Babacan: OHAL’de değişen Anayasa’yı savunamazdım

KRONOS 26 Kasım 2019 GÜNDEM

Yeni parti kurma hazırlığı içinde olduğu bilinen Ali Babacan, kurucusu olduğu AKP’den istifa etmesinin ardından ilk kez canlı yayına katıldı. Babacan HaberTürk TV’de yayımlanan Teke Tek programında Fatih Altaylı’nın sorularını yanıtladı.

Altaylı, daha önce yazdığı kuliste Ali Babacan’ın Ocak 2020’de partisinin kuruluşunu gerçekleştireceğini söylemiş, “Çok yakın tarihte bir seçim görünmediği için de partileşmek için bir aceleye gerek görmüyorlar anladığım kadarıyla” demişti.

Babacan’ın öne çıkan açıklamaları şöyle:

-Ak Parti’den ayrılmam bir gece verilmiş bir karar değil. Partinin kurucuları arasındaydım. Kuruluşta önemli prensip, değerler vardı. “Önce insan” diyorduk. İnsan haklarının ihlal edildiğini, hukukun üstünlüğünün örselendiğini söylüyor bunları düzeltmek için yola çıktık. Bu amaçla da çaba harcadık. Hukukun üstünlüğü, demokrasi, insan hakları evrensel ilkeler. Örselenmeleri bizi rahatsız etti. Düzeltmek için mücadele ettik. Üstümüzde çok önemli bir sorumluluk hissettik.

-Sayın Cumhurbaşkanımız ayrılmamı çok istemedi. Türkiye’deki problemlerin mevcut yönetimle çözülemeyeceğini görmek beni buna mecbur bıraktı. Bunu yapmasaydık büyük bir vicdan azabı duyacaktık.

‘REDDİ MİRAS YAPAMAYIZ’

-Sorumluluk sahibi olduğumuz zamanla ilgili hiçbir sorumluluktan kaçamayız. Reddi miras yapamayız. Günahıyla sevabıyla sorumlu olduğumuz dönemdir. Ama Türkiye’de parti içi demokrasi ile parti içi disiplin ciddi bir sorun. Siyasi Partiler Yasası’nda parti içi demokrasiyi işletecek mekanizmaları mecbur hale getirilmesi gerekiyor. İçeride her şey tartışılmalı, özeleştiri yapılmalı. Ama sonunda partinin bir politikası olur, onda ortaklaşılır.

-Kasım 2002’deki parti grubu gerçek bir istişare kuruluydu. Kritik konularda, zor dönemeçlerde istişare ile başarılı kararlar alındı. O müessese çalıştırılmazsa hatalar oluyor, parti için de ülke için de sonuçları iyi olmuyor.

‘BAŞKANLIK SİSTEMİ EKONOMİK KRİZ İLE ANILDI’

-OHAL koşulunda, 15 Temmuz sürecinde Anayasal değişiklik oldu. “Ben bunu savunamam” dedim. Savunsam gidip “hayır”a oy verirlerdi. Ki bu başkanlık sistemi kısa süre sonra Türkiye’nin en önemli ekonomik krizi ile anıldı. Koalisyonlar kalkacak denmişti, artık seçimlerden önce ittifaklar kuruluyor. Başkanlık Sistemi’nin vaatleri sonuçsuz kaldı.

-Ekonomi programlarının iç piyasada karşılığı yok. Türkiye’ye bir öngörülebilirlik getirmekten uzak bu programlar.

-Ailemle ilgilenme imkanım oldu. Katıldığım toplantılarda insanları dinleme imkanım oldu. Bu son 4 yıl insanları dinlemek için çok iyi bir fırsat oldu. Çok önemli yeni akımlar var dünyada. Bunu bilelim ki Türkiye’nin geleceğini belirleyelim.

ABDULLAH GÜL

-(Abdullah Gül bu hareketin neresinde?) Abdullah bey Cumhurbaşkanlığında Meclis’ten gelen kanunların büyük bölümünü onayladı. Ama hazırlanma sürecinde “bu haliyle önüme getirmeyin” diyordu. Onaylama oranın fazla olmasının sebebi bu. (Partili Cumhurbaşkanı gibi mi?) Türkiye adına doğru şeylerin yapılması için. Bunun üstünden pirim de yapabilirdi. Şahsi ajandası böyle olmazdı. Abdullah Gül ile vizyonumuz aynı. Ama Cumhurbaşkanlığından ayrıldıktan sonra “Başka partiye üye olmam” demişti. Bugün kendisi çalışmalarımıza destek veriyor. Ayda 1-2 oturuyoruz. Dışarıdan bilgisi, tecrübesiyle destek veriyor. Nihai kararları biz veriyoruz. Yeni bir siyasi hareket başlatırken bu ilişkin çok şeffaf olması lazım.

ANA AKIM ÇALIŞMA OLACAK

-Bu ana akım bir çalışma olacak. Niş, dar gruplu bir çalışma değil, geniş kesimlerin üstünde mutabık olabileceği bir çalışma olacak. Bizim ne ittifak ne de ortak aday hedefimiz var. Çalışmalarımızı uygulamak amacımız. Bir kişinin adaylığı için parti kurulamaz. Abdullah Gül başka bir gün gelip partinin başına geçemez. Bu konuda akitleştik de başladık.

-Toplumda hala siyasi itibarını koruyan kim varsa görüşüyoruz.

‘NETLEŞMİŞ İSİMLER YOK’

–(Sadullah Ergin’in, Beşir Atalay’ın bagajını taşımak zor gelemeyecek mi?) Henüz netleşmiş isimler yok. Türkiye’nin geleceği için biraraya geliyoruz. Gençlerin, kadınların, Ak Parti’den farklı görüşlere sahip kişilerin de olması gerekiyor. Ak Partililerin ağırlıklı olduğu bir kadro olmayacak.

-Beşir Atalay, Nihat Ergün, Sadullah Ergin ile yakın çalışıyoruz. Vaktiyle de aynı kabinelerde yer aldığımız için olayların aslını biliyoruz.

‘2019 SONUNDA TÜZEL KİŞİLİĞİ KURACAĞIZ’

-Gönlümüz geçen tarih 2019 sonuna kadar tüzel kişiliği kuracağız. Sonra teşkilatlanma aşaması olacak.

-Katkı vermek isteyen çok kişi var. Ben sadece referanslı olan 700 kişiyle görüştüm. Anadolu’da destek olmak isteyen çok kişi var.

‘BİR KİŞİYE BİLE KURUCULUK TEKLİF ETMEDİM’

-Önce kadro, sonra fikirler, ortak fikirler ortaya çıktıktan sonra logo ve isim belirlenecek. Mutlaka ortak akıl gerekiyor. Bir bir tek il başkanı belirlemedik. Bir kişiye bile Kuruculuk teklif etmedim.

-Biz hep pozitif gündemle, çözümle gitmek istiyoruz. Sataşma olursa cevap veririz ama kavgayı çıkarmayız. Siyasete girdiğimizden beri iş ürettik biz.

DAVUTOĞLU İLE NEDEN BİRLİKTE DEĞİL?

-(Davutoğlu ile neden birlikte olamadınız?) Ahmet beyle aile dostuyuz. Birbirimiz çok iyi tanırız. Siyasette neyi hedefliyoruz bu çok önemli. Yöntem ve üslup çok önemli. Biz bu işin tamamen bir kadro hareketi olmak istiyoruz, parti içi demokrasiyi çok önemsiyoruz. Ahmet bey çok önce çalışmaya başladı, biz sonra başladık.

-(Davutoğlu size teklif etti mi?) Birlikte hareket etmeyi önerdi. Ama çok daha önceden kendi merkezli bir hareket oluşturdu. İl başkanlarını belirledi. Bizimse metodumuz çok farklı. Ben birleşmeyi çok zor görüyorum. Bugün böyle olur, yarın farklı olur. Önemli olan parti içi demokrasi.

‘KORKU SİYASETİ GEREKSİZ’

-Siyasetçiler gelecekle ilgili bir ümit oluşturamıyor. Siyasetçiler de korku siyasetine döşüyor. ABD’de Meksikalı göçmenlerle, Avrupa’da Müslümanlarla, Türkiye’de göçmenlerle, işsizlikle korkutuyorsunuz. Türkiye böyle bir ülke değil. 2008-2009 krizinden çok kolay sıyrılan bir ülke. Türkiye’de gelecek için ümit oluşturulabilen bir ülke. Korku siyaseti gereksiz. Ama bu siyaseti oluşturamayınca korku siyasetine başvuruyorlar.

-Türkiye’nin siyasi birliği ve toprak bütünlüğü olmazı almaz şartlar. Biz bunu sadece Türkiye için değil bütün coğrafyamız için aynı ilkeleri söylüyoruz. Burada önemli olan şu, eğer çözme niyeti varsa ve bir gelecek stratejisi varsa, bunu tek başına değil de yanınıza alabileceğiniz bölgesel dostlarla beraber yapabilirseniz çözülemeyecek sorunu yok Türkiye’nin. Dış politikada, güvenlik meselelerinde işi en çok zorlaştıran ülkenin yanında samimi bir destek verebilecek hiçbir ülkenin olmaması. Uluslararası hukuk karşısında yüzde 100 haklı olduğumuz durumlarda dahi yalnız kaldığımız için haksız duruma düşebiliyoruz. Doğu Akdeniz’deki duruma bakın Allah aşkına. Bu kadar yalnız kalmak çok riskli bir şey. Uluslararası dostluk karşılıklı güven ve itibarla olabilecek bir şey. Karşılıklı güvensizlik varsa yalnızlığa mahkum olursunuz. Türkiye’nin güvenilirliğini ve itibarını inşa etmek gerekiyor. Bunu da evrensel hukuk bazında yapmak gerekiyor. Türkiye’nin kendisi ve bu coğrafya için iyi planları var. Türkiye bu bölgede barış, diyalog istiyor. Biz diyorduk ki bizim konuşamadığımız hiçbir ülke yok. Bir dönem iddiamız şuydu, biz bu coğrafyada hudutların anlamsızlaştırılmasını istiyoruz. İnsanlar, sermaye rahatça dolaşsın. Türkiye zaten bölgenin ekonomik olarak en güçlü ülkesi.

-Türkiye bir rol model olabilir. Ama başka ülkelerin iç dinamiklerini değiştirme gibi bir rol alırsa bu sadece size değil, diğer ülkelere de zarar verir. Avrupa Birliği savaş sonrasında kurulmuş barış ve refah üreten bir örgüt.

‘KENDİ EVİMİZİ TOPARLAMALIYIZ’

-Prensip olarak, ilke olarak biz ihtilafların diyalog yoluyla çözmek gibi bir prensibimiz var. (Esat’la görüşür müsünüz) Bu Suriye politikası kurulumuzda çalışılacak. Ben sadece ilke ve prensip açısından konuşuyorum. Yeter ki biz kendi içimizde demokrasiyi iyi işletelim. Kendi evlerimizi toparlarsak dışarıda bir sorunumuz olmaz.

NATO

-(Türkiye hangi ittifakın parçası olmak istiyor?) Türkiye’nin üyesi olduğu ittifak sistemlerine, tarafı olduğu anlaşmalarına baktığımızda hepsi uzun süreli mücadelelerle elde edildi. Ama NATO içinde ciddi bir ayrışma var. Trump yönetimi NATO’ya farklı bakıyor, Avrupa kendi güvenliğini düşünüyor, İngiltere Brexit sürecinde… Bu kurumlarda bir gevşeme var. İleride bu farklı bir düzene doğru da gidebilir. Çünkü Türkiye’nin kendi iç istikrarı çok önemli.

-Türkiye için birçok noktada sil baştan yapmak gerek.

‘YERLİ VE MİLLİLİK KILIFI’

-Yerlilik ve millilik kılıfı altında Türkiye’yi içe kapatmak isteyen varsa biz ortaklaşamayız. Türkiye’nin petrolü yok. Türkiye’nin yatırım yapılan bir yer olmasını istiyoruz. Konu milliyetçilikse bu ülkeye en çok kazandıran politika neyse onun peşinde olmamız lazım.

-2002’de Amerikan Merkez Bankası bugün 5 kat büyümüş. Avrupa Merkez Bankası da 6 misli. Dünyada para bolluğu çok. Likidite durumu birçok şeyin üstünü de örtüyor. Türkiye’nin durumuysa varlık içinde bolluk. Yatırımcı yer arıyor. Kısa vade için yatırımcı geliyor ama uzun vade gelmiyor. Uzun vade için hukuki perspektif, Türkiye’nin öngörülebilir olması gerekiyor. Yatırım olmayınca işsizlik oluyor. Türkiye’nin istatistik açıkladığı tarih boyuna en yüksek genç işsizlik oranı var bugün.

-Her alanda yeni bir Türkiye için çalışıyoruz ve sıfırdan masaya yatırıyoruz.

‘HÜKÜMET HALKBANKI YALNIZ BIRAKMAZ HERHALDE’

-(Halk Bankası olayı nasıl oldu?) Prensip olarak herhangi bir ülkenin kendi içinde yaptığı kanuni düzenleme başka bir ülkeyi bağlamaz. Ama bağlı olduğumuz uluslararası anlaşmaya dahil bir kararsa uyar. Aksi halde bu egemenliğe aykırı. O ülkenin kurumları iş yaparken kendi risklerini kendi hesaplamalı. Hükümetin bu konuda bağlayıcı bir talimatı olmaz. Kamu bankaları özerktir. Başı atanır ama o kadar. Lakin Halk Bankası devletin ortak olduğu bir banka. Kendi ortak olduğu bankayı yalnız bırakmaz herhalde.

‘İSTİFAM 3 AY GECİKTİ’

-(Ekonomik kriz mi bekliyorsunuz?) Yerel seçimlerin bitmesini bekledik. Arkasından AK Parti’den ayrılıp açıklama yaparım. Ama seçim 31 Mart’ta bitmedi. Benim de istifam 3 ay gecikti.

GÜLEN CEMATİNE BAKIŞ

-(Fethullah Gülen hareketine nasıl bakıyorsunuz? Terör örgütü mü?) Darbe teşebbüsüne kalkışan bir örgüt olarak en ağır cezalarla karşılaşmalı. Bir ülkenin demokrasisine, devlet başkanına kasteden en ağır cezayı bulmalı. Türkiye’nin bir darbe sicili var. Devletin içine yerleşip, devletin aygıtlarını kullanıp darbeye teşebbüs etmek affedilir bir şey değil. Ama FETÖ’yle mücadele sürecinde ciddi mağduriyetler var. Adaleti mutlaka tesis etmek lazım. Eğer siz evrensel hukuk ilkeleri dışında bir uygulama, yargılama yaparsanız bu bir gün mutlaka karşınıza çıkıyor. Bugün çözdüm diye düşünürsünüz, yarın daha büyük sorunlarla karşı karşıya olması lazım. İnsanların adalet bakımından tatmin olması lazım.

-Temsil açısından genç ve kadınların her kademede en yüksek düzeyde temsil edilmeleri gerekiyor. Gençlerimizin çözümü dışarıda aramasına çok üzülüyoruz. Gençlerin umutlarını kaybetmemesi lazım. Yurtdışı tecrübesi çok önemli. Ama bir ayakları burada olmalı.

‘TÜRKİYE’NİN BAŞÖRTÜSÜ DEĞİL ADALET SORUNU VAR’

-(“Ak Parti’nin bittiğinin farkında, yedek siyaset hazırlıyorlar”deniyor) Siyasete girişimiz AK Parti’yle. Ama Ak Parti’nin kurulduğu günle bugünkü şartlar çok farklı. Bugün Türkiye’nin imam hatip, başörtüsü sorunu yok ama adalet sorunu, ekonomi sorunu, özgürlük sorunu var. Bugün bunları çözmek için çalışmak gerekiyor.

‘PARLAMENTER SİSTEME DÖNECEĞİZ’

-(Cumhurbaşkanı olsanız ve 4-5 sene sonra bunları size sorabilecek miyim?) Tabi ki. Ama bu yönetimle değil. Seçimlerle Anayasaya uygun bir sisteme döneceğiz, bunu da öncelikle açıklayacağım. Eskiye değil, düzgün bir parlamenter sisteme, güçler ayrılığı ilkesinin olduğu bir sisteme geçilmeli. Eskiden Meclis’ten bütçe düşmese hükümet düşerdi. Şimdi düzenleyip devam ediyor. Meclis gücünü kaybetti. Temsil gücü bu kadar yüksek olan yerin etkisi de güçlü olmalı. Sistemin tam merkezinde olan bir parlamento ve demokrasinin parlamentoyla işletilmesi gerekli.

Takip Et Google Haberler
Takip Et Instagram
WP2Social Auto Publish Powered By : XYZScripts.com