Bir Fatih Terim yazısı: ‘Resultante Importante’

Kimine göre 'Kibirli', kimine göre 'İmparator' o... 46 yıldır Türk futbolunun zirvesinde kalmayı başarmış bir isim... Geri vitesi yoktur, asla vazgeçmez. 'E, nereden biliyorsun' diyeceksiniz; 1996-2000 arasında Galatasaray'ın Galatasaray olduğu dönemde Allah'ın her günü beraberdik de oradan biliyorum...

FİKRİ DOĞAN 20 Aralık 2020 PORTRE

Birisi ‘Fatih Terim’i tek kareyle anlat’ dese, manşetteki fotoğrafı gösteririm direkt. Neden? Onu bulunduğu noktaya getiren bitmek tükenmek bilmeyen kazanma hırsıdır da ondan. Yanlış anlaşılmasın. ‘Haris’ değildir Terim, kendi deyimiyle ‘Evde çocuklarla tavla oynarken bile kaybetmeye tahammülü olmayan’ biridir. Hayvan belgeseli izleyenlerin çokça duyduğu ‘Alfa erkeğidir.’

‘ÇOK’LARIN ADAMI TERİM’

Bu yazıda rakamlar, galibiyet sayıları bulamayacaksınız baştan söyleyelim. ‘Çok’tur Terim çünkü. Ya çok sevilir ya çok nefret edilir. Türk futbol tarihinin en çok konuşulan, en çok eleştirilen, en çok göklere çıkartılan, en çok çekinilen, en çok nefret edilen ve yine en çok sevilen ama kesinlikle en başarılı futbol adamına bir bakış atacaksınız.

BABASININ EMEĞİNE HAYRAN BÜYÜDÜ

Aslında tipik bir Adana’lıydı Fatih Terim. 1953’te Adana’nın Ceyhan ilçesinin üstelik fakir bir mahallesinde doğan Terim’in hayatını da babası şekillendirmişti. Aksayan ayağına rağmen el arabasında (yörede tabla derler) Antep fıstığı satarak ailesini ele güne muhtaç etmeyen ‘Topal Talat’ın oğluydu Terim. Babaya ölesiye hayrandı. Yıllar sonra bir röportajında, ‘Yoksulduk demek istemiyorum. Biz mutluyduk o evde’ diye anlatmıştı o günleri.

OLAYLARIN ADAMI: TERİM

1974’te Galatasaray’a gelişi de olaylıydı, Galatasaray yılları da. Kavgacıydı bir kere. Transferine karşı çıkan Galatasaray yöneticisine de kafa atıp karakolluk olmuştu, maçta yanlış karar verdiğine düşündüğü hakeme de. Haksızlığa, arkadan iş çevirmeye dayanamıyordu. Öyle ya, serde Adanalılık vardı. Ama Allah’ı var yıldızdı dört başı mamur. Dedik ya ‘Alfa Erkeği’ diye. O da futbolun Alfa’sıydı. Çok hırçındı ama çok seviliyordu. Galatasaray’da kaptanlığa yükselmesi de milli takımın değişmez liberosu olması da çok zaman almadı. Değişik işler yapmayı, dikkat çekmeyi de seviyordu. Jübile maçında bir ilke imza atarak helikopterle sahaya inmesi de bu yüzdendi belki de. Hep zirvede olmak hep zirvede kalmaktı hayali. Öyle de oldu. 46 yıldır Türk futbolunun öyle ya da böyle en çok konuşulan adamı olmayı başardı. Bu gidişle başarmaya da devam edecek gibi görünüyor.

FULYA HANIM ‘HIRÇINLIĞINI’ FRENLEDİ

‘Külhanbeyi Terim’in biraz da olsa durulması için Fulya hanım gerekiyordu herhalde. Fransa’da okumuş, mensup bir ailenin kızı olan Fulya Aksu’nun herkesi şaşırtıp ‘Fulya Terim’ oluşu, ‘Hırçın’ Terim’in de Fatih Terim olmaya başlamasına neden olmuştu. Aradan geçen neredeyse 40 yıldır Terim’i çekip çeviren, dağ gibi yanında duran, her kararını paylaştığı ‘Fulya’sı Terim’i başka bir adam haline getirmişti. Terim’in her geniş röportajında söylediği gibi bugünlere gelmesinde ailesine, eşine ve ille de çocuklarına olan düşkünlüğü baş roldeydi.

REKORLAR HEP ONA AİT

Çok rekorlar kırdı zamanında. Yazının başında dedik ya rakam yok diye. En çok milli formayı giyen de oydu, en çok maça çıkan da zamanında. Şimdi de en çok şampiyon olan, en çok Avrupa maçına çıkan, en çok Avrupa’da galibiyet alan ve Avrupa Şampiyonluğu kazanan tek Türk teknik direktör olmak gibi ‘ilk ve en çok’lar ona ait.

KENDİ DOĞRULARININ ADAMI

Peki kim bu Terim? Neden bu kadar çok konuşuluyor. Terim, kazanma hırsının sözlük anlamıdır başta da dediğimiz gibi. Kendi doğrularının adamıdır. Eyvallahı olmayan adamdır. Bu yüzden sevilir ya da nefret edilir. Çok mecbur kalmazsa ya da aylar yıllar sonra ‘yanlış yaptığına inanmazsa’ doğrularından şaşmaz. Onu yakından tanıyan herkes bilir bu yönünü. Geri vitesi yoktur ve asla vazgeçmez. Ne doğrularından ne de inandıklarından. Mesela bu kadar şana, şöhrete, paraya rağmen hayatı boyunca ağzına tek damla içki sürmediğini de bilmez insanlar.

Şimdi okuyanların akıllarına ‘Nereden biliyorsun da bu kadar kesin yazıyorsun?’ diye soru gelecek. Onu da söyleyelim. 1996-2000 yılları arasında Terim’li Galatasaray ortalığı kasıp kavururken Galatasaray muhabiri olarak Allah’ın her günü beraberdik de oradan.

EN BÜYÜK SİLAHI BABACANLIĞI

Terim’i Terim yapan şey babacanlığıdır. Onu sevmeyen ya da eleştirenlerin kurduğu ‘Taktikten falan anladığı yok. Hadi yavrum, hadi koçum diye gaz veriyor sadece’’ cümlesindeki ‘Hadi koçum’ Terim’in babacanlığıdır aslında. Dünya futbolunun sayılı isimlerinden olup Real Madrid’de de, Barcelona’da da hırçınlığı yüzünden tutunamayan Hagi’nin Galatasaray’da muma dönmesi bundandır. Popescu’nun da, Drogba’nın da, Melo’nun da, Tafarel’in de Fatih Terim’e ‘baba’ demesi nedendir sizce?

Terim disiplinli, sevecen, otoriter ama en çok da babacan bir figürdür tanıyanların gözünde. Ailesine de öyle davranır, futbolcularına da. Arkadaşlarına da öyle muamele eder, gazetecilere de.

HINCAL ULUÇ: ADANALI KRO TERİM

1996’da Galatasaray’a göreve geldiğinde o zamanın pek popüler bir yazarı ‘Adanalı Kro’ diye yazmıştı Terim için. Hadi adını da verelim, Galatasaraylılığı ile meşhur Hıncal Uluç’tu bu sözlerin sahibi. Dedik ki ‘’Hocam niye öyle diyor size?’’ Güldü. ‘Benden önce alışmış Florya’nın patronu gibi davranmaya. Bir elinde purosu sadece yöneticilerin girebildiği idman sahasını kuşbakışı gören tesis binasına alıştırmışlar. Gevrek gevrek gülüp ‘Hocam şunu oynatalım bu hafta, şu çok formsuz’ diye akıl vermeye alışmış. Bana da aynısını yapmaya kalktı. Ben de kapıyı gösterdim’ demişti. Alfa Terim, etrafında başka güç istemiyordu yani. Gerçekten de Uluç’u defalarca görmüştü bu gözler o balkonda. ‘Kro’luğu oradan kalmaydı anlayacağınız.

Babacandır Terim. Sadece futbolcularına, ailesine değil. Yeri geldiğinde yöneticilerine de babacandır. 1996-2000 arasını bilenler bilir. O kadar başarıya rağmen ‘parasızdı’ Galatasaray. Başarıları kadar borçları yazılırdı gazetelerde. Kaç defa kazan kaldırmıştı futbolcular aylarca alamadıkları paraları için. Defalarca ve defalarca futbolcuların taksitlerini cebinden ödediğini ve ödediği paranın üstüne de çizik attığını yakından tanıyanlar iyi bilirdi. Tek derdi ‘arıza’ çıkmasındı. Özellikle yabancı yıldızlar paralarını alamayınca ‘arızaya bağlardı’ aynen bugün olduğu gibi.

PSİKOLOJİK TAKTİSYEN!

Vedat İnceefe vardı o zamanlar. Yakışıklıydı e biraz da çapkın. Bir Fenerbahçe maçı öncesi spor gazetelerinin biri Vedat’ı genç kadınlarla görüntülemiş ve manşetten vermişti haberi. ‘Futbolcuları dizdim sahanın kenarına. Yüzüm sirke satıyor. Elimde haberin çıktığı gazete. Bir ileri bir geri yürüyorum Vedat yüzüme bakamıyor. Durdum tam önünde. Bayıldı bayılacak çocuk. ‘Vedat’ dedim. Kıpkırmızı olmuş yüzünü kaldırdı yerden. Daha ağzını açmadan ‘Oğlum çapkınlık yapacaksan daha güzel kızlar bul bunlar ne?’ dedim. Vedat gülsün mü ağlasın mı bilemedi. O sanıyor ki, bağıracağım çağıracağım. Aynı akşam maça çıktık. Harika oynadı çocuk’ diye anlatmıştı. ‘Taktisyen değil’ falan diyenler ne der bilemem ama Terim önce ruhunu yakalıyordu oyuncusunun. ‘Halden anlıyordu’ anlayacağınız.

MOR MENEKŞELERİN ‘GRANDE’Sİ

Yazacak onlarca hatıra var ama biz yine konumuza dönelim. 2000’de UEFA Kupası’nı avuçlarının içine alan Terim, İtalya’nın yolunu tutmuştu gözünü kapatıp. Fiorentina’nın başına geçmişti işler de fena gitmiyordu aslında. Takım kupada finale yükselmişti ama Terim huzursuzdu. Çünkü sınırları zorlanıyordu. Çünkü Fiorentina Başkanı Gecci Gori işine burnunu sokuyordu. Adı sık sık İtalyan basınında Gori ile kavgasında anılıyordu. Ona da izin vermedi Terim. Bastı istifayı çıktı. Geri vitesi yoktu çünkü.

Başkanla kavgalıydı ama taraftar hayrandı bu deli dolu hocaya. Mor menekşelerin ‘Grande’siydi o. ‘Grande Terim’ diyorlardı. ‘Büyük Terim!’. Terim istifayı basınca kulübü basıp protesto bile etti Fiorentina taraftarı. ‘Grande’ sevdası aradan geçen 20 yılda bitmedi Fiorentina taraftarının. Hala ‘Grande’ olarak her fırsatta bağırlarına basıyorlar eski hocalarını. Halbuki toplasanız 8 ay kadar kalmıştı İtalya’da Terim. Bu kadar kısa sürede onu İtalya’da ‘Grande’ yapan şey neyse Türkiye’de ‘baba’ yapan şey de oydu.

TBMM’DE VEKİLLERE LİDERLİK DERSİ

Galatasaraylılar’ın ‘İmparatoru’ rakip taraftarların ‘kibirli’ dediği Terim, o ‘çok’lar arasında geldi bugüne kadar düşe kalka. İmparatordu çünkü çok başarılıydı yaptığı işte. Rakamlar ortadaydı ayan beyan. 46 yıl futbol gibi bir cadı kazanının içinde ayakta kalmak üstelik ‘başarılı’ olarak ayakta kalmak her babayiğidin harcı değildi. Belki biraz da kibir gerekiyordu o heyulanın içinde.

Bu memlekette UEFA Kupası’nı aldıktan sonra TBMM’de dört yüz bilmem kaç milletvekiline ‘Liderlik’ konuşması yapmak kaç kişiye nasip olmuştu? Hayali bile kurulmayan Avrupa Kupası’nı üstelik hiç yenilmeden alıp Türkiye’ye getirmek nasıl bir şeydi? Milli takımı tarihinde ilk kez Avrupa Şampiyonası’na taşımak (1996) kimin becerisiydi? Bir başka Avrupa Şampiyonası’nda Türk milli takımına çeyrek final oynatmak (2008) nasıl bir emeğin ürünüydü. Daha yazamadığımız onlarca başarıyı yaşayıp ve ülkeye yaşatıp, gururunu yaşamak kibirse varsın biraz kibirli olsundu. Bu ülke onun yaptığının onda birini başaramayan kimleri baş tacı etmişti.

HERKES KENDİ TERİM’İNİ ARADI

Aslında ‘kibirli’ diyen rakiplerinin hep imrendiği bir isimdi Terim. Her camia yıllardır içlerinden bir Terim çıkarmaya çalışmıyor muydu? Bu uğurda kimler kimlere emanet etmişlerdi takımlarını. Fenerbahçe’de Oğuz Çetin, Rıdvan Dilmen, Aykut Kocaman, Turan Sofuoğlu ve daha nicesi hocalığa getirilirken ‘Bizim Terim’imiz’ diye lanse edilmemiş miydi? Peki ya Beşiktaş’ta Samet Aybaba’dan Mehmet Özdilek’e, Rıza Çalımbay’dan Sergen Yalçın’a ‘teknik patronluk’ verilen camianın çocukları hangi düşünceyle getirilmişti o göreve?

Terim için söylenecek çok şey var aslında. Kimine göre kibirli bir külhanbeyi, kimine göre ‘Imparatore’. Seveni de var sevmeyeni de. Sonuçta 1987’de başladığı hocalık hayatında hayal bile edilemeyecek başarılar sığdırmış kazanmayı bilen bir teknik adam o.

Yazıyı 1999’da oynanan ve Galatasaray’ın kazandığı Bologna maçı sonrası İtalyan gazeteciyle yaşadığı, Terim’in hayata bakış açısını da anlatan diyalogla bitirelim. İtalyan gazeteci ‘Bologna oynadı ama siz kazandınız. Ne diyeceksiniz?’  diye sormuştu. Terim’in cevabı onun hayata bakışını da özetler nitelikteydi:

‘’Finito Giocare. Resultante Importante!’

Takip Et Google Haberler
Takip Et Instagram
WP2Social Auto Publish Powered By : XYZScripts.com