Alman basını: SADAT’ın, Erdoğan’ın ‘gizli ordusu’ olarak hareket ettiğine inanılıyor

SADAT, Alman medyasında haber olmaya devam ediyor. Die Welt gazetesinin ardından Business Insider'in Almanca edisyonunda da bu konuda bir makaleye yer verildi.

KRONOS 21 Ağustos 2020 DÜNYA

Uluslararası Savunma Danışmanlık İnşaat Sanayi ve Ticaret A.Ş. veya kısa adıyla SADAT A.Ş, yurtdışında haber olmaya devam ediyor. Alman Die Welt gazetesi üç gün önce ‘Erdoğan’ın ikinci ordusu’ başlığıyla SADAT hakkında bir haber yapmıştı. Almanya’da yayınlanan Business Insider da bu haberden yola çıkarak bir yorum yazısı yayınladı.

Yazıda, “Erdoğan ne yapıyor?” diye sorularak, “Türk gölge ordusu giderek daha fazla ülkede ortaya çıkıyor” denildi.  Haberin girişinde,  “Türk şirketi SADAT, kendisini resmî olarak, ’güvenlik politikası danışmanlık hizmeti’ veren bir kurum olarak  görüyor. Ancak, SADAT bundan çok daha fazlası… Uzmanlar, SADAT’ın hem yurtiçinde hem de yurtdışında Erdoğan’ın ‘gizli ordusu’ olarak hareket ettiğine inanıyor. SADAT’ın şu anda hem Libya’da hem de Suriye’de aktif olduğu söyleniyor. Sadece bu da değil, geçmişte Avrupa’dan askerler topladığı söyleniyor,” yazıldı.

Die Welt gazetesinin haberine referanslar verilen Business Insider‘deki haberde şu ifadeler yer aldı:

“Türk şirketi Sadat A.Ş. veya kısaca SADAT, İngilizce web sitesinin ana sayfasında kendisini oldukça zararsız bir şekilde sunuyor: Güvenlik politikası, eğitim ve bakım konusunda tavsiyelerde bulunan özel, uluslararası bir hizmet sağlayıcı… Ayrıca SADAT’ın, 28 Şubat 2012 tarihinde, 23 emekli ve astsubay tarafından, İslamcı duruşuyla nam salmış eski tuğgeneral Adnan Tanrıverdi önderliğinde kurulduğu belirtiliyor. O tarihten beri, şirket Türk ticaret siciline kayıtlı.

‘Misyon’ başlığı altındaki yazılanlar, çok daha az zararsız görünüyor. SADAT’ın amacının Müslüman ülkeler arasında güvenlik işbirliğini güçlendirmek olduğu söyleniyor. Şirket, İslam dünyasının süper güçler arasında hak ettiği yeri almasına yardımcı olmak istiyor. Özellikle ‘süper güçler’, Türkiye’de genellikle ’emperyalistler’ ve ‘haçlılar’ olarak suçlanan ABD ve muhtemelen Avrupa anlamına geliyor olsa gerek.

Türk gözlemciler, artık SADAT’ın zararsız değil, daha ziyade tehdit olarak görüyor. 40 bin adamın bu oluşumda olduğu söyleniyor. Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın büyük güç iddiasını askeri yollarla ileri sürmek istediği, ancak Türk askerlerinin hayatını riske atmaktan korktuğu her yerde buna destek olmaları gerekiyor. Uygulama alanları Suriye’den Libya’ya kadar uzanıyor. Kısaca: Erdoğan’ın, SADAT’ta – şahsen onu dinleyen ve başka hiç kimseyi dinlemeyen –  yeni bir, çok amaçlı silah bulduğu görülüyor.

Erdoğan bunu başkalarından öğrenmiş olmalı. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ve paralı asker birlikleri Wagner Grubu, Libya ve Suriye’de konuşlanmış durumda. Ve ABD’den (öğrenmiş olmalı)… Die Welt gazetesi, emekli yüksek rütbeli, adı belirtilmemiş bir generalle yaptığı görüşme de dahil olmak üzere bu konuda bazı araştırmalar yaptı. Buna göre SADAT şirketinin başlangıcı, ABD’nin Blackwater askeri şirketinin yardımıyla Irak diktatörü Saddam Hüseyin’i devirdiği 2003 yılına kadar dayanıyor.

Blackwater’in yükselişi, görünüşe göre Türkiye’de bir etki yaratmış. Bu oluşumun, aralarında Tanrıverdi de olduğu eski generallerin yanı sıra Erdoğan’ın da yurtiçi ve yurtdışındaki Türk operasyonları için kendi özel askeri grubunu kurmasını sağladığı söyleniyor.

SADAT’ın, 2012 gibi erken bir tarihte, Suriye lideri Beşar Esad’a karşı savaşacak Sünni-Arap savaşçıları eğitmek için Marmara bölgesinde bir dizi eğitim kampı kurduğu söyleniyor. Temmuz 2016’da ise şirketin askeri birliklerinin, Türk ordusunun bazı kesimleri tarafından Türkiye’de başlatılan darbe girişiminin bastırılmasına katıldığı.

Erdoğan da buna müteşekkirdi. Daha sonra İslamcı olduğu bilinen emekli askeri personelin Türk ordusuna yeniden entegre olmalarına izin verdi. Hatta Sadat-Grüner Tanrıverdi, Erdoğan’ın baş askeri danışmanı oldu.

ABD’li düşünce kuruluşu American Enterprise Institute’tan Türkiye uzmanı Michael Rubin, Mayıs 2017’de yayınlanan bir blog yazısında, alarma geçti. SADAT’ın, İslamcı Esad karşıtı terör örgütleri için Avrupa’dan çok sayıda savaşçı aldığını yazdı. Askeri şirket, muhtemelen Türk hükümetinin yardımıyla Almanya, Avusturya, Belçika, Fransa ve İsveç vatandaşlarının geçerli Türk pasaportları almalarına yardımcı olmuştu.

Rubin şu sonuca varıyordu: “SADAT’ın – bir devlet kurumunun tabi olduğu kısıtlamalar olmadan- Erdoğan’ın gündemini takip ettiği ve uyguladığı açıktı” ve: “Görünüşe göre Erdoğan SADAT’ı, İran Yüksek Lideri’nin İran Devrim Muhafızlarını gördüğü gibi görüyordu: silahlı bir güç olarak yurt içinde siyasi sadakati sağlamak ve yurt dışında terörist faaliyetler yürüten silahlı bir güç olarak. “

Erdoğan’ın avantajı, Türk cumhurbaşkanının hassas girişimlerin sorumluluğunu reddedip bir şeyler ters gittiğinde başkalarını suçlayabilmesidir. Sonuçta SADAT, Türk ordusu değil özel bir şirkettir.

Bu arada SADAT’ı artık sadece Suriye’yi bilenler tarafından değil, Libya uzmanları tarafından da biliniyor. Kuzey Afrika’da iç savaşın yaşandığı ülkede Türkiye, Trablus’ta Birleşmiş Milletler tarafından tanınan hükümeti destekliyor. Onları Türk askerleri ve görünüşe göre SADAT’ın paralı askerleriyle savunuyor.

Ama SADAT gerçekte ne kadar güçlü? Die Welt’e konuşan eski general “SADAT’ın Türk ordusundan farklı olarak ne altyapısı ne de kışlası var,” diyor. Bunun için özel bir ordunun var olmasına izin veren yasaların eksik olduğunu ekliyor.

Tanrıvedi’nin bu yılın başında Erdoğan’ın baş askeri danışmanlığından istifası, bu değişikliği biraz daha az olası hale getirdi. Tanrıverdi haftalar önce, şirketinin, geleneksel İslami inanışlara göre dünyayı adaletsizlikten kurtarması gereken bir kurtarıcı olan Mehdi’nin önünü açması gerektiğini açıklamıştı. Türk muhalefetinin tepkisi büyük oldu. Öyle büyük ki Erdoğan bile kendisini Tanrıverdi’den uzaklaştırmaya mecbur hissetti.” (KRONOS DÜNYA)

Takip Et Google Haberler
Takip Et Instagram
WP2Social Auto Publish Powered By : XYZScripts.com