortak hazinedir yaşam, onun dışında sahip olduğu varlıklar kişiden kişiye değişebilir. Kimi kendini dört gözle bekleyen bir anne babanın ocağında gözlerini açarken kiminin gelişi anasına mezar olur. Kimi hastanelerin beş yıldızlı özel odalarında ilk çığlıklarını atarken kimi korku dolu bir sığınaktaki ağlamalara karıştırır ağlamalarını. Kimi 100. yaş gününü pembeler içinde halkı selamlayıp sarayda ailesi ve torunları ile kutlarken kimi daha 3. senesinde ailesinin zalimden kaçarken çıktığı zorlu yolculukta ömrünü kıyıya vurarak sonlandırır. Her ne olursa olsun insanlık için hâlâ bir muamma olan ölüm arkasında hep bir iz bırakır. Bazen görünür, bazen görünmez bir yaşam izi.

İnsanlık, tarih boyunca iyi ile kötü arasındaki mücadelenin dengesine göre şekil almıştır. İnsan kimi zaman Mephistopheles’in karanlığında yanlıştan yanlışa zevk peşinde koşan bir Faust olmuştur. Kimi zaman ise “Komşusu açken tok uyuyan bizden değildir.” yahut “Tanrını tüm kalbinle, ruhunla, aklınla sev! Komşunu da kendin gibi sev,” diyen ilahi kaynaklı rehberlerin aydınlattığı yolun ışığında geceleri uyumayıp ihtiyaç sahiplerine sırtında erzak taşıyan bir Zeynel Abidin ya da yolda rastladığı, giyecekleri çalınıp dövülerek ölüme terk edilmiş yaralıyı kendisi gibi görüp tedavi eden merhametli iyi bir Samirî olur insan.

HAYAT BİR YOL, ÖMÜR YOLCULUK

Hayat aslında bir şekilde yola benzer, ömür de yolculuğa. Hiç bitmeyecek gibi gelen ama her zaman herkes için kaçınılmaz son durak olan ölüme varan bir yolculuk. İnsan, çoğu zaman kendisine bahşedilmiş bu biricik sermayenin kıymetini, kaybedeceği ya da kaybetme tehdidine maruz kalacağı ana kadar anlamaz ve gün gelir denizin altında, dağın yamacında ya da bir mağarada saklı kilidi açılmamış elmaslar, yakutlarla dolu hazine sandığı gibi gömülür gider. John Strelecky’nin çok satanlar listesine girmiş kitabı Dünyanın Kıyısındaki Kafe‘nin önsözünde dediği gibi, elimizdeki biricik sermayemiz olan ömrümüzü her geçen gün daha çok daha çok paraya değiştiriyoruz. John’un sorusu aslında hepimizi ilgilendiriyor: Neden buradayız?

20 Ocak 2022 de İsviçre asıllı Fransız fotoğrafçı Réne Robert, Paris’in işlek bir caddesinde düşüp saatlerce yerde yattıktan sonra hiç de işlek olmayan Türk-Yunan sınırındaki göçmenler gibi donarak öldü. Tıpkı onlarca yüzlerce hatta binlerce komşumuz sayılabilecek mağdur insanların, diğer insanların empatiden yoksunluğu ve kayıtsızlığının kurbanı olup doğal afet, savaş, kıtlık, hastalık benzeri herhangi bir çeşit kötülük sonucu ölmesi gibi Robert da korkunç bir kötülüğe maruz kalarak öldü. Ölümü, Fransız gazeteci Michel Mompontet tarafından kayıtsızlık cinayeti olarak nitelendirildi. Kimsenin bilmediği kamplara ya da cezaevlerine kapatılıp işkence ile ölmek yahut bu tarz işkencelerden kurtulmak için çıkılan yollarda kimi zaman boğularak kimi zaman donarak ölmek ne kadar acı ise her gün kullandığı işlek bir sokakta düştüğü yerden kimse tarafından el uzatılıp kaldırılmadığı için donarak ölmek de bir o kadar acı.

Savaşlarla yoğrulmuş dünyamızda acı siyasi tarih bir daha tekrar etmesin diye uluslararası kanunlar çıkarılsa da bireyler komşusunu kendi gibi sevmedikçe huzura ve barışa erişmek kolay olmayacaktır. Mephistopheles’in ve nefsinin gösterişli aldatmacalarına yenik düşen ruhunu satarak bilgi bulacağını sanan Faust gibi günümüz insanı da işe güce dalıp tek hazinesi olan hayatının karşılığında daha fazla maddiyata ve hazza esir olursa en yakın çevresindeki mağduriyetlere duyarsızlaşır. John’un bir kafede muhatap olduğu “Neden buradasın?” sorusundan kaçarak yaşayan duyarsız insan komşusuna empatiden ve merhametten yoksunlaşarak sadece kendi hayatının gizli bir hazine gibi gömülmesine değil dünyanın da zulmette boğulmasına neden olur.

SEYİRCİ ETKİSİ

Réne Robert’in umursamazlıktan ölmesine benzer bir olay 13 Mart 1964 New York’ta yaşanmıştır. Çalıştığı işyerinden dönerken sitesinin çok yakınında yaklaşık 1 saat süren boğuşma sonrası bıçaklanarak öldürülen Kitty Genovese cinayeti New York Times gazetesinin ‘38 kişi duydu ama kimse ilgilenmedi’ şeklinde yaptığı abartılı bir haber sonrası duyulur ve büyük bir sansasyona neden olur. İlk saldırı sonrası polis aranmış ancak yetkililer konuya gereken önemi vermemiştir. İkinci saldırıdan sonra ağır yaralanan Kitty için ambulansın gelmesi onu kurtarmaya yetmemiştir. Abartılı bir gazete haberi olsa da komşusu saldırıya uğrarken sadece seyreden ama harekete geçmeyen insanlar çokça tartışılır ve olay psikoloji kitaplarına Genovese Sendromu, seyirci etkisi ya da seyirci apatisi olarak geçer.

Günümüz bilim adamları lloT (Industrial Internet of Things) ile insanları, verileri ve makineleri birbirine bağlayıp iletişimini sağlayacak seviyeye getirerek sanayi 4.0 başlatmış olsalar da maalesef birçok insan henüz kendi çevresindekilerle sağlıklı iletişim kurup savaş, işkence, taciz, doğal afet gibi herhangi bir kötülüğe maruz kalan mağdurlara ya da yolda yatan birine yardım eli uzatmaktan mahrum.

Elbette Robert’in hayatını noktaladığı yoldan geçen her insanın durup yolda ne oluyor diye etrafına bakmamak, baksa da görmemek, görse de tepki vermemek için kendince bir bahanesi vardır. Kim bilir belki birileri ek mesaisinden yorgun argın çıkmış koşarak gidiyordu evine, kimi sevgilisi ile buluşmaya kimi gece vardiyasında çalışmaya. Savaş, yoksulluk, yoksunluk, zalimin zulmü altında inleyen kaçmaya çalışıp yolda başka zulümlere maruz kalan insanlar için tüm bu kötülüklerden daha büyük bir acı kaynağı ise komşusunun vurdumduymazlığı.

Çok büyük kötülükler ancak fedakarlıklar ve iyiliklerle savulur. Yola çıkış sebebimiz ne olursa olsun yürüdüğümüz her yol bizi bir yere taşır ve her yolun bir sonu vardır tıpkı hayatlarımız gibi. Zor bir kışın arkasından gelen bahar gibi barış ve huzur dolu bir dünyaya uyanabilmek için belki de bu hayat yolunda ara sıra kendimize: Dur yolcu! Yolda düsen, kalan biri var mı dön bak! Varsa ona mutlaka yardım et çünkü senin burada olma nedenin asıl budur demeli. Makinelerin bile birbiri ile iletişim kurabildikleri dünyamızda komşumuz kim diye sorulacak olursa eğer o, insanların birbirlerinin acısını görebildiği, mağduriyetine tanıklık edebildiği, kıtalararası iletişimi kolaylıkla kurabildiği günümüzde ‘çağdaşın olan tüm insanlıktır’.

Takip Et Google Haberler
Takip Et Instagram
WP2Social Auto Publish Powered By : XYZScripts.com