Oxford Üniversitesi’nin yayınladığı yeni bir çalışmaya göre ana dilini kullanmakta ve anlamakta güçlük çeken, okumayı öğrenirken zorluk yaşayan çocuklarda gelişimsel dil bozukluğu olabilir.
Ana dilini kullanmada ve anlamada zorluk çeken çocuklarda Gelişimsel Dil Bozukluğu (Developmental Language Disorder-DLD) olabileceği bildirildi. Hastalığın disleksi veya otizm gibi daha iyi bilinen nöro-gelişimsel durumların aksine pek bilinmediğini, ancak her sınıfta yaklaşık iki çocuğu etkilediğini kaydedildi. Aynı zamanda çalışmada, DLD’nin çocuklarda akademik olarak başarısız olma, işsiz kalma, sosyal ve zihinsel sağlık sorunlarıyla karşılaşma risklerini ciddi ölçüde arttırabileceği belirtiliyor.
DLD’Lİ ÇOCUKLAR DAHA AZ MİYELİNE SAHİP
İngiltere’nin prestijli üniversitelerinden Oxford Ünivesitesi yeni bir çalışma yayınladı. Araştırmacılardan Dr. Saloni Krishnan ve meslektaşları, beyin dokusunun farklı özelliklerine, özellikle duyarlı olan MRI beyin taramalarını kullandılar. Çalışmada, tipik dil gelişimi olan 56 çocuk ve DLD’li 33 çocuk çok parametreli haritalama (MPM) adı verilen yeni bir manyetik rezonans görüntüleme tekniği kullanılarak tarandı. Taramalar çocukların beyinlerindeki miyelin ve demir miktarını ölçtü. Miyelin, nöronları saran ve beyin bölgeleri arasındaki sinyallerin iletimini hızlandıran yağlı bir madde. Araştırmaya göre DLD’li çocukların, dil üretimi ve anlamadan sorumlu olanların yanı sıra kurallar ve alışkanlıklar edinmekten sorumlu beyin bölgelerinde daha az miyeline sahip olduğunu gösterdi.
BEYİNİ ANLAMADA ÖNEMLİ BİR ADIM
Bilimsel bir dergi olan eLife’da yayınlanan makalede Oxford Üniversitesi’nde araştırma öörevlisi olarak çalışmayı yöneten Dr. Krishnan şunları söyledi: “DLD, DEHB, disleksi veya otizm gibi daha iyi bilinen nörogelişimsel durumların aksine, nispeten bilinmeyen ve az çalışılmış bir durumdur. Bu çalışma, bu bozukluğun beyin mekanizmalarını anlamada önemli bir ilk adımdır.”
Çalışmanın yazarlarından, Oxford Üniversitesi Profesörü Kate Watkins ise, “Bu tür tarama bize farklı alanlardaki beyin dokusunun yapısı veya bileşimi hakkında daha fazla bilgi verir. Bulgular, biyolojik düzeyde yer alan yolları anlamamıza yardımcı olabilir ve nihayetinde DLD’li çocukların neden dil öğrenme ile ilgili sorunları olduğunu açıklamamıza izin verebilir.” ifadelerini kullandı.
