Covid-19 bunun yanında parkta gezinti yapmak gibi… Kıtlık korkusu!

Uzmanlara göre savaşın yol açacağı kıtlık o kadar şiddetli olacak ki endüstrinin karşı karşıya olduğu tedarik krizinin yanında Covid-19 salgını parkta yürüyüş yapmak gibi kalacak.

KRONOS 31 Mart 2022 VİDEO

“Enflasyon üstüne enflasyon yağacak. Kaçınılmaz olarak gıda fiyatları artacak. Kritik kanunlar haricinde bütün kanunları durdurun. Elinizi çabuk tutun, kıtlık kapıda.” Bu sözler İngiltere Yiyecek ve İçecek Federasyonu Politika Başkanı Jayne Almond’a ait.

“Gıda kıtlığına karşı elinizi çabuk tutun” çağrıları İngiltere ve Almond’la sınırlı değil. Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Joe Biden, 24 Mart 2022 tarihinde Brüksel’de NATO üyesi ülkelerin liderleri ile bir araya geldiğinde kıtlık korkusunun hafife alınmaması gerektiğini söyledi. Biden, “Eşi görülmemiş bir kıtlık, evet bu ihtimal hiç uzak değil.” dedi.

Rusya’nın Ukrayna’yı işgale kalkması bütün dengeleri altüst etti. Yemeklik yağ, şeker, un, konserve ve kırmızı et gibi kalemlerde karneyle satışlar başladı. Marketlerin gıda reyonlarında boş kalan raf sayısı arttıkça insanlar daha fazla endişeleniyor.

İnsanlık tarihiyle yaşıt olan kıtlık korkusu; kavimler göçü, bir milletin yok olması ve savaşların patlak vermesi gibi insanlık tarihinde köklü değişimlere sebep olmuştur.

21’inci yüzyılın ilk çeyreği geride kalırken, Rusya’nın komşusu Ukrayna’yı işgal ettiği şu günlerde bütün dünya aynı korkuyla yeniden yüzleşiyor. Gıda krizi Covid-19 salgınında da patlak vermişti.

Ancak uzmanlara göre savaşın yol açacağı kıtlık o kadar şiddetli olacak ki endüstrinin karşı karşıya olduğu tedarik krizinin yanında Covid-19 salgını parkta yürüyüş yapmak gibi kalacak.

Kıtlık yalnızca gıda fiyatlarını vurmayacak. Avrupa’da sadece 40 günlük motorin kaldı. Savaş uzadıkça gıda ve enerji kıtlığı pek çok sektörü derinden sarsacak. Enerji maliyetleri şimdiden beş kat arttı ve savaş sebebiyle akaryakıt mamûllerinde fiyatlar üçe katlandı.

ZAMLAR DEVAM EDECEK

Bazı çiftçiler artan enerji maliyetleri sebebiyle tarlalarının yarısını ekti, buğday kıtlığından dolayı hayvanlar beslenemiyor. Çiftçiler, “Gübre ve diğer maliyetlerdeki artış sebebiyle mahsulden zarar etmektense mahsul ekmemek daha iyi.” diyor.

Türkiye gibi sadece buğdayda 10 milyon ton ithalat yapmak mecburiyetinde olan bir ülke için gıda enflasyonu üç haneli seviyelere bile çıkabilir. Fiyatı iki haftada ikiye katlanan şeker karaborsaya düştü. Hatta Nutella mafyası bile türedi.

Marketlerden 4-10 TL komisyon mukabilinde kavanoz toplatan esrarengiz kimseler, Nutella kolilerini Orta Asya’daki Türk cumhuriyetlerine 10 kata varan fiyatlara satıyor. Hükûmete yakın toptancılar TÜRKŞEKER’den 300 liradan aldıkları 50 kilogram şekeri piyasaya 750-800 liradan satıyor.

Kıtlık korkusunu suistimal edenlere seyirci kalan Tarım Bakanlığı’ysa, “Müdahale ettik, fiyat 575 TL’ye indi.” açıklaması ile şeker komasına giren vatandaşı teskin ettiğini zannediyor. Hemen her gün bir şehirde ekmek fiyatına zam geliyor, ancak bunlar daha iyi günlerimiz… Un fiyatları arttıkça ekmek de zamlanıyor. Bir çuval unun fiyatı 600 lirayı geçti.

EKMEK 5 TL OLABİLİR

Böyle giderse birkaç ay içinde 5 TL’nin altında ekmek bulunamayacak. Akaryakıt, un ve enerji zamları geri alınmaz ya da maliyetleri düşürücü bir teşvik paketi açıklanmazsa yaz aylarında ekmeğin 10 lirayı bulabileceği belirtiliyor.

İngiltere Yiyecek ve İçecek Federasyonu Politika Başkanı Jayne Almond’ın, “İngilizler tarafından herhangi bir acı hissetmeden Rusya’yı cezalandırabileceğimiz fikri saflık.” sözleri de gösteriyor ki Rusya’nın fitilini ateşlediği savaş dalga dalga bütün dünyayı kavuracak.

Savaş patlak verdi ve gıda krizine bağlı kıtlık geldi çattı. Keşke ders kitaplarında geçen “Tahıl ambarı Konya”, “beyaz altın pamuk diyarı Çukurova” ve “kendi kendine yeten yedi ülkeden biri” gibi sözler de tarih olmasaydı.

Son 20 yılda Belçika büyüklüğünde tarım arazisini imar rantına feda eden Türkiye; çimentonun, demirin ve tuğlanın yenilemeyeceğini fark ettiğinde iş işten geçti. Bir zamanlar olduğu gibi ambarlar dolup taşsaydı Türkiye bugünkü gıda krizinden güçlenerek çıkabilirdi. Gelin görün ki yiyecek ve içeceğin altından daha kıymetli hâle geldiği şu günlerde Türkiye hiç olmadığı kadar dışa bağımlı.

İthal yağ yüklü gemiler Rusya donanması tarafından iki hafta Azak Denizi’nde alıkonulunca Türkiye’de insanlar 5 litre yağ alabilmek için birbirini ezdi. Yarın yağ bulamama korkusu sebebiyle haksız da sayılmazlar. Stoklar günden güne azalıyor.

Korkunun ecele faydası yok. Bolluk yıllarında birazını da kenara koymak, kıtlık günleri için hazırlık yapmak yerine elde avuçta ne varsa har vurup harman savuran Türkiye sefalet endeksinde Venezuela ile Arjantin’in bile gerisine düşebilir.

Kıtlıkta hayatta kalmak için uzmanlar şu tavsiyelerde bulunuyor:

Acil olmayan harcamaları erteleyin.
Makarna, bakliyat, un, salça, yağ ve şeker gibi erzakı evinizin serin, doğrudan güneş ışığına maruz kalmayan ve rutubetsiz bir köşesinde muhafaza etmeye bakın.
Evde ekmek, erişte ve yufka pişirmek de hayat kurtarabilir.
Fiyatlar daha da artacağı için erzak ne kadar erken temin edilirse o kadar az yük olur.
Devir tasarruf devri.

 

WP2Social Auto Publish Powered By : XYZScripts.com