Büyük suçlar işlese de o hâlâ küçük biridir

Hayır; büyük suçlar işlese de o hâlâ küçük biridir. Özgürlüğü karanlıkta boğan bir adamdan başka bir şey olmayacaktır. Büyük bir milletin cüce tiranı olmaktan öte gidemeyecektir.

ÖMER MURAT 11 Temmuz 2021 GÖRÜŞ

Telaş etmeyin; tarih onu pençelerine almıştır. Reisin tarihin avuçlarında bulunuyor olmaktan dolayı koltukları kabarıyorsa ve bir siyasi câni olarak bile önemine ilişkin hayaller taşıması sözkonusuysa, ki öyle gözükmektedir, onları hemen terketmelidir. Sadece korku üzerine korku yığdığı için tarihin en büyük zalimleriyle aynı seviyeye yükselebileceğini kesinlikle düşünmemelidir. Kimi zaman, onu böyle insanlarla kıyaslıyor olmamız galiba bir hatadır.

Hayır; büyük suçlar işlese de o hâlâ küçük biridir. Özgürlüğü karanlıkta boğan bir adamdan başka bir şey olmayacaktır. Büyük bir milletin cüce tiranı olmaktan öte gidemeyecektir. Baştan ayağa, bu arkadaş, bırakın büyüklük için olsun, kötülük için bile uygun bir kalıba sahip değildir. Bir diktatör olarak palyaçodur; bir hükümdar olarak ise sadece gülünçtür. Peki bu ciddi bir cezadan kurtulacağı anlamına mı gelmektedir? Kesinlikle değil. Tahkir, kızgınlığa yol açmaz; şahıs iğrenç ama komiktir. Bu kadar. Tarih gülerken de patlayabilir.

Tarihin kendi aslanları vardır. Tarihçiler, ölümsüz hayvanat bahçesi görevlileri olarak, milletlere onları gösterirler. İçlerinde nice muhteşem krallar, çarlar, sultanlar vardır. Tarihçiler bu azgın ve müthiş yaratıkları sizin için kafeslerinden çıkarırlar; size dişlerini ve pençelerini gösterirler; siz bunların her birini gördüğünüzde “Bu gerçek bir asil aslan, hakikaten öyle” dersiniz. Tarih o aslanların önlerinde yüzyıllarca geçit yapar; tarihçi onları yaşatır ve onlara ihtimam gösterir. Onlar tarihçinin malıdırlar. Onları çakallarla biraraya koymaz. O tür pis yaratıkları, ayrı bir yerde tutar. Reis kendisi gibi olanlarla birlikte, yani sırtlan kafesinde tutulacaktır.

Kötülüklerinin pejmürdeliği, suçlarının büyüklüğünü azaltmamaktadır. Bu aslında beklendik bir durumdur. Deli Petro kıyım yapar ama çalmazdı; VIII. Henry suikast düzenler ama dolandırıcılık yapmazdı; Timur atlarının toynaklarında çocukları ezer, ama yalan söylemezdi. Arap tarihçi onun için şunları söyler; “Timur bey, Sahipkıran (yani zamanının reisi) 1336’da Keş’de doğdu. Yüz bin tutsağı katletti. Sivas’ı kuşattığı zaman, şehrin sakinleri onu teskin etmek için “Allah! Allah!” diye bağıran bin çocuğu başlarında Kur’anlarla ona gönderdi. Timur, Kutsal Kitapları hürmetle başlarından aldırdıktan sonra çocukları atlarının toynaklarında ezdi geçti. Yetmiş bin insan kafasını, macun, taş ve tuğlayla karıştırıp Herat, Sabzawar, Tikrit, Halep ve Bağdat’ta kuleler inşa ettirdi. Fakat yalandan nefret ederdi. Bir söz verdiğinde, tutacağına güvenebilirdiniz.”

Reis o seviyede bile değildir. Büyük Doğulu ve Batılı despotların gaddarlıkla kaynaştırdıkları kıymetlere sahip değildir. Bir Sezar olacak kumaşı yoktur. Sayın Reis, siz bir budaladan başka bir şey değilsiniz.

Louis-Napolyon

***p.s. Victor Hugo’nun Fransa’da 1848’de doğrudan halk oyuyla seçilen ilk cumhurbaşkanı olan Louis-Napolyon için sürgünde yazdığı bir yazının tarafımdan yapılmış geniş bir çevirisidir. Louis-Napolyon 1851’de tertiplediği darbeyle cumhuriyet rejimini ortadan kaldırarak imparatorluğunu ilan etti, 1870’te Almanya karşısında alınan yenilgi sonrası tahttan indirildi. Louis-Napolyon’un seçilmesine başta destek verenler arasında olan Hugo, darbesine karşı çıkmanın bedelini sürgünde yaşayarak ödedi. Ünlü “Sefiller” romanını bu sürgünü sırasında yazdı. III. Napolyon’un devrilmesi sonrası 1870’te ülkesine dönen Hugo, Paris halkının yüksek oylarıyla ikinci sırada vekil seçilerek parlamentoya girdi. Tarih onu büyük bir edebiyatçı, Louis-Napolyon’u ise tam da öngördüğü gibi bayağı bir diktatör olarak hatırlıyor.

(Kaynak: The Essential Victor Hugo, Oxford University Press, 2004)

Takip Et Google Haberler
Takip Et Instagram