Bahadır Odabaşı’nın babası: ‘Ben evladımın yanında olamadım, siz çocuklarınızı ihmal etmeyin’

16 yaşında hayatına son veren Bahadır Odabaşı'nın'ın babası Nurettin Odabaşı'nın oğlunun cenazesindeki metanetini anlatan Osman Odabaşı: Kardeşim, "Biz bildiğiniz özel sebeplerden dolayı çocuklarımızın yanında olamadık. Siz evlatlarınızla sahip çıkın, vakit geçirin, onlarla ilgilenin’ dedi.

SELAHATTİN SEVİ 19 Ocak 2022 KRONOS ÖZEL

Her ölümün, intiharın ardından olduğu gibi 16 yaşındaki yeğeni Bahadır Odabaşı’ın canına kıymasından sonra siyasilerin yaşanan acıları istismar etmek istemesinden rahatsız olduğunu söylüyor Osman Odabaşı. ‘Milletvekilleri, parti başkanları aramak istemiş’ başsağlığı için. ”Kardeşim her ilde her ilçede teşkilatınız yok mu? Niye gelmediniz? Sizin kürsü, grup konuşmalarınız için malzeme veremem ben, dedim” diyor.

DEVA Partisi lideri Babacan’ın ve başka siyasilerin telefonuna çıkmamış. “Hepsinin Ordu’da, Ünye’de, Samsun’da teşkilatları yok mu, neden gelmediler?” diye soruyor. Sadece ‘insan hakları savunucusu olduğu ve adaleti herkes için savunduğu için’ Ömer Faruk Gergerlioğlu’nun telefonunu açmış. “Gece 23.00’da aradı. Vekilimizin hassasiyetlerini bildiğim için 45 dakika onunla sohbet ettim” diye anlatıyor. Yerel siyasetçilerden ise daha önce üyesi olduğu ve aktif olarak içinde bulunduğu MHP hariç bütün partilerin taziyelerini bildirdiğini kaydediyor.

Bahadır’ın vefatının dikkatleri üzerine çektiği Odabaşı ailesinin yaşadıkları aslında on binlerce KHK’lı ailenin yaşadıklarının özeti. Ailede soruşturma, takiben geçirmeyen yok. Köyde kendisinin olduğunu, ağabeyi Hüseyin Odabaşı’nın ise 22 yıldır Kuzey Makedonya’da yaşadığını aktarıyor. En küçük kardeşi Mustafa Kemal’in ise 11 Mayıs 2020’de tutuklandığını, 2 ay Metris Cezaevinde tutulduktan sonra 1,5 ay önce Silivri’ye sevkinin yapıldığını belirtiyor. 11 Şubat’ta mahkemesi var. Bir spor akademisinde çalışan kardeşi Mustafa Kemal birkaç yıl hakemlik de yapmış, bazı şirketlerde yönetici olarak görevler üstlenmiş. Şimdi cezaevinde…

GERÇEK OLMASA BİR KARADENİZ FIKRASI GİBİ

Kardeşi Mustafa Kemal ile ilgili -böyle bir acı olay olmasa Karadeniz fıkrası gibi anlatılacak- bir suçlamayı şöyle naklediyor Osman Odabaşı: “Kardeşimin adı Mustafa Kemal Odabaşı. Meğer Kemal kod adıymış… Savcı Kemal’in kod isim olduğunu sanıyor. Gerçek ne? Dedemin babası İnönü’nün yaverliğini yapmış, Atatürk’ü de çok seven biri. Çocuk doğunca Mustafa Kemal yazdırmak istiyor fakat sadece Mustafa yazıyorlar. Köye gelseniz, Mustafa’yı sorsanız kimse bilmez, Kemal diye bilirler. İddianamede ise ‘Kod adı Kemal’ diye yazmışlar… Şimdi 11 aydan beri cezaevinde…”

Bahadır’ın 5,5 yıldır cezaevinde tutulan babası Nurettin Odabaşı Azerbaycan’da Türk dili ve edebiyatı okumuş. Ve Bahadır, Azerbaycan’da doğmuş. 10 yıl önce Türkiye’ye dönmüşler. “Kardeşimin son görev yeri Selahattin Eyyubi Üniversitesi Sosyal Bilimler Fakültesi’ydi. Makamın ve unvanın bir önemi yok. Daha okul kapanmadan içeri aldılar. Okul çok geç kapandı.” diyor Osman Odabaşı. Nurettin Odabaşı cezaevinde yüksek lisans da yapmış.

Bahadır’ın annesi de  öğretmen.  KHK ile ihraç edilmiş ama sonra göreve iadesini almış.

‘ONLARI KİMSEYE MUHTAÇ ETMEMEYE ÇALIŞIYORDUK’

Osman Odabaşı, Bahadır’ın annesinin eşi cezaevindeyken evin bütün yükünü omuzladığını söylüyor. “Göreve iade edilmeden evi geçindirmeye çalışıyordu. Eşime yakın olmak için Diyarbakır’dan gelmedi. Geldiğinde 2 ay burada kaldı ama yapamadı. Bizden müsaade istedi, biz de eşyalarını yükleyip ev tuttuk kendi elimizle. İhtiyaçlarını da karşılamaya çalışıyorduk. En azından kimseye muhtaç etmemeye çalışıyorduk. Ama hepimizden fazla onun psikolojisi bozuldu. Bu esnada çocuklarına çok fazla sosyal zaman ayıramadı. Takdir edersiniz ki herkes aynı ruh halinde olamaz. Bu çok normal. Ama hiçbir şekilde tepkili veya agresif bir yapısı yoktu. Sadece aileyi bir arada tutmak için çalışan bir kadındı. Bu son olayla yıkıldı tabi… Durumu dün ve önceki gün çok kötüydü ama bugün biraz kendine gelebildi.”

‘BEN EVLADIMIN YANINDA OLAMADIM, SİZ İHMAL ETMEYİN’ 

Bahadır’ın cenazesinde Nurettin Odabaşı’nın metanetini  anlatırken zorlanıyor Osman Odabaşı: “Ben onun yerinde olsaydım cenazeye gelemezdim. Mikrofonu elime alıp insanları teselli edemezdim. Gelmiş evladı orada yatıyor ama o halen daha milletin derdinde. Allah bu acıyı bana verdi ama örneğini siz alın diye insanlara sesleniyordu. ‘Biz evladımızın yanında olamadık, olamadık ama özel sebeplerden dolayı olamadık. Yaşadığımız şeylerden dolayı olamadık. Siz evlatlarınızla vakit geçirin onlarla ilgilenin’ diye insanlara söyleniyordu. ”

‘BÜTÜN KHK’LILARIN ÇOCUKLARI SÜREÇTEN ETKİLENDİ’

KHK’lıların çocuklarının süreçten nasıl etkilendiğini ailesinden örneklerle anlatıyor Osman Odabaşı:

“Ben KHK’lı değilim ama tutuklandım, cezaevi gördüm. 2 yıllık ağız ve diş sağlığı okuyan bir kızım var. Ben içeri girip çıktığım sürede mesleğini tedavi edecek kadar öğrenmişti. Şu an 17 yaşında bir kızım ve 10 yaşında bir de oğlum var. Benim çocuklarım kolejde okuyorlardı. Varımı yoğumu verip onları kolejde okutuyordum. Çocuklarım böyle büyürken bir anda okullar kapandı ve evimin yanındaki kimsenin göndermediği bir okula gitti çocuğum. Bu suçlamalardan dolayı müdür kayıt bile yapmadı. O müdür beni iyi de tanıyan biridir. Okulun ihtiyacı var diye beni arayıp para isteyen müdür, ben içerideyken kayıtlarını yapmamış çocukların. Daha maç başlamamış gol yiyorsun. Allah’tan kısa zamanda çıktım, çocuklarım toparladı biraz. Süreci çocuklar adına daha nasıl özetleyebilirim?

ÇOCUKLAR ‘SELANIZI OKUYANIN’ ARKASINDA NAMAZ KILMAYIZ DİYOR

Birçok insan çocuklarını camiye götürüp namaz kıldırtamıyor. Çocuklar, sizin arkanızdan selanızı okuyan adamların arkasında namaz kılmayız diyor. Burada sadece kendi hukuki, ekonomik ve başka şeylerin yanında çocukların psikolojik durumlarıyla da ilgileniyoruz. Onu da ne kadar başarabiliyorsak. Öyle bir hale geldik ki, kendi memleketimizi bırak çocuklarımızı koruyamayacak hale geldik. Köyde 2 tane evimiz var. Köyde kilidi olmayan tek hane biziz. Evimizin bir anahtarı yok. Bir endişemiz yok ki. Birinden şüphelenecek durumumuz yok. Daha nasıl özetleyeyim kendimizi. Biz köyde yaşadığımız için şehirde yaşayan arkadaşlardan daha şanslıyız. Allah onların yardımcısı olsun.”

SAVCI ‘SEN BYLOCK KULLANICISIN’ DEDİ ‘YOK’ DEDİM ‘BEN TIR KULLANICISIYIM’ 

Ailede herkese uğrayan soruşturma ve gözaltı dalgası Osman Odabaşı’na da gelmiş. Kendisinin yaşadığı süreci anlatırken ise bir anekdot ile başlıyor Osman Odabaşı:

“Gözaltında tutulurken savcı bir sürü insanı topladı. 5 metrekarelik yerde 12 kişi yatıyoruz. Ünye, normal bir cezaeviydi biraz daha yakın temas kuruluyordu, taşkınlık olmasın diye. Oda 12 kişi U yaptı kapının ağzına gelmiş arkasından bir sürü insan brifing veriyor. Herkese ismini söylüyor sen diyor şu nedenle alındın, sen diyor esnaftın işte sen lokantacısın sen askersin filan diyor isimleri işaret ederek. Sonra döndü bana baktı sen dedi…. Osman Odabaşı dedim. ‘Tamam sen Bylock kullanıcısısın’ dedi. ‘Hayır’ dedim, ‘ben tır kullanıcısıyım. Size yanlış bilgi verilmiş.’ Böyle peşin cevabı beklemiyordu bozuldu çıktı kapıdan. Dedim savcım nereye gidiyorsunuz? Ben yurt dışındaydım davet ettiniz yerde yatıyorsunuz, siz misafirlere böyle mi davranıyorsunuz. Dedi ki ‘TIR’cıya özel yatak serin’. 10 dakika sonra yatak geldi. Ama baktım yatacak bir yeri olmayan insanlar var, gençler var. Özellikle içlerinden bir, gencecik bir polis memuru. Yüzüne bakıyorum, bir namaza durmasına bakıyorum… Kahroluyorum. ‘Gel, dedim, gel… Bu yatak senin. Biz esnafız, sizin böyle hor görülmeniz için, itilip kakılmanız için okutmadık sizleri… Burası senin hakkın… İtiraz etme, kafamı ranzalara vururum… ‘ Nöbetleşe kullandık o yeni yatağı. ”

EVİNE JANDARMA GELDİĞİNDE O GÜRCİSTAN’DAYDI

Soruşturma sürecinin nasıl başladığına, 15 Temmuz’da nerede olduğuna dair de şu bilgileri veriyor:

“Gürcistan’da idim beni aradıklarında. Evime gelmiş kalabalık bir ekip. 30-40 kişinin üzerinde hatırı sayılır bir ekip bu evime gelenler. Askerler mısırların içinden evi filan sarmışlar. Eşim diyor ki ne oldu? Osman Odabaşı’nın evini arayacağız demişler. Hayır demiş burası Yusuf Odabaşı’nın evi babamın üzerine oturduğum ev. Üst kat benim üzerime ama orası da boş. Giremezsiniz Osman Odabaşı’nın evi üst katta diyor eşim. Bunlar üst kata çıkıyor ev boş. Diyorlar ki siz bizimle dalga mı geçiyorsunuz? Yok diyor siz demediniz mi Osman Odabaşı diye ev üst kat. Burada ben ve babam yaşıyor Osman Odabaşı da geldiğinde burada yaşıyor ama onun üzerine olan ev yukarıda. Onlar bekliyor ki korku iklimine gömülsünler, ne istersek onu yapalım. Neyse eşini ara diyorlar benim eşime. Beni arıyorlar eşim dedi ki eve şapkalı misafirler geldi. Buna çok bozulmuşlar. Eşim köyde yaşayan biri şapkalılar geldi deyince anladım ben durumu. Telefonu aldı dedi ki bir asker kendi telefonumdan arayabilir miyim? Kendini takdim etti önce dedi ki Ünye’de terörle mücadelede filan.. Neredesiniz, dedi. Falanca yerdeyim konum atar mısınız diye sordu. Ben konum attım Gürcistan’dan. Türkiye’ye 400 km var daha. Dediler bak illa sizin gelmeniz lazım. Tamam siz bana ne soracaksanız sorun ben size işin aslını anlatayım dedim sonuçta sizi de birileri yolladı oraya. Aynen bunu dedim. Dediler ki seni ifadeye götüreceğiz. Dedim ki kapılarda bir sıkıntı olursa ben gelmeyeceğim. 1 saat sonra filan kapıda tanıdığımız vardı Savcı beye diyor ki böyle böyle bir durum var o da demiş ki oradan birini alın gelin. Askerlerde diyor ki biz görüştük çok samimiydi kendisi geleceğini söyledi. Ben dedim işte Salı 7,30’da masanızda olacağım. Söz verdim.”

‘EVE GELDİM, TRAŞIMI OLDUM, GİDİP TESLİM OLDUM’

“Savcı beye sabah saat 07:30’da masasında olacağımı söyledim. O ilk günlerde nasıl davranabileceklerini tahmin edebiliyordum. Kardeşimle ilgili ciddi endişelerim olduğu için, ben yaşadığım köydeyim ama onlar sağda solda memur. Bugün geçmişi köy olanlar diğerlerine göre daha rahat. Bir yaşam alanı var sonuçta. Ama şu an memur arkadaşlara bir bakıyoruz, Allah bizden önce onlara yardım etsin. Ben onları göz önünde bulundurarak 400 km’lik yolu o şekilde geldim. Kendi hesaplamalarımı yaparak geldim. Firmaya arabamı teslim ettim, eve geldim gece saat 3’te tıraşımı oldum ve çantamı hazırladım gittim. Hiç kimseye de söylemedim. Sadece amcamın oğlunu aradım ve birlikte karakola gittik. Saat tam 7:30’da orada oldum. Karakola gittiğimde bir memur ben seni tanıyorum dedi. Yurt dışından beni aradılar FETÖ/PYD’den beni sorguya alacaklarmış onun için geldim dedim. Beni sorguya alacak arkadaş orada yoktu. Arayın gelsin eğer gelmeyecek evde babam bekliyor ben eve gideceğim dedim. Cezaevinde 91 gün kaldım. 2016’nın ekim ayının sonunda çıktım. Çıktıktan sonra zor bir süreçle karşılaştık.  En son 25 ay ceza verdiler ve şu an istinaf onayladı ve dosyam 16. dairede duruyor.”

Birinci gün | Amcası Bahadır Odabaşı’nı anlattı: Büyümekte olan dalın üzerine düşen damla bile onu büker | Okumak için tıklayınız

Takip Et Google Haberler
Takip Et Instagram