28 Şubat’a direnen ‘Asena’ nerede? Bir Meral Akşener portresi

Geçen hafta Akşener’in Erdoğan ile görüştüğü konuşuluyordu kulislerde, bu hafta Babacan ve Davutoğlu ile yeni bir oluşuma gidecekleri. Ama Millet İttifakı’nın her ankette önde olduğu şu günlerde ilginç değil mi sizce? Bana sorarsanız seçmeni Akşener’den hala 28 Şubat sürecindeki tavrını bekliyor.

FİKRİ DOĞAN 13 Şubat 2022 PORTRE

‘Tarife sığmıyor aşkın anlamı
Ancak çeken bilir bu derdi gamı
Bir kördüğüm baştan sona tamamı
Çözemedim çözülmüyor Mihriban…”

diye bitiriyor Abdürrahim Karakoç. Dillere pelesenk olan Mihriban türküsünü hepiniz bilirsiniz. Şiirdeki 6 dörtlükten 3’ünü kullanmış Musa Eroğlu. Yabancı geldiyse o yüzdendir. Karakoç aşkı çözememekten şikayetçi, ben de Meral Akşener’i. Nasıl çözeyim ki; milliyetçi bir ailede başlayan hayat, üniversitede Abdullah Çatlı ile tanışma sonra DYP’de siyasete başlama, İçişleri Bakanlığı, 28 Şubat’ın en ağır günlerinde askeri vesayete ölümüne başkaldırı, AKP’nin kuruluşuna imza, sonra MHP günleri, ardından Bahçeli’yle ters düşme, İYİ Parti’yi kuruşu, siyasette kilit isim haline gelme, tam Millet İttifakı zafere doğru giderken ‘yan çizme’ emareleri…

DİLİM DÖNDÜĞÜNCE AKŞENER KÖRDÜĞÜMÜNÜ ÇÖZMEYE ÇALIŞAYIM 

Bakın sadece siyasi hayatının özetini okumak bile insanı yoruyor. Şimdilerde Akşener ve ekibinin Millet İttifakı’ndan ayrılacağı dedikodularının ayyuka çıkması bile Akşener’in portre köşemize konuk olmasına yeter de artar. Ben Meral Akşener’i anlatırken, dilim döndüğünce bu kördüğümü çözmeye çalışayım. Allah aşkına siz de bir el atın. Zira bu tek başına çözülecek bir mevzu değil

Tahir Ömer Bey ve Sıdıka Hanım’ın ortanca kızı olan Meral Akşener, 1956’da İzmit’te dünyaya geldi. Selanik göçmeni bir ailenin kızı olan Meral, daha küçük yaşlardan itibaren sert mizacı ile dikkat çekiyordu. Bursa’da öğretmen lisesini bitirdikten sonra İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü’nü kazandı. 1979’da mezun olduktan sonra 3 yıl tarih öğretmenliği yaptı. Ardından yüksek lisans ve doktorasını bitirip Kocaeli Üniversitesi’nde İnkılap Tarihi hocası oldu. Bir süre bu üniversitede derslere girdikten sonra, bölüm başkanlığına kadar yükseldi. Öğrencileri Akşener’i eğlenceli ama sert ve mesafeli biri olarak hatırlıyor.

ÜLKÜCÜLERİN KAHVEHANESİNDE ÇATLI TANIŞTIRIR MERAL HANIM İLE EŞİNİ 

Meral Akşener, 1980 yılında makine mühendisi Tuncer Akşener ile evlendi ki tanışma ve evlilik hikayeleri ile ilgili çok ilginç anekdotlar var. Söylenen o ki, Meral Akşener daha evlenmeden önce yani hala Meral Gürer iken, üniversitede girişkenliği ile öne çıkar. Aileden milliyetçi olan Meral, üniversitedeki ülkücü gençlik arasında da popülerdir. Ülkücülerin takıldığı bir kahvehanede Meral, Abdullah Çatlı ile tanışır. Çatlı da Meral’i şimdiki eşi Tuncer beyle tanıştırır. Birbirlerine aşık olan ikili 1980’de evlenerek 42 yıllık beraberliğin imzasını atar. Valla işin doğrusu Meral Akşener’in hayatından ancak bu kadar magazin çıkarabildim, gerisi siyasi mücadele. (Halbuki Çiller öyle miydi?)

Daha üniversitede hoca iken siyasete girme teklifleri alan Meral Akşener, uzun süre bu teklifleri reddeder. Ancak 1994 yılında Doğru Yol Partisi’nden gelen Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkanlığı adaylığına ‘hayır’ diyemez. 1994 seçimlerinde DYP adayı olur ancak seçimi kazanamaz. Şimdi tam burada kafalara takılan bir soruya cevap arayalım. Sene 1994, Akşener popüler bir üniversite hocası ve Alparslan Türkeş daha MHP’nin başında. Akşener gibi çekirdekten ülkücü bir isim mi MHP’de istenmedi yoksa Akşener mi MHP’yi istemedi orası biraz karışık. Biraz araştırdım, o dönemde Kocaeli MHP teşkilatının dobra hali sebebiyle Akşener’e sıcak bakmadığını öğrendim. Sizin anlayacağınız Akşener o dönemde ‘Ya İzmit’te bir numara olarak ya da olmam’ diye rest çekmiş MHP il yönetimine. Onlar da istememiş haliyle. En azından benim öğrendiklerim bu kadar.

MEMLEKETİN GERİM GERİM GERİLDİĞİ DÖNEMDE İÇİŞLERİ BAKANI OLDU

Siyasete çabuk ısınan Akşener, bir sene sonra 1995 genel seçimlerinde bu kez milletvekilliği seçiminde şansını dener ve Meclis’e girmeyi başarır. Başarır başarmasına ama memleket gerim gerim gerilmektedir. Erbakan önderliğindeki Refah Partisi seçimden birinci parti çıkmış, askerden, siyasilere, hukukçulardan medyaya kadar herkes ‘Şeriat geliyor’ çığırtkanlığı yapmaktadır. Erbakan-Çiller hükümeti kurulur, ardından 3 Kasım 1996’da Susurluk kazası olur. Skandalların ortasındaki isim olan İçişleri Bakanı Mehmet Ağar görevinden istifa edince, bakanlık daha bir yıllık siyasi Merak Akşener’e teklif edilir.

Süreç 28 Şubat’a doğru evrilmektedir ve daha 40 yaşındaki üniversite hocası Meral Akşener, savaşın tam ortasında kalır. Meral Akşener İçişleri Bakanı olduktan sonra ayağını tozuyla PKK lideri Öcalan’a ‘Ermeni dölü’ diyerek bir polemiğe neden olur. Meclis’teki tartışmaların ardından bu sözleri nedeniyle özür dileyen Akşener, “Ben Türkiye’de yaşayan Ermenileri değil, genel olarak Ermeni ırkını kastettim” cümlesiyle acemiliğini perçinler.

DEVİR ŞİMDİLERDE AKP YANDAŞI OLANLARIN MUHAFAZKARLARA KAN KUSURDUĞU DEVİRDİR

Allah’ı var Akşener acemidir ama acemi olduğu kadar da cesurdur. Devir 28 Şubat devridir. Bugünün anlı şanlı marketlerinde ‘İrticaya destek verdikleri için aşağıdaki firmaların ürünleri marketimizde satılmamaktadır’ diye camlara muhafazakar sermayenin firmalarının isimlerinin asıldığı dönemdir. Devir, ‘içki içmiyor’ diye insanların ordudan atıldığı devirdir. Şimdi hükümet sermayesinden mahrum kalmamak için AKP’ye şirinlik yapan nice anlı şanlı yazarın ve gazetecinin muhafazakarlara kan kusturduğu dönemdir. Asker, bürokrasi, hukukçular, medya el ele vermiş, hükümeti indirmek için abanmaktadır. İşte bu havada gerçekleşen 28 Şubat 1997’deki o meşhur MGK’da askerin karşısında İçişleri Bakanlığı’nda oturan isimdir Merak Akşener. Askeri vesayete direnmekte kararlı olan Akşener, askerle işbirliği yaptığını iddia ettiği dönemin Emniyet Genel Müdürü Aaaddin Yüksel’in yerine Kemal Çelik’i getirmek istedi. ‘askere ve Demirel’e yakın olan Yüksel, bu karara direnip görevini bırakmamakta ısrar edince Akşener, ‘Asena’lığını gösterdi. Bir gece yarısı yanına Kemal Çelik’i de alarak EGM’ye giden Akşener, kapıyı kırdırarak Çevik’i genel müdürlük makamına oturttu. Akşener’den bu tepkiyi beklemeyen Yüksel, görevi bırakmak zorunda kaldı.

‘TEHDİT EDEN GENERALE SÖYLEYİN ONA BİZ BALKANIZ’ DEDİĞİ RİVAYET EDİLİR

Yüksel’i görevden alan Akşener, bazı isimlerin İçişleri’nden askere bilgi taşıdığı bilgisi, üzerine Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanlığı’nın başına Bülent Orakoğlu’nu atadı. Orakoğlu’nun atanmasının ardından, Akşener’in Genelkurmay Başkanlığı’ndaki giriş çıkışları izlettiği yönünde haberler çıkartıldı. Genelkurmay İstihbarat Dairesi Başkanı Korgeneral Çetin Saner’in Akşener’e, ‘’O kadına söyleyin ayağını denk alsın. Gelirsek onu da avanesini de İçişleri Bakanlığı’nın önünde yağlı kazığa oturturuz’’ mesajı gönderdiği ortaya çıktı. Akşener’in bu mesaja cevabı da yıllar sonra ortaya çıkmıştı. Akşener, Saner’e, ‘’Söyleyin ona biz Balkanlıyız. Bizim aklımıza kazık deyince Kazıklı Voyvoda gelir. Ama unutmayın Voyvoda homoseksüeldir’ dediği iddia edildi.

Akşener, emniyeti ‘emniyete’ almıştı sırada askerin bitmek bilmeyen ‘brifingleri’ vardı. Hatırlayanlar bilir o devirde asker haftada 3 öğün brifing verirdi. Bir gazetecileri, diğer gün üniversite hocalarını, diğer gün hukukçuları toplar, laiklikten, irticadan dem vururdu. Tam o günlerde genelkurmay valileri brifinge davet etti. Valileri toplayan Akşener, ‘Bu birifinge hangi vali katılırsa, o valiyi görevden alırım’ diyerek brifinge gitmelerini engelledi. Akşener, artık asker için Erbakan’dan daha büyük tehditti.

Bu kadar aksiyonunu yazdık hatasını yazmazsak olmaz. ‘Ermeni dölü’ skandalıyla gündeme gelen Akşener, o dönemde Çiller Ailesi’ne çok yakındı normal olarak. Mesela Tansu ve Özer Çiller çiftinin Antalya Beldibi’ndeki hazine arazisinde lüks otel inşa etmesini, gelirin şehit annelerine aktarılacağını ilan ederek savundu Akşener. Sonradan ortaya çıktı ki, lüks otelin işletmesinin Bursalı bir iş adamına verilmişti. Akşener’in bu olaya çok içerlediği ve Çiller’le bozuştuğu konuşuldu o zaman. Erbakan-Çiller hükümetinin inmesinin ardından Akşener, 1999 seçimlerinde yeniden DYP milletvekili olarak Meclis’e girdi. Ancak artık DYP güçlü günlerinden çok uzaktı.

‘HALA MİLLİ GÖRÜŞ KAFASINDALAR’ DEDİ, AKP EKİBİYLE YOLLARINI AYIRDI

Milenyum çağı Akşener için de yeni bir siyasi harekete yelken açma çağı olarak başladı. Fazilet Partisi’nde Abdullah Gül, Bülent Arınç gibi isimler Erbakan’a karşı bayrak açmıştı. Erdoğan önderliğinde yeni bir oluşum için görüşmeler yapıyorlardı. Akşener Abdullah Gül ve Abdüllatif Şener’in daveti üzerine ‘yenilikçilerle’ bir araya geldi. Yeni partinin kurucuları arasında olmayı kabul eden Akşener, uzun süre Gül ve Şener’le çalıştıktan sonra aniden oluşumdan ayrıldığını açıkladı. Yeni oluşumcular için ‘Hala Milli Görüş kafasındalar’ diyen Akşener, ayrılma gerekçesini ise, ‘Tüzükte Türk kelimesini kullanıp kullanmamayı tartışıyorlar’ diye özetledi.

Fazilet’in yenilikçilerinden ayrılan Akşener, soluğu MHP’de aldı. 2001’de girdiği MHP’de 2007 seçimlerine kadar Devlet Bahçeli’nin başdanışmanı sıfatıyla görev aldı. 2004 yerel seçimlerinde MHP İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı adayı olduysa da kazanamadı. 2007 seçimlerinde MHP milletvekili olarak Meclis’e giren Akşener, TBMM Başkanvekilliği yaptı. Başkanvekilliği döneminde tatlı sert üslubuyla popülaritesi artan Akşener, 2011 ve Haziran 2015 seçimlerinde de milletvekili olmayı başardı. Ancak 2015 haziran seçimlerinde MHP büyük oy kaybı yaşayınca, partide ‘Akşener’ sesleri yükselmeye başladı. Bahçeli uzun süredir gözde olan Akşener’i kendisine rakip olarak görüyordu ve zaten gözden çıkarmıştı. Bir soru üzerine, ‘Bana sürekli Akşener’i soruyorsunuz. Çok ismini anarsanız devre dışı bırakırım’ minvalinde niyetini belli eden sözler söyleyince ipler koptu.

Bahçeli ve Akşener

KOLTUĞUN GİDEBİLECEĞİNİ ANLAYAN BAHÇELİ ERDOĞAN’A SIĞINDI

Bahçeli Kasım 2015 seçimlerinde Akşener’i aday göstermedi. Akşener de bir grup arkadaşıyla MHP liderliği için bayrak açtı. 100 bin imza toplayıp kongre için adım attı. Genel merkez reddedince mahkeme kararıyla genel kurul kararı aldı. İşte tam bu anda koltuğun gideceğini anlayan Bahçeli, Erdoğan’a sığındı. Bahçeli, Akşener’i 2016’da MHP’den ihraç ettirdi. Akşener’in ihraç kararına itirazını Nöberçi Asliye Hukuk Mahkemesi haklı görürken, iktidarın desteği ile 6. Asliye Hukuk Mahkemesi itirazın reddi kararı verdi. Akşener için MHP defteri 15 yıl sonra kapanıyordu. MHP’den ihraç edilen Akşener, bir grup arkadaşıyla birlikte 2017’de İYİ Parti’yi kurdu. 2018’de Akşener’i Cumhurbaşkanlığı ve genel seçime girememe tehlikesi bekliyordu. Akşener, CHP lideri Kılıçdaroğlu’na giderek 15 vekilin İYİ Parti’ye geçmesini istedi. Bu hamleyle Meclis’te grup kuran İYİ Parti ve Akşener seçimlere girme hakkı kazandı.

İyi Parti İstanbul İl Başkanı Buğra Kavuncu (sağdan 1’inci), Ekrem İmamoğlu’nun 8 Mart mesajı için “Kabul etmiyoruz.” dedi.

CHP-İYİ Parti iş birliği 2019 yerel seçimlerinde de sürdü. Millet İttifakı verilen oluşum sayesinde yıllar sonra İstanbul ve Ankara olmak üzere bir çok büyükşehir iktidardan alındı.

GEÇEN HAFTA AKŞENER’İN ERDOĞAN’LA GÖRÜŞTÜĞÜ KONUŞULUYOR KULİSLERDE

Buraya kadar her şey güzel geldi değil mi muhterem karii. Tamam siyasette manevralar falan hepsi anlaşılabilir şeyler. Şimdilerde Millet İttifakı’nın genişletilmesi falan konuşuluyor. Ancak ne hikmetse İYİ Parti hep ‘zayıf’ halka gibi duruyor. Neden derseniz? Akşener ya da ekibinden birileri ittifak içinde mevzi kazanmak için mi yoksa başka hesapları mı var bilinmez, ‘çıkıntı’ açıklamalar yapıyor. Bir gün durduk yerde HDP-CHP yakınlaşması denilip arıza çıkartılıyor, diğer gün ‘Biz olmasak CHP bir hiç’ minvalinde açıklamalar yapılıyor. Tamam Bahçeli bir gün ‘Kızım evine dön’ diye Akşener’i MHP’ye davet ediyor, Akşener ‘Ben burada iyiyim’ deyince de olmadık hakaretler ediliyor. Rakipler de çok geliyor üstüne. Ama geçen hafta Akşener’in Erdoğan ile görüştüğü konuşuluyordu kulislerde, bu hafta Babacan ve Davutoğlu ile yeni bir oluşuma gidecekleri. Akşener, siyasi hayatı boyunca oradan oraya savrulmuş olabilir. Ya da kafası esince bavulunu alıp kapıyı çarpıp çıkan birisi de diyebilirsiniz ona. Ama Millet İttifakı’nın her ankette önde olduğu şu günlerde bu kadar arıza da fazla değil mi sizce?

Altı siyasi partinin genel başkanı güçlendirilmiş parlamenter sistemi etrafında uzun süredir devam eden çalışmaya nihai şeklini verecek.

Ya da yıllardır yüzbinlerce insan görevden alınıyor, sürülüyor, işkenceden geçiyor, mallarına el konuluyor, binlercesi ülkeyi terk etmek zorunda kalıyor, ne Akşener’den ne de İYİ Parti’den ‘tık’ çıkmıyor. El kadar bebekler Meriç’in sularında boğuluyor Akşener konuşmuyor, 90 yaşında ihtiyarlar hapislerde can veriyor Akşener konuşmuyor, yüzlerce suçsuz kadın hapislerde çürüyor Akşener konuşmuyor, 14 yaşında çocuklar darbeci diye müebbete çarptırılıyor Akşener konuşmuyor. E mevzu özel günlerde Twitter’dan mesaj atmak, iktidara gönderme yapmaksa onu herkes yapıyor.

Bana sorarsanız seçmeni Akşener’den hala 28 Şubat sürecindeki tavrını bekliyor.

Takip Et Google Haberler
Takip Et Instagram